GeriSeyahat İnsanlık tarihinin küçük bir özetini o küçücük ülkede görebilirsiniz
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
İnsanlık tarihinin küçük bir özetini o küçücük ülkede görebilirsiniz

İnsanlık tarihinin küçük bir özetini o küçücük ülkede görebilirsiniz

Dünyanın en büyük mikroişlemci üreticisi Intel’in Ortadoğu, Türkiye ve Afrika bölgesi direktörü ve Intel Avrupa Yönetim Kurulu Üyesi Ayşegül İldeniz, leyleği senenin başında değil, daha doğarken havada görenlerden. Bir yandan da ciddi bir arkeoloji tutkunu. Tahmin edeceğiniz gibi, isminin başında bu titrler olan biri özel seyahatlerine fazla vakit ayıramaz.

İldeniz’in çözümü, hobilerini iş seyahatlerine harmanlamak olmuş. Haftanın dört, ayın en az 20 günü iş seyahatinde olsa da ne yapıp edip tarihi yerleri gezmek için zaman ayırıyor. Toplantıları biter bitmez, çantasındaki spor ayakkabılarını ayağına geçirdiği gibi, üç dört saatliğine de olsa antik kentlere doğru yola çıkıyor.

n Ürdün denince aklınıza ilk gelen, sizi en çok etkileyen şeyler neler?

- Her ülkenin bir karakteri, insanın aklında iz bırakan bir iki şeyi vardır. Ürdün’de öyle çok ki bunlar... Ama herhalde kurak, ağaçsız, dümdüz bir ülke gibi kıpkırmızı kaya çölü ve Ölüdeniz. Ülkede inanılmaz bir kontrast var ve bu kontrastın içinde insanlık tarihinin son 3-4 bin yılını görüyorsunuz.

n Petra hayallerinizdeki şehirle örtüştü mü?

- Evet, filmlerdeki, kitaplardaki gibi bir yer değil. Bazı yerler vardır, gittiğinizde sadece kitaptaki görüntüsü çıkar karşınıza, hiçbir şey hissetmezsiniz. Petra böyle değil. Beni şoke edecek kadar yaşayan bir yer. Kurak ve çölün ortasında, insanların hiçbir şeyden var ettiği bir şehir. Doğayla insanın harika bir şekilde bir araya geldiği bir yer.

KIPKIRMIZI ÇÖL VE ÖLÜDENİZ

Petra’da en çok etkilendiğiniz bina hangisi?

- Her yeri çok güzel ama en şoke edicisi kesinlikle o yoldan şehre geldiğinizde karşınıza çıkan tapınak. Hiç öyle bir şey beklemiyorsunuz.

n Petra dışında neler ilginç?

- Ürdün genel olarak çok ilginç. En eski uygarlıkların ilk çıktığı yerlerden biri, kuruluşu MÖ 4000-5000’e kadar giden yerleşim yerleri, peygamberlerin yaşadığı yerler ve önemli kiliseler var. İnsanlık tarihinin küçük bir özetini o küçücük ülkede görebilirsiniz resmen. Bunların arasında 300-800 yılları arasında yaşanan Petra nispeten yeni bir yer. Ondan çok daha önce, sıfır yılıyla birkaç yüz yıl sonrasında Hıristiyanlığın ve Yahudiliğin ortaya çıktığı zamanların kalıntıları var. Çok zengin bir ülke. Vadi Rum da başlı başına bir doğa harikası. Kıpkırmızı bir çölde, insanlar binlerce yıl hiçbir şeyleri olmadan göçebe hayatı yaşamışlar.

n Ölüdeniz nasıl?

- Ölüdeniz’in son derece tarihsel bir önemi var. En çok mistik hali ve tuzlu suyunun kaldırma gücü anlatılıyor ama benim için en etkileyici yanı o ışıl ışıl, pırıl su kütlesi ve çevresindeki yüksek, sivri, bembeyaz dağlar. Korkunç bir kontrast. Biz suyun kenarında yeşil, ağaç, çiçek böcek görmeye alışığız, orası bambaşka. Buralarda bir hayat kurulabilmiş olması beni çok etkiliyor. Hayat şartları o kadar zor ki. Son derece sıcak, son derece nemli. Ama şimdi, her tarafından sular fışkıran bir sürü 5 yıldızlı otel var.

n Ölüdeniz’de yüzdünüz mü?

- Ne yazık ki evet?

n Neden ne yazık ki?

- Su korkunç tuzlu. Beni uyardılar ama vücudunuzda korkunç bir yanma hissi oluyor. Yüzmek imkansız, çok yorucu, top gibi devamlı suyun üstünde batmadan olduğunuz yerde dönüyorsunuz. Başınızı suya sokmamanız lazım, çıkar çıkmaz duş almanız gerek.

FALAFEL YEMEDEN DÖNÜLMEZ

Amman’a dair ne anlatacaksınız?

