‘Toplumda neşenin değil, öfkenin yaratıcılığı var’

Güncelleme Tarihi:

‘Toplumda neşenin değil, öfkenin yaratıcılığı var’
Oluşturulma Tarihi: Nisan 21, 2023 07:50

Şair, romancı ve düşünür Tahir Musa Ceylan’ın yeni romanı ‘Hipomania’ daldan dala atlayan, düşünceleri jet hızıyla yer değiştiren, kafasına göre takılan bir iç monolog... Aşk, ölüm, tutku, toplum, intihar, edebiyat, affetme, hayata tutunma (ya da tutunamama) adacıklarını mesken edinmiş bir bilinç akışı romanı. Ceylan ile ‘Hipomania’ üzerine söyleştik.

Haberin Devamı

‘Hipomania’da ölüm ayrılık acısı, intihar gibi konular ağır basıyor. Bu karamsarlıkta, içinde bulunduğumuz toplumsal koşulların payı var mı?
Hüzün çok neşeli bir toplumda yaşıyor olsak bile ruhumuzdan bulup çıkaracağımız bir duygu olmalı. Kaldı ki yaşadığımız toplum hemen elinin altında tutuyor hüznü. Okurumuz ne kadar hüznü duyumsama ustası olmuşsa, yazarımız da hüznü o kadar işleme ustası olmuş. Her toplumun, her insanın bir gidişi, her günün bir akışı vardır, bizim toplumumuzda yön daima aşağıda hüzne dokunacak şekilde yol alır. Bir de ilginç olarak biz hüznü neşeyle değil, öfkeyle yeneriz. O yüzden neşenin değil, öfkenin yaratıcılığı, olmadığı zamanda da onun yıkıcılığı vardır toplumda. Her insana ait yaşamın bizzat kendisini sanat eseri olarak kabul ettiğinizde onu o sanat değerini bozmadan romana aktarmak denen bir işlem varsa, en çok işte bu ‘Hipomania’ tarzı kitapların yazılma düzeneğine denk gelir. Bu düzeneğin en büyük çarkını da her saniyesi ölüme koşan yaşamın hüznü oluşturur. Deleuze’ün dediği gibi, “Bir yazarda üslup her zaman bir yaşam stilidir”. Dolayısıyla kitaba hüznün girmesi yaşamda en çok hüzün olduğu içindir. Yalnız ‘Hipomania’da sadece o yoktur, onun panzehiri olarak, yaşamın kendisinde olduğu gibi eğlence de vardır, o yüzden diyelim melankoli o kadar da melankoli gibi durmaz kitapta.

Haberin Devamı

Türler arasında seyahat eden bir yazarsınız, şiir, roman... En sevdiğiniz durak hangisi?
Şiir bir duraksa roman yoldur diyelim. Romanda bütün yapıtaşlarını, olayları, karakterleri bir örgü yaparak üst üste yığarsınız, cümleler tek başlarına öne çıkmadan birbiriyle bütünleşerek romanın oluşumuna hizmet eder. Şiirde ise bir söküm vardır, diyelim bir antik kenti söker, taş taş sergilersiniz. Şiirde kelimeleri bir kompozisyon içinde sunabilirseniz, her biri tek başına mücevherdir. İki disiplin birbirine ters bir strüktürde işliyor. O nedenle birinin yarattığı yorgunluğu diğeri alıyor, birinin oluşturduğu çöpü öteki topluyor. Nasıl bir gündüzün üstüne bir gündüzün olabilmesi için araya gecenin girmesi gerekiyorsa, iki romanın arasına da benim için bir şiir döneminin, iki şiir dönemi arasına da yazara kabuk değiştirtici bir romanın girmesi gerekiyor. ‘Hipomania’ sekizinci romanım, diğerlerinden farklı olarak şiir diline daha çok yaklaştı.

Haberin Devamı

Mesleki olarak ya da kişisel olarak hipomanik biriyle tanıştınız mı? Olduysa bu romanda kendini nasıl hissettirdi?
Muhtemelen siz de tanışmışsınızdır, toplumda her 40-50 kişiden birisinde bu tür özellikler ya halihazırda vardır, ya geçmişte olmuştur ya da gelecekte olacaktır. Romanın kahramanında bu özellikler davranışsal değil düşünsel planda yaşanıyor daha çok. Düşüncede hızlı akış, konuların sert dönüşler yapması, ayrıntılı ve daha da ayrıntılı gidişler ve bunların sayesinde düşüncede arkeolojik kazılar yapma olanağı elde etmek. Tabii ‘Hipomania’da felsefi değil edebi formunu görüyoruz.

‘Hipomania’da konular, fikirler birinden diğerine hızla değişiyor. Kitapta geçen konular için ayrıca bir okuma yaptınız mı?
Elbette, filozoflar gibi yazarlar da öğrencidir. Bir yazar sadece hayattan beslenmez, yaşamdan farklı olarak okuma, yazmaya katkı veren en dolaysız eylemdir. Ama salt okuma, yaşamdan kopuk, yaşamla beslenmeyen bir okuma da yazarın üstünde kabuk gibi durur. Bir yazarın ne kadar geniş ansiklopedik bilgisi, ne denli uçlardan toplanmış yaşam deneyimi olursa olsun spesifik okumalar yapmadan derinliğine bir ilerleme sağlaması mümkün değildir. Bir yazar erdemini okudukça kazanır, çünkü o zaman yalnızca yazar değil, aynı zamanda bilge de olur. Yaşamın farklı uçlarından geçerek gelen yaşam deneyimleri de bütünleşerek kendi iç melezlenmesini tamamlar, bu iki alandan gelen melez bilgi ve imgeler bir üst düzeyde yeniden sentez edilerek yeni bir dil zenginliği elde edilmiş olur.
İyi edebiyat için yaşamın farklı birimlerinden taşınmış materyalin metasentezini önemsiyorum. ‘Hipomania’nın bunu özgün biçimde gerçekleştirmiş bir yapıt olduğunu izninizle söylemek isterim. Psikanalizdeki serbest çağrışıma benzer şekilde bilinç akışı yoluyla kendini aktarıyor metin. İnsanlık en çok kendini bir insanın serbestçe akan düşüncelerinde ele verir. ‘Hipomania’ bu yönüyle anabaşlıklarıyla insanın değil, tek bir insan zihni üzerinden insanlığın bir düşünce ve yaşam kataloğudur.

Haberin Devamı

‘Toplumda neşenin değil, öfkenin yaratıcılığı var’
Hipomania
Tahir Musa Ceylan
Doğan Kitap, 2023
176 sayfa.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!