Jack London’ın ‘sürü dışı’ köpekleri

Güncelleme Tarihi:

Jack London’ın ‘sürü dışı’ köpekleri
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 26, 2022 10:58

Titiz çeviri ve aydınlatıcı dipnotlarla hazırlanan ‘İyi Köpekler Kötü Köpekler ve Kuzey Toprakları’, romanları dışında Jack London’ın 1902, 1906, 1907’de yazdığı üç harika ve sıradışı köpek öyküsü içeriyor.

Haberin Devamı

Kedi-köpek gibi evcil hayvanlara şimdilerde iyiden iyiye ‘birey’ muamelesi yapıldığı akla getirilirse, Jack London’ın geçen yüzyılın başlarında bu âleme ilişkin ‘üstün birey’ anlatıları gerçekleştirmiş olduğu söylenebilir. Yaşamından da izler katarak, büyük oranda dürtüleri doğrultusunda hareket eden insan karakterleri ölümsüzleştiren London’ın külliyatında çok özel bir alan oluşturan yarı kurt-yarı köpeklere dair serüvenleri, güdü ile iradenin, nefret ile merhametin, korku ile cesaretin, itaat ile başkaldırmanın, yabanıllık ile medeniyetin büyüleyici çatışmasını döker sayfalara.
Bilinir ki London da tıpkı anlattığı karakterler gibi düşünsel olarak farklı eğilimleri barındıran ama bütünsel ve sağlam bir yapıya sahiptir. Çok boyutlu edebiyatının şahikası niteliğindeki ‘Martin Eden’a net biçimde yansıyan ve bireyi öne çıkaran Herbert Spencer felsefesi, onun doğa-hayvan içerikli eserlerinde de kendini net biçimde gösterir. Dört romanında, ‘Vahşetin Çağrısı’, ‘Beyaz Diş’, ‘Sirk Köpeği’, ‘Sevgili Jerry’de başrol üstlenen köpekler, adeta bireysel nitelikleriyle sunulurlar okura.

Haberin Devamı

Titiz çeviri ve aydınlatıcı dipnotlarla hazırlanan ‘İyi Köpekler Kötü Köpekler ve Kuzey Toprakları’, romanları dışında London’ın 1902, 1906, 1907’de kaleme aldığı üç harika ve sıradışı köpek öyküsü içeriyor. ‘Vahşetin Çağrısı’nın 1903, ‘Beyaz Diş’in 1907’de yazıldığı düşünülürse, kitaptaki öykülerin, yazarın kapıldığı büyük yoğunlaşmanın ve gerçek tanışıklıkların ürünleri olduğu daha iyi anlaşılabilir. Jack London bu köpeklerle el sıkışmış, çok şey yaşamış ve paylaşmıştır belli ki. Öykülerde belirgin bir yaka silkme ruh hali, şikâyet tavrı ve hatta nefret duygusu egemen olsa da bu köpekler yazarın ‘yarı kurt adamlığının’ yansıması gibidirler. Öykülerdeki insanlar ile köpeklerin birbirlerine bakışı, karşılıklı hırlaşmaları hemen hemen aynıdır. Jack London nasıl çılgın kalabalığın dışında kalan bir yazarsa, onun köpekleri de sürüden ayrı oluşlarıyla anlam kazanırlar.