- Amman benim tam düşündüğüm gibi bir yer çıktı. İskenderiye, Beyrut, Adana, Tel Aviv gibi şehirler Doğu Akdeniz hissini veren, o kültürü yaşatan şehirler. Amman da bu Doğu Akdeniz halini çok yoğun hissettiğim yerlerin biri. İzmirli olduğum için de kendimi evde hissettiğim bir yer. Bir sürü tepenin üzerinde, bir sürü beyaz evin olduğu bir şehir. İstanbul gibi modern hayatın, yerleşimin yavaş yavaş şehir dışına yayıldığı ama tam ortasında eski şehir merkezini barındıran bir yer... Merkezde antik zamandan kalma yapılar var, onun hemen yanında ise Romalılardan kalma ikinci bir yerleşim var. Bunların etrafında da şehrin pazarı ve günlük ticari hayatın geliştiği bir yapılanma yer alıyor.

n Amman’da neler yapmayı önerirsiniz?

- Her gittiğimde çok heyecanla yaptığım bir şey var, o da falafel yemek. Falafel bizde olmayan bir şey, onun için ne zaman gitsem yiyorum. Falafel nohut köftesi, ya dürüm içinde yiyorsunuz ya da sade. Acılısı, acısızı var. Sokaklarda da çok satılıyor, orada sokak yemeği olarak görülüyor, bu yüzden bana çok gülüyorlar. Yemek dışında... Arkeoloji Müzesi son derece önemli bir müze. Yapı itibarıyla çok küçük ve çok bakımsız ama içindekiler o kadar önemli ki! Bir kere Dead Sea Scrolls’un (Ölüdeniz Parşömenleri) önemli bir kısmı burada. Herkes İsrail’de sanır ama değil. Bir de bundan 6-7 yıl önce Ain Ghazal’da bulunan, tarihte hiç rastlanmamış olan, MÖ 6500 civarına ait, çok ilginç heykeller var. Bugünün modern heykellerine benziyorlar.

n Aqaba’yı beğendiniz mi?

- Aqaba kontrastların şehri. Bir yanda bir plaj var, yanında kralın yeni yapılan inanılmaz güzel sarayı ve bizdeki villa tipi evler... Son derece gelişmiş, denize bakan güzel mahallelerin yanında korkunç eski, fakir ve ne yazık ki çok sofistike sayılamayacak bir şehir merkezi... Ama bir yandan da Ürdün’ün dünyaya açılan yüzü. Her milletten insanın yaşadığı bir liman kenti. Düzensiz bir gelişmenin sonucu oluşmuş bir şehir burası.

n Ürdün’de başka ne çok hoşunuza gitti?

- Amman’dan Aqaba’ya dört saatlik bir otomobil yolculuğu yaptım. Dağlardan, tepelerden, Vadi Rum’dan, Magada şehrinden geçiyorsunuz. Kıpkırmızı bir kaya çölünde gidiyorsunuz. Çok değişik bir coğrafya.

En etkilendiği yerler

Mexico City, Coyoacan semti ve Frida Kahlo’nun evi

Adana, Karatepe Ören Yeri ve Aslantas Barajı Milli Parkı

Amerika, Nawajo Kızılderili bölgesi / Arizona

Nepal, Pokhara vadisi köyleri

Atina, Benaki Müzesi

PETRA’YA GİRİŞ ÇOK HEYECANLI

Yaklaşık yarım saatlik bir yolu yürüyerek giriyorsunuz şehre. İsteyen at ve eşekle de gidebiliyor. O yolda giderken sizi neyin beklediğini bilmiyorsunuz ve her dakika başka bir gezegene gidercesine bir beklenti büyüyor içinizde. Şehrin içine girdiğiniz anda rüyalarınızda bile göremeyeceğiniz, kayalara oyulmuş, bir saray edasıyla yapılmış binalar çıkıyor karşınıza. Korkunç bir kontrast var burada; son derece fakir ve bunların içinde yaşayan, o zamanın ihtişamıyla kesinlikle bağdaşmayan bir hayat tarzında yaşayan insanlar var. Bunlar çoğunlukla orada işi olanlar, yerliler; geceleri kayalara oyulmuş evlerde kalıyorlar. Aslında yasak.

seyahatte ne okuyor

Gittiği yerin tarihini ve arkeolojik verileri içeren akademik bir kitap, o ülkeyle ilgili daha genel bir kitap ve onu rahat ettiren bir roman.

ne dinliyor

Seyahatte müzik dinlemiyor ama gittiği yerin müziklerini satın alıyor.

ne yiyor, ne içiyor

Yıllar önce Hindistan’da 15 gün boyunca sadece su içerek yaşamış. Şimdi ise daha rahat, görüntüsüne güvendiği, onu gezdiren kişilerin önerdiği her şeyi yiyor.

ne giyiyor

Son zamanlarda çok ciddi giyinmekten şikayetçi. İdeal seyahat kıyafeti şort, bot, tişört ve bandana.

neyle seyahat ediyor

Otomobil kiralamayı çok seviyor. Öğrencilik yıllarında Hindistan’da tavukların arasında, Meksika’da motosikletle ve her türlü koşulda çok yolculuk yapmış.

nerede kalıyor

Daha 40 yaşında bile değil ama ‘yaşlandıkça’ daha iyi otelleri tercih ettiğini söylüyor.

kimle seyahat ediyor

Artık çok sık olamasa da eşiyle; iş yüzünden genellikle yalnız seyahat ediyor.

çantasının olmazsa olmazları

Kitap; şapka, bandana gibi kafasına takabileceği ve başını serin tutacak herhangi bir şey ve bir kredi kartı.
False