Rüzgâr hareketi

Güncelleme Tarihi:

Rüzgâr hareketi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 01, 2022 11:48

Denemeyi yere göğe sığdıramayıp suya, yola, ağaca, kurda kuşa, iğneden ipliğe her yere, her şeye yazanlar var bir de, eh bence edebiyatı edebiyat kılanlar da onlar. “Yere göğe sığdıramayıp” diyerek orada bırakmak, olmaz, ‘Rüzgâra Yazanlar’dan da söz etmek gerekir ki onların hem en eskisi hem her dem yenisi de Taner Ay’dır.

Haberin Devamı

Memlekette yazı türü de yazar türü de çoğaldı çok şükür. Yalnızca şairler ve öykücüler, romancılar yok, hatırı sayılır derecede denemeciler ve yazarlar var. Geniş başlığı deneme olsun, en az şiir kadar da okunsun!
Denemeyi yere göğe sığdıramayıp suya, yola, ağaca, kurda kuşa, iğneden ipliğe her yere, her şeye yazanlar var bir de, eh bence edebiyatı edebiyat kılanlar da onlar. “Yere göğe sığdıramayıp” diyerek orada bırakmak, olmaz, ‘Rüzgâra Yazanlar’dan da söz etmek gerekir ki onların hem en eskisi hem her dem yenisi de Taner Ay’dır. Belki de sinema ve müzik üzerine alternatif tabir edilen denemeleri de ilk o yazmıştır. Tabii rock’n roll’un kitabını yazan Hayalet Oğuz’u unutmamak kaydıyla. Halil Turhanlı da Taner’le aynı zamanlarda alternatif yazmaya başlamış olmalı. Bizim kuşaktan, yani 12 Eylül ‘80 darbesinin hemen ardından yazmaya başlayanlardan ilk aklıma gelenler.
Taner Ay’la aynı dergiyi çıkardık, ‘Üç Çiçek’, Adnan Özer, Tuğrul Tanyol, o, ben... Taner bir roman yazıyor mu bilmiyorum, değilse de yazmasını hararetle arzu ediyorum. Zira sinemadan, müzikten, edebiyattan seçip yazdığı bunca değeri anlatırkenki heyecanı, dili, üslubu, hızı, analitik düşüncesi, ayrıntılara düşkünlüğü, yol duygusu, meraklı böceği, geniş bilgisi, derin iz sürüşü... onun hızına yetişemeyeceğim için burada yoruldum, devamını da onun kitaplarından ya da yazılarından birini okuyanlar getirir muhakkak. Pathos dergisinde birbirinden ilginç konularda, birbirinden şahane yazılar yazıyor ki sorayım hemen, Hoboları bilir misiniz? 1890’larda ABD’deki seyyar/göçmen işçiler olduğunu ondan öğrendim.
Hem kıyıda köşede kalmışları, tarihin unuttuğu/unutturmak istediklerini, bizde Ece Ayhan ya da Edip Cansever’in şiirlerinde karşımıza çıkan ve şiirin de azınlıkları olanları ve çok tanınmışların üzerinde az durulan yönlerini, yaşamlarını da aynı önem derecesinde ve değer duygusuyla yazıyor ki bu da Taner Ay’ın kaleminin adaletini, hakbilirliğini gösterir.
Muhtelif sinema ve müzik kitapları arasında ‘Vesikalık Fotoğraflar’, ‘Rock ve Şiddet’, ‘CinemaScope Kadınlar&CinemaScope Erkekler’ ilk anımsadıklarımdan. Umarım yeni baskıları vardır ya da yapılır. ‘Rüzgâra Yazanlar’dan (1984 Yayınevi) önce ‘Edebiyatımızda Unutulanlar ve Kaybedenler’ (Ötüken Yayınları) kitabını okumuştum ki, insan hem kayıplarına hem de bu hatırlayışa aynı anda gözyaşı dökebilir.
‘Rüzgâra Yazanlar’da sevdiklerimizden Rimbaud, Nietzsche, Jack London, Lorca, ah Lorca! Caudwell, Kerouac, Steinbeck, Hemingway, Unamuno var. Çoğunu da üzerine en çok okuduğum üç konudan olan İspanya İç Savaşı’yla ilişkili olarak yazmış ki okumalara doyamadım, diğer ikisi 1917 Ekim Devrimi, 1923 Cumhuriyet Devrimi. Kim bilir belki yalnızca İspanya İç Savaşı ve edebiyatçıların, sanatçıların buradaki tutumlarına ilişkin bir kitap bile hazırlayabilir ileride.
Taner Ay’ı 40 yıldır nevi şahsına özgü bir arkadaş olarak sevmekle kalmadım, yazdıklarını da öyle okudum ve okuyacağım. Ayrıntı, tarih, yer konusundaki titizliğiyse, ‘gerçeği, yalnızca gerçeği söyleme’ konusunda kurumlara, Tanrı’ya falan değil, yalnızca kendine, kendi vicdanına söz vermiş birinin doğal davranışı. Hele kaynak gösterme konusundaki cömertliği, onları karşılaştırıp kendince doğru-yanlış çıkarsamasında bulunması ise bu özgü’nlüğü perçinleyen bir durum.
İnsanın Taner Ay gibi denemeler yazması için başında kavak yelleri esmesi gerekiyor, bulutlanması, rüzgâra kapılması, esmesi, yani maceraperest olması gerekiyor ki kimi bunu doğada yapar, kimi kentte, kimi de Taner gibi kitaplardan kitaplara uçarak, eserek yapar. Başta edebiyatı, sinemayı, müziği aşkla seven, neredeyse tüm ömrünü onlara veren bir adanmış Taner Ay. Edebiyattaki öncüsü hiç kuşkusuz Selim İleri. O aynı zamanda çoğu unutulmuş, hakkı yenmiş yazarı roman kahramanı yaptı ki böyle vefa görülmemiştir.
Taner de öyle çalışıyor, biraz da polisiye roman kurgusu içinde yapıyor bu işi, heyecanı oradan. Tanıdığınız adların bildiğiniz olaylarını, ilk kez okuyormuşsunuz duygusu veriyor. Dünya edebiyatını etkileyen adların etkileyici serüvenlerini, örneğin Nietzsche ile ‘Torino Atı’nı, Aden’deki iki Rimbaud’dan birini ve Lorca’yı Taner Ay’ın kaleminden okumak rüzgârlı bir hareket, o rüzgâra yazmış, siz de okuyun, rüzgâr olsun!
(‘Pathos’ gibi iyi ve özenli, tasarımından içeriğine bakılası ve okunası bir dergi çıkaran 1984 Yayınevi edisyona biraz daha önem vermeli.)

Rüzgâr hareketi


Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!