Herkes hapı yuttu

Güncelleme Tarihi:

Herkes hapı yuttu
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 22, 2013 21:13

Hepiniz korkun benden.

Haberin Devamı

Şimdi okuyacaklarınıza çoğunuz çok şaşıracak, hatta bir kısmınız belki de bu yazıyı kurguladığımı sanacak ama inanın ki kurgu falan yok yazdıklarımda.
Hatta bir kısmınız da ürkecek benden, gayet normal karşılarım eğer ürkerseniz de ben de ürkmüştüm ilk başlarda kendimden.
Anlatayım şimdi size neden bahsettiğimden. Tuhaf bir hâl var bende, adı ne bilmiyorum, nedense araştırmak istemedim bu durumu, sorup soruşturmadım fazlaca, kurcalamadım ne olur ne olmaz diye, tabiri caizse elletmedim kendimi kimselere.
Mesela yanıma geldiniz ve beliniz ağrıyor, biraz oturduk, sohbet ettik sizinle, 10 dakikayı ya geçer ya geçmez, beni alır bir bel ağrısı, sizin ise hafifler ağrınız, bir saat içinde de neredeyse ağrı diye bir şey kalmaz vücudunuzda. Bense gariban, inler dururum, bazen birkaç saat, bazen birkaç gün boyunca.
Bu diş ağrısı olur, baş olur, boyun olur, siyatik olur, romatizma olur, say say bitmez, her türlü ağrı işte, hepsi olabilir.
Böyle ellemeden, dokunmadan tedavi edici bir halim var benim. Hani iyi hoş tabii ki insanların acısına merhem olmak, ağrılarını dindirip iyi gelmek ama bunun istemeden, kontrolüm dışında ve ağrılar içinde, ızdıraplı bir şekilde olması hayli sinir edici.
Ayrıca böyle bir iyileştirme hali için kim aldı ki benim iznimi? Bunu da düşünmek lazım tabii ki...
Aman ha, yanımdaki kimse mümkünse demesin bana “oram, buram ağrıyor” diye, korkar oldum insan arasına karışmaktan, biri ağzını açıp da buram ağrıyor diyecek diye vallahi ödüm kopuyor, asosyalleşmem işte biraz da bundan.
Hadi olay bununla bitse, bitmiyor. Gelelim bir diğerine, ben hiperaktif ya da gergin olduğum zamanlar etrafımda bulunan her türlü elektrikli cihaza zarar veriyorum. Yalanım varsa ne olayım.
En son, tanıklı örnek; geçen gün canlı yayında, TV8’de, belimdeki mikrofonu patlattım. (İnanılmaz gergindim, şimdi buraya da yazılmaz ki nedeni, e-postayla sorun çok merak ediyorsanız, ne yapayım.)
Diğer yapabildiklerim; cep telefonu, PC, laptop bozmak, lamba patlatmak, her türlü beyaz eşyayı, kahve-çay makinelerini bozmak, sigortaları attırmak; aklınıza ne gelirse işte...
Yazmakla bitmez, hepsini bozabiliyorum. Biraz sinirlenince ya da çok heyecanlı, mutlu olup yerimde duramadığım anlar geldiğinde...
Peki, bunlar beni nasıl etkiliyor derseniz, ilk zamanlar eğlendiriyordu elektrikli alet durumu ama son zamanlarda işin boyutu değişmeye başladı ve sanırım artık bir bilene danışma vakti geldi, çattı.
Sakın “Çıplak ayakla toprakta yürü, enerjini boşalt” e-postaları atmayın, ayak basmadığım toprak kalmadı.
Acaba yoğunlaşsam bu enerjiyle onu bunu yerinden oynatabilir miyim, televizyonlara çıkıp elektrikli aletleri patlatıp şov mov yapabilir miyim?
Üç haftadır Yetiş Ayşe için kanal geziyorum, yardım programı diyorum, bütün kanallar hâlâ magazin ve maymunluk arıyor, benim bu elektrik şovu acayip satmaz mı?
Yazı arası bu da nereden çıktı?
Neyse işte ben bir bilirkişiye görüneceğim ama benim son bir derdim daha var. Millet beni maskot gibi yanında taşıyor okur dostlarım.
Neymiş, kendisine faydası olmayan bu Ayşe, herkese uğurlu gelirmiş, vallahi öyle. Uğur değil işte, o da enerjiyle ilgili.
Flörte başlarız, adam içgüveysi gelir, bir sene sonra beni terk ettiğinde mesaj atar: “Biraz ayrı kalalım, kafamı dinlemek için teknemle bir ay Cannes’da olacağım!”
Arkadaşım alışverişe giderken yanına beni alır. “Niye geldim?”
“Kartım provizyon vermiyor.”
Vallahi ben varken o karta bir şey olur, tüm gün takır takır para yağdırır.
Koca bulamayan kızı bana elletirler.
Yer yok sayfada, yazım kesilmesin diye daha fazlasını yazamıyorum sevgili okurum.
Son olarak ekleyeyim; kendine hayrın var mı derseniz maalesef hiç yok, amme hizmeti yapıyorum sizin anlayacağınız.
Ama durun bakalım, ben şu bilirkişilere bir gideyim de bakarsınız bu durumları kendi lehime çevirmeyi öğrenebilirim.
İşte o zaman var ya, puuuu herkes hapı yuttu.
Ayşe’nin notu: Ve yeteneklerim gittikçe artıyor, yok başka bir şey var kesin, sanırım kurşun da döktüreceğim. Bu yazıyı yazarken boynumdaki göz boncuklu kolye kopup yere düştü, ayağa kalktığımda ise saatim kolumdan fırladı ve camı tuzla buz oldu. Geçen gün de kolumdaki bilezik düşüp kaybolmuştu, şimdi o olayı da bağladım bu duruma, korkun benden valla, kime gitmek lazım acaba?

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!