Çocuk ruhuna ince bir bakış...
Güncelleme Tarihi:
Çocuk edebiyatının önemli isimlerinden Rieke Patwardhan, 'Bezelye Çorbası Dedektiflik Takımı'nda çocuk ruhunun hassasiyetlerini işaret ettikten sonra hikâyeyi daha geniş bir perspektife oturtarak mülteciliğin çok farklı bir yüzünü hatırlatıyor.
Kim araştırma konusu olarak bezelye çorbasını seçer ki? Bütün sınıf alay edip kahkahalarla güledursun Nils, Evi ve Lina müthiş bir gizem peşindeler aslında.
Öğretmen tarafından ‘uyumlu’ olarak nitelendirilen Nils, bunun utangaçlık anlamına geldiğini biliyor içten içe. Herkesle kavgalı, çeşitli sebeplerle ergoterapi gören Evi’yi bu yüzden Nils’in yanına oturtuyor zaten. Lina ise Suriye’den yeni gelen, ‘entegrasyonu’ önemli bir mülteci çocuk. Sınıfın geri kalanının oluşturduğu 22 Soru İşareti Takımı’nda üçüne de yer yok haliyle. Nils ve Evi kendi takımlarını kurarak Lina’nın entegrasyonunu görev ediniyorlar ama sonra işler değişiyor ve üçlü bir takıma dönüşüyorlar. Görevleriyse bezelye çorbası konservelerinin sırrını çözmek.
Birbirinden çok farklı sebeplerle kendini ötekileştirilmiş hisseden üç çocuk bir araya geldikten sonra görüyoruz ki uyum ve kaynaşma denen şeyin özü çocukların önyargısızca bir araya gelip oyun oynamalarından fazlası değil aslında.
Yazar Rieke Patwardhan çocuk ruhunun hassasiyetlerini işaret ettikten sonra hikâyeyi daha geniş bir perspektife oturtarak mülteciliğin çok farklı bir yüzünü hatırlatıyor. Nils’in dedesinin anıları eşliğinde İkinci Dünya Savaşı sonuna gidiyoruz, çeşitli ülkelerden Almanya’ya sürülen Almanların yaşadıkları, mülteciliği Ortadoğululukla özdeşleştiren önyargılarımızı hedefliyor.
Ve tüm bunlar olurken Nils’in, haberlerin etkisinde fazla kalan büyükannesi her gün onlarca bezelye çorbası konservesi satın almaya başlıyor. İşte, alın size komik gibi görünen ama inanılmaz gizemli, hem çok dokunaklı hem de eğlenceli bir araştırma konusu.
DEDEKTİFLİK TAKIMI
Rieke Patwardhan
Çeviren: Semra Pelek
Kırmızı Kedi, 2022
135 sayfa.
Dünya’nın alt katlarına yolculuk
Şehrin sokaklarında yürürken görme, işitme, dokunma duyularımızı harekete geçiren onlarca uyaranla karşılaşırız. Peki ama bir an durup ayağımızın altındaki yerkabuğunun derinliklerinde neler olup bittiğini sorsak? İşte bu tek soruyla hayal gücümüzü uçuşa geçiriyor ‘Ayaklarımın Altındaki Dünya’.
İllüstratör Yuval Zomner’in detaylarında kaybolduğumuz büyüleyici çizimleri eşliğinde magmaya doğru yola çıkıyoruz. Kitabın çift taraflı akordeon tasarımı adım adım aşağı indiğimiz hissini güçlendiriyor. Burnunuzu tutun, çünkü ilk durağımız kanalizasyonun da dahil olduğu, günlük hayatımızı sürdürmemizi sağlayan elektrik, telefon, su, internet altyapısını kapsıyor. Binbir çeşit börtü böcek, solucanlar, çeşitli mikroorganizma ve fareler bu tabakanın sakinleri.
Biraz daha aşağıda binlerce yıl önce yaşamış insanlara ait kalıntılarla karşılaşıyoruz. Metro tünelleri, kireçtaşı mağaraları, yeraltı nehirleri ve kömür madenleri magmadan önceki diğer bazı duraklarımız.
Tam magmaya varıp bu olağanüstü yolculuğun bittiğini sanırken kitabın diğer tarafından tekrar yukarı çıkmaya başlıyoruz. Bu defa çok daha sürükleyici bir rota bekliyor bizi. Çünkü ormanlık bir alandan çıkacağız yeryüzüne. Bir ormanın altında neler olduğunu düşünmek bile fazlasıyla heyecan verici.
Charlotte Guillain
Resimleyen: Yuval Zomner
Çeviren: Murat Murat
Ketebe Yay., 2022
20 sayfa.