Her gün binlerce ziyaretçiyi ağırlayan Kapalıçarşı’da 2020’de başlayan; tarihinin en kapsamlı restorasyonu tamamlanmak üzere. Ünlü çarşı önceki hafta vizyona giren Hollywood filmi ‘Üç Bin Yıllık Bekleyiş’in de seti olunca devasa bir labirenti andıran sokaklarına daldık. Yalnız alışveriş meraklılarını değil, lezzet tutkunlarını da mutlu edecek adresleri ziyaret ettik.
#Hürriyet2 bin kilometrelik bir demiryolu... Memleketin bir ucunu ötekine bağlıyor. Durakları Ankara, Kırıkkale, Kayseri, Sivas, Erzincan, Erzurum ve Kars...Aslında bu hat 70 yıldır var. Ta 1949’dan beri! Ama nedense son iki yıldır patlama yaptı. Kış aylarında bilet, yataklı vagon bulmak neredeyse imkânsız. Gerçi esas hikâye bu değil. (Haber: Çınar Oskay - Fotoğraflar: Sebati Karakurt ve Levent Kulu)
#Karsİstanbul’un yeni alışveriş mabedleri, dev AVM’ler açıldıktan sonra beş asırlık Kapalıçarşı’nın papucu dama atıldı. Oysa ara sokaklarında pek çok sıradışı mekan barındırıyor. Hollywood yıldızlarına mücevher tasarlayan kuyumcular, ünlü modacıların müdavimi olduğu kumaşçılar, Osmanlı hanedanının özel eşyalarını bulabileceğiniz antikacılar, örneğine başka hiçbir semtte rastlayamayacağınız esnaf lokantaları... İşte size Kapalıçarşı’dan 38 sıradışı adres...
Alpler’deki kayak merkezleri şubatta sezonun en hareketli günlerini yaşıyor. Fransa, İtalya, Avusturya’daki küçük dağ kasabaları pistlerinin yanı sıra jet sosyeteyi ağırlayan otelleri, restoranları, eğlence yerleriyle öne çıkıyor. Klasik rotalardan sıkılanları Bulgaristan, Makedonya, Bosna Hersek’in yıldızı yeni parlayan kayak merkezleri bekliyor.
Topkapı Sarayı’ndan Dolmabahçe’ye uzanan tarihi süreçte, Türkçe, Anadolu insanının zihinsel yapısını belirleyen temel bir unsur oldu. Bu yüzden Türkler bugün Fransızlardan yahut Kazaklardan ziyade Kürtlere benziyor. Ve yine bu yüzden yeni Anayasa’da “Türklük” vurgusu bence hiç önemli değil, ama artık ortak dilimiz olan “Türkçe” bir olmazsa olmaz…
Biz onu hep moda ve tekstil sektörünün içinde gördük. Ama Başmüzakereci Egemen Bağış'ın eşi Beyhan Hanım geçen ekim ayında herkesi şaşırttı ve büyük takdir toplayan dekorasyon markası Anatoli'yi yarattı. Kendisi takip etmediğini söylese de markası devlet erkanının da hediyelik eşya gözdesi haline geldi. Beyhan Bağış'la yooistanbul ile ortaklaşa verdiği davette konuştuk.
Ekonomik kriz, güvenlik sorunları gibi sebeplerle başlayan ‘cocooning’ trendinin Türkiye’de benimsendiğine dikkat çeken adresistanbul Genel Müdürü Funda Akın, “Bu, mobilya ve dekorasyon sektörünün gelişiminde önemli bir faktör” dedi.
2010’u 60 milyon dolarlık ciroyla tamamlayan Başak Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Karık, “Krizden çıkış başladı. Faizlerin düşmesi ve seçim ekonomisi nedeniyle bu yılın daha iyi geçmesini bekliyoruz. Osmanlı kiremitleri ile de ürün yelpazemizi genişlettik. Yurtdışında iki fabrika arayışımız var’’ dedi.
Tasarımcı Ebru Çerezci ve ağabeyi Güven Kılıç’ın kurduğu Hiref, Türk el sanatlarına çağdaş yorumlar getirerek ticaret başarısı yakaladı. Yıl sonuna kadar Körfez ülkelerindeki mağaza sayısını 10’a çıkaracak, Hiref’in tamamı ‘hilal’li ürünleri yakında Amazon.com’da da satılacak.