ÇİLELİ BİR YAŞAM
Notlarıyla beraber toplam 65 sayfalık kitaptaki ilk öykü ‘Kahverengi Kurt’, yerleşikliği sevmeyen, başını alıp yüzlerce kilometre ötelere giden bir köpek ile ‘sahibinin’ ilişkisini anlatıyor. Her seferinde yakalanıp geri getirilen, özgürlüğünü kazanır kazanmaz yine kaçan ve hep kuzeye doğru kaçan kahverengi bir köpek bu. “Kaliforniya’yı boylu boyunca geçmiş, Oregon’un tamamını ve Washington eyaletinin yarısını kat etmeyi başarmış”, olağanüstü hıza sahip gezgin dostumuz, “Her seferinde geriye sıska, aç, vahşileşmiş bir halde” dönüyor ve “Hep tazelenmiş, gücünü toparlamış olarak” tekrar kaçıyor. Hiç kimsenin anlamadığı hep kuzeye doğru kaçma dürtüsü ve neden hep çileli serüvenlere atıldığı ise bir varoluş muamması olarak beliriyor karşımızda:
“Birkaç dakika sonra Kurt ayağa kalktı. Hareketlerinde bir düşünmüş olma hali, bir karar vardı. Adamla kadına dönüp bakmadı bile. Gözleri yola sabitlenmişti. Seçimini yapmıştı. Onlar da gördüler bunu. Ve anladılar ki Kurt, o anda onları geride bırakmakta, çilelerle dolu bir hayata başlamaktadır.”

Haberin Devamı

KÖPEĞİN GÖZLERİ ÖYLE YAMAN Kİ
İkinci öykü ‘Ah O Benekli’, Altına Hücum döneminin zorlu Chilkoot Dağ Geçidi’ni, Klondike bölgesini, sert yaşam koşullarını aktarıyor ve gösterişli, zeki bir kızak köpeği olmakla birlikte çalışmaktan hiç hoşlanmayan Benekli adlı köpeğin portresini çizmeye çalışıyor. Evet, yalnızca bir köpeğin portre çizim çabası denilebilir bu öyküye; çünkü şöyle itiraf ediyor London:
“Demem o ki hayvanın gözlerinde büyük şeyler gördüm; dünyaya iletilecek bir mesajı vardı ama ben o mesajı anlayabilecek kadar büyük değildim. O mesaj neyse, beni şaşırttı, kafamı karıştırdı. O gözlerde gördüğüm şeyin ne olduğuna dair en ufak bir ipucu dahi veremiyorum. Işık değildi, renk değildi; gözler sabit dururken hareket eden, geriye doğru kaçan bir şeydi.”
Benekli’yi satmak ya da başından atmak için her yolu deneyen, “Bir keresinde hiç işe yaramadığı için öldürmeyi denedim ama beceremedim” diyen sahibi, başındaki belaya dair şunları eklemeden edemiyor:
“Benekli hiçbir şekilde çalışmıyordu. (...) Benekli’ye iş yaptırmak mümkün değildi. (...) Artık Benekli’den kurtulmamız mümkün değildi. (...) Bu yetmezmiş gibi hayatımda gördüğüm en obur köpekti it, domuzlar kadar iştahlıydı. Üstüne üstlük en zeki hırsız da oydu.”

Haberin Devamı

İsmini Fransızca ‘piç’ anlamına gelen ‘Batard’ sözcüğünden alan dillere destan bir köpekle tanıştığımız son (aslında yazım sırasına göre ilk) öykü daha giriş satırlarında belli ediyor kendisini ve neyle karşılaşacağımızı haber veriyor:
“Batard, şeytanın önde gideniydi. Baştan sona bütün Kuzey topraklarında bilinen bir gerçekti bu. Birçok kişi onu ‘Şeytan’ın Dölü’ diye çağırsa da sahibi Esmer Leclere, ona Batard gibi utanç verici bir isim koymuştu.”
Bir Jack London tutkunu olarak ve hiç abartmadan söyleyeyim; ‘İyi Köpekler Kötü Köpekler ve Kuzey Toprakları’nda tadından yenmez nitelikte, yer yer gülümseyerek okuyacağınız üç öykü var. Okuyunca göreceksiniz, akıllı köpek Lassie’ler bir yana, London’ın köpekleri bir yana.

Haberin Devamı

Jack London’ın ‘sürü dışı’ köpekleri
İYİ KÖPEKLER
KÖTÜ KÖPEKLER VE
KUZEY TOPRAKLARI
Jack London
Çeviren: Levent Cinemre
İş Bankası Kültür Yayınları, 2022
72 sayfa.

BAKMADAN GEÇME!