Atwood’un feminist manifestosu

Güncelleme Tarihi:

Atwood’un feminist manifestosu
Oluşturulma Tarihi: Eylül 06, 2019 11:45

Kanadalı şair, yazar Margaret Atwood’un 1969 tarihli ilk romanı ‘Evlenilecek Kadın’, Atwood’un yazarken farkında olmadığı bir feminist manifesto... Marian’ın yaşadıkları üzerinden yarım yüzyıl geçmesine rağmen tazeliğini koruyor. Kadınlar bugün seslerini daha çok yükseltse de erkekler onlara aynı gözle bakmayı sürdürüyor...

Margaret Atwood’un sadık okurları birkaç güne çıkacak yeni kitabı ‘The Testaments’ için heyecanlanırken, biz Türkçe okurlar da bir sürprizle karşılaştık. Ta 1969’da Kanada’da yayımlanan ‘Evlenilecek Kadın’ romanı Doğan Kitap tarafından basılıverdi.

Atwood, 1965’te birinci sınıflara İngiliz edebiyatı okutuyordu. British Columbia Üniversitesi’nin kırtasiye dolaplarından aşırdığı boş sınav kâğıtlarına çiziktirerek başlamış bu romanı yazmaya. İlk kitabı değil aslında. İlk romanını, Toronto’da bir sandık odası genişliğindeki kiralık odasında yazmış. Tabii bütün büyük yazarların olduğu gibi onun da yayınevleriyle bir sınavı olmuş. Öyle ki, üç yayınevi de kitabını karamsar bulmuş, geri çevirmiş. Yani basılmamış...

‘Evlenilecek Kadın’ın yazılışından dört yıl sonra yayımlandığı günlerde Kuzey Amerika’da da feminizm tırmanışa geçmişti. Bazılarına göre bu kitap feminizmin bir ürünüydü. Booker Ödüllü Kanadalı yazar Atwood’a göreyse, proto-feminist...

Gelin biraz kitabın konusuna bakalım:

Marian, tüketici davranışlarını ölçen bir araştırma şirketinde çalışmaktadır. Geleceği parlak bir hukukçu olan Peter ile beraberdir. Bir gün epey ateşli bir kavgaya tutuşurlar. Peter, Marian’a, “Senin asıl derdin ne biliyor musun, sen kadınlığını reddediyorsun” der. Marian ise ona, “yetişkin gibi görünen bir yetiyetme” olduğunu söyler. Dışarıda fırtına ve yağmur vardır... Arabada hem yağmurun hem sinirlerinin durulmasını beklerler... Adam, kadına döner ve dünyayı umursamayan bir bekârdan beklenmeyecek soruyu sorar: Evlensek, nasıl olurduk?

Peter, Marian’ın evlenmek isteyeceği türden bir erkektir. Zaten her genç kızın rüyası değil midir evlenmek!

Hele ki, hiçbir yere gitmeyen bir kariyer ve iş yaşamından kurtulmak istiyorsanız! Tabii ki dünya sürprizlerle doludur...

Marian bir gün çamaşırhanede, tam da yanına deterjan almadığını fark ettiği bir anda bira mülakatı yaptığı gençlerden birine rastlar. Sohbetin sonu, nasıl olduysa öpüşmeyle biter. Bu davranışına anlam vermekte zorlanan Marian ile Duncan bir kez de sinemada karşılaşır. Duncan, İngiliz edebiyatı öğrencisidir.

Marian ya da Peter gibi bir kariyer planı, tasarlanmış hesaplı bir dünyası yoktur.

Marian yavaş yavaş o dünyaya girer. Shakespeare dizeleriyle piyasa araştırmaları, hatta şahane Peter ile aylak Duncan arasında ikiye bölünür. Bölündükçe hayatı sorgulamaya başlar.

Kafasında kocaman bir soru belirir: Yoksa benim bedenim de Peter için tüketilecek bir nesne mi?

Marian’ın kendiyle, dostlarıyla, evlenmek üzere olduğu adamla çatışmalarını anlatan ‘Evlenilecek Kadın’da kalıplara sokulmaya çalışılan kadınları erkeklerin cümleleriyle de okuyacaksınız. “Bir kadın hiçbir zaman korsesiz gezmez”, “Kadın evlenir, çocuk yapar, çamaşır yıkar”, “Belki de kadınların üniversiteye gitmelerine izin verilmemeli. Böylece sonradan düşünen kafalar olarak hayatta neler kaçırdıklarını hissetmezler” cümleleri Atwood’un kalemiyle adeta bir feminist manifestoya dönüşüyor. Marian’ın Peter ile ilişkisinde bir vejetaryen olması da bu manifestonun bir parçası aslında. Vakit kaybetmeden bu kitabı okuyun.

 

EVLENİLECEK KADIN 

Atwood’un feminist manifestosu

Margaret Atwood
Çeviren: Canan Sılay
Doğan Kitap, 2019
376 sayfa, 34 TL. 

BAKMADAN GEÇME!