Sinpaş GYO, Küçükçekmece’deki Bosphorus City projesinde Boğaz mimarisinden esinleniyor. Burada Ortaköy, Beylerbeyi, Rumelihisarı, Kandilli, Emirgan, Kanlıca, İstinye, Yeniköy ve Paşabahçe gibi Boğaz semtlerinin adını taşıyan mahalleler, bu mahallelerde de kuleler, yalılar, meydanlar var. Projedeki yalılardan birinin dekorasyonu da ünlü tasarımcı Zeynep Fadıllıoğlu’na emanet edilmiş.
Prof. Dr. Yüksek Mühendis-Mimar Bayram Nihat Güner (77), Türk mimarisinin önemli isimlerinden. Şehir düzenlemelerinden otellere, üniversitelerden toplu konutlara hemen her alanda yaptığı binalar var. Karadeniz Teknik Üniversitesi, Topkapı Eresin Oteli, Ataköy 6. Mahalle bunlardan sadece birkaçı.
Koray Özgen, 16 yıldır Paris’te yaşayan bir Türk tasarımcı. Bugün uluslararası pek çok önemli firmaya tasarım yapıyor. Sadece ürün değil grafik, vitrin, stand ve sergi tasarımları üzerinde de çalışıyor. Koleksiyonları, ODC firması tarafından MoMa Müzesi’nin, Paris Dekoratif Sanatlar Müzesi’nin ve Louisiana Modern Sanatlar Müzesi’nin mağazaları gibi yüzü aşkın yerde satılıyor.
Vakko, Beymen, Mudo, Damat Tween, Derishow ve Desa gibi Türk markaları moda dünyasındaki başarılarını, dekorasyon koleksiyonlarında devam ettiriyor. Senenin modası olan kıyafetlerin renkleri mobilyalara da yansıyor, trendlerin uyarlamaları dekorasyonda karşımıza çıkıyor.
Porselen, 11 asır önce Çin’de doğdu. Porselen kelimesi, "deniz kabukları" ya da "incinin yaratıcısı" anlamına geliyordu. İpekle birlikte geldi Avrupa’ya. Bu iki tılsımlı nesne Batılıların başını döndürdü. Marko Polo, içinde ışıklar ve renkler gezinen porseleni alıp Avrupa’ya getirdiğinde yer yerinden oynadı. Önce saray ve şato ahalisi tarafından kapışıldı. Uzakdoğu’dan Avrupa’ya nakliyat artınca biraz daha ucuzladı.
Boyut Yayınları tarafından ve ilk defa 1998’de yayınlanan Küçük Oteller Kitabı’nın 2006 baskısı çıktı. Şimdilik sadece www.boyut.com.tr üzerinden sipariş edilebilen kitap, haftaya kitapçılarda satılmaya başlanacak. Sevan ve Müjde Nişanyan çifti hazırlıyor, otelleri bizzat seçiyor. Başlıca kriterleri, bu otellerin kendi tatillerinde aradıkları standart dışı güzelliklere uymaları. Tatil köyü tatilini tercih etmeyen çift, Küçük Oteller Kitabı’nda en çok 25 odalı otellere yer vermeye özen göstermiş.
Ayna, Sümerler’in camın yansımasını fark etmesiyle hayatımıza girdi. Artık hayatın vazgeçilmezleri arasında. El aynalarından devasa varak çerçeveli aynalara uzanan çeşitliliğiyle dekorasyonda farklılık yaratmak isteyenlerin sıklıkla kullandıkları aynalar, kullanıldıkları mekana ferahlık ve ışıltı sağlıyor. Bugünlerde en moda olan ise varak çerçeveli Venedik aynaları. Tabii tercihiniz minimalizmden yana ise metal, ahşap çerçeveli ya da çerçevesiz aynalar da kullanabilirsiniz.
Dekoratör ve tasarımcı Halide Didem, dekore ettiği villa, otel ve restoranlar için tasarladığı eşyaları ve dekoratif objeleri satmak için açmış Çukurcuma’daki Halide D isimli mağazasını. Burada kendi tasarımlarına ek olarak, başka Türk tasarımcıların işlerine de yer veriyor. Halide