Eski Sevgiliden Arkadaş Olur mu Adil Beyciğim?

Kimi zaman maddiyat konusunda binlerce soru geldi, kimi zaman aldatma konuları öne çıktı, kimi zaman ise üçüncü kişilerin etkisi veya yönlendirmesiyle boşanma vakaları ile ilgili çalışmalar yaptım. Genellikle Youtube kanalımdaki videolarımda değindiğim 'saplantılı ilişkiler' konusunun modası geçmedi ve elbette bununla bağlantılı olarak “eski sevgili” konusu hemen her zaman güncelliğini korudu.

“Adil Beycim, eski sevgiliden arkadaş olur mu?” diye soran dostların mailleri, mail kutumu doldurmuştur. Bu soruyu soranlar, tesadüfe yer bırakmayacak şekilde, her zaman kadınlardır. 

Bir erkek asla bu soruyu sormaz. Peki sizce neden?

Erkek dünyasında bu sorunun cevabı gayet nettir. Erkekler, istisnalar kaideyi bozmayacak şekilde, duygu odaklı varlıklar değildirler. Erkek, sol beynini yani mantığı ön plana koyar ve ihtiyaçları tarafından güdülendiğini çok iyi bilir. Bir insanın davranışlarını şekillendiren ihtiyaçlarıdır ve erkekler de bu ihtiyaçlarının kendi hayatları üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu bilirler. İşte bu temel düşünce farkı nedeniyle, bir erkek asla eski sevgilisi ile 'gerçekten arkadaş' olamayacağını bilir. Geçmişte cinsellik yaşadığı bir kadına 'sadece arkadaş' gözüyle bakabilmesi imkansızdır.

Bir erkek, herhangi bir sebeple eski kız arkadaşı ile aylar veya yıllar sonra aynı masaya oturduğunda, aklına gelen ilk soru şudur; “Acaba gecenin sonunda benim eve gider miyiz?” Bunun sebebi, görüşmenin öncesinde, zihninde geçmişe dair seks sahnelerini açmaya başlamış olmasıdır. Eğer bu eski sevgilisi ise geçmişte bir ilişki yaşamış ancak cinsellik yaşamamış ise, bu durumda zihninde sahne açamaz ve sahne açamayan bir erkek cinselliği aynı derecede umut etmez. Yani kadından bir beklentiye girmez. Erkek beyni işte böyle çalışır. Öte yandan, eğer geçmişte aralarında cinsellik olmuş ise; hele de bu cinsellik tutkulu olduysa erkek mutlaka bu ihtimali yeniden düşünecektir. Bu kaçınılmaz bir gerçekliktir. Açıkçası yıllarını erkek beynini analiz etmeye ve kadınlara erkek düşünce sistemini anlatmaya vermiş bir ilişki koçu olarak bu durumu tartışmaya bile gerek görmüyorum. Binlerce erkek ile işim gereği sürekli irtibatta olmak durumundayım; hemen her zaman şunu duymuşumdur: “Abi eski sevgilim bir konuyu danışmak için aradı, evi temizledim, kendimi hazırladım, şansımı sonuna kadar deneyeceğim!”

Bir erkeğin eski sevgilisiyle sohbet etmek üzere görüşmesine kanmayınız, aklının köşesinde; daha doğrusu şiddet ve seks kaynağı olan ilkel beyninde mutlaka şehvetli ihtimaller kumpanyası oynamaktadır. İşte bu sebeple, bir kadın uzun zaman ayrı kaldıktan sonra eski sevgilisine herhangi bir sebeple mesaj attığında; “görüşelim” dediğinde adamın beyninde yanan ampül ile kadının yakmak istediği ampül aynı olmayabilir! Çünkü kadın ve erkeğin düşünce sistemleri tamamen farklıdır…

Öte yandan, kadın düşünce sisteminde eski erkek arkadaşı ile sadece yeniden görüşmek ve arkadaş kalmak gibi durumlar söz konusu olabilir. Geride kalan on yıllık süreçte binlerce kadın ile çalıştığım için, kadınların “sadece görüşmek istediklerine” defalarca şahit oldum. İşin komik tarafı ise, bu kadınların, eski erkek arkadaşlarının sırtlan davranışları ile karşılaşıp bu duruma şaşırmaları idi. Buna şaşırmalarının sebebi, kadınların erkek beyninin ne kadar basit bir düşünceye sahip olduğunu bir türlü kabul etmek istememeleriydi. Oysa erkek, seks odaklı bir varlıktır. Erkek, eğer kendini yetiştirmediyse ve iradesine hakim bir adam değilse, tamamen ilkel beyni tarafından yönlendirilir. Bu durumda erkeğin önünde iki seçenek vardır: ya seks, ya da şiddet.

Bazı erkeklerin sürekli body salonunda çalışmalarının, diğerlerinin ise sürekli whatsapp üzerinden yüzlerce kadınla mesajlaşmalarının sebebi budur. Ya şiddet, ya da seks, başka bir yolu yoktur. Sadece kendini geliştirmiş ve imkanları dahilinde erkek beynini güncellemiş, yeni sürümleri beynine yüklemiş olanlar, bu ikisi dışında alanlara yönelirler: Kitaplar, sanat, fotoğraf, sinema, tiyatro, seyahat, edebiyat, vs...

Erkek dünyasından bu temel bilgileri sizlere aktardıktan sonra şu noktanın altını çizme gereği duyuyorum: Erkeğin gelişim süreci her toplumda toplumsal koşullara bağlı olarak farklılık gösterir; örneğin Norveç’te doğan bir erkeğin annesinden aldığı eğitim ile Türkiye’de doğan bir erkeğin aldığı anne eğitimi tamamen farklıdır. Ülkemizde erkekler anneleri tarafından İngiltere Prensi gibi yetiştirildikleri için, kadına saygı konusunda ciddi problemler yaşıyorlar; çünkü anneleri onları her durumda haklı görüyor ve karşı cinse nasıl davranması gerektiği konusunda hiçbir eğitim vermiyor. İşin komik tarafı, bu konudan son derece şikayetçi olan kadınların da anne oldukları zaman oğullarını dünyanın merkezine koymalarıdır. Trajikomik diyelim.

Kadınlar, eski sevgilileri ile arkadaş kalmaya çalıştıklarında, kendilerini yalnız hissedip sadece sohbet etmek amacıyla yeniden arayıp sorduklarında, bu adamın onlara cinsel odaklı yaklaşımlarından rahatsız olabilirler; ancak erkek ilkel beyninin erkek davranışlarını seks veya şiddet yörüngesinde döndürdüğünü yukarıda özetle anlatmaya çalıştım. Bu duruma şaşırmayınız, yapısal olarak erkekler böyledir. Ayrılıktan sonra eski sevgilisinin kiminle yatıp kalktığını merak eden, hatta kıskançlık krizlerine giren ve bu durumu hazmedemeyen bir erkeğin, toplumsal tabular tarafından yönlendirilen ve ayrılık sonrasında bile eski sevgilisine “Sen asla başkasıyla olamazsın; ayrılmış olabiliriz ancak senin başkalarıyla görüşmeni yasaklıyorum!” diyen bir erkeğin, kadına tamamen cinsel bir obje gibi baktığı açıkça ortadadır. Dolayısıyla, onunla yan yana geldiğinde de bu davranış biçimi değişmeyecektir.

Gelelim bir diğer kritik soruya: “Peki Adil Beycim, eski sevgilim ile defalarca ayrılıp barıştık, sizce onunla yeniden denersem mutlu olur muyuz?”

İşte kadınlardan gelen favori sorularımdan bir tanesi. Bu soruyla her zaman karşılaşırım.

Sizce kırılmış bir bardaktan su içilir mi?

Eğer ilişkinizde gerçekten ciddi sorunlar olmasaydı defalarca ayrılıp barışır mıydınız? Demek ki aranızda çözemediğiniz bazı anlaşmazlıklar var; bu konuları çözemiyorsanız iki ihtimal vardır:

-Aranızda doğru üslup ve iletişimi kuramıyorsunuz,

-Kültür farkı veya başka yapısal sebeplerden kaynaklı uçurumlar var.

Eğer birinci sebep ise doğru üslubu kullanarak iletişim kurabilir ve aranızda sürekli tartışmaya dönüşen sorunları çözebilirsiniz. Eğer ikinci sebep ise, o zaman bu yapısal farklılıklar ilişkinizi temelden sarsabilir ve asla çözemezsiniz; çünkü yapısal konular zaman içerisinde insanın karakterinin birer parçası haline gelirler ve kimse bunlardan vazgeçmek istemez. Özellikle çeşitli konularda inatçı ve fanatik insanlar görüşlerinden asla geri adım atmazlar ve her zaman haklı olduklarını iddia ederler. Onlar için evlilik kurumunun ayakta kalması, kendi haklılıklarından daha önemli değildir. Acı ama gerçek. İnsanların politik görüşteki farklılık veya inançlardaki farklılıklar sebebiyle boşandıklarına defalarca şahit oldum ve işte bu sebeple “Aranızda kültür farkı olduğunda evliliği çok iyi düşünmelisiniz” şeklinde görüş bildiriyorum.

Eğer bir ilişki saygısız tartışmalar ve kötü sözler ile bittiyse, taraflar yeniden bir araya gelerek bu ilişkiye şans verebilirler. Belki de hala bir şans vardır ve bunu denemekte bir sakınca görmüyorum. Bu defa daha dikkatli olurlar ve aralarındaki o nadir duyguya sahip çıkarak mutlu olabilirler.

Öte yandan ayrılık aşamasında saygı sınırı ihlal edildiyse, yani o insana dair içinizde güzel duygular kalmadıysa ve mideniz bulandıysa “Bu devirde başka birisini bulmak zor, ben yine bildiğim insana döneyim” diye düşünerek zaman kaybetmeyin.

İnsan, midesi bulandığında, masadan kalkmasını bilmelidir.

Değinmemi istediğiniz konular için: yazaradilyildirim@gmail.com

Seviliyorsunuz.

Görüşmek üzere

Instagram: Adilyildirimyazar

Youtube: Adil Yıldırım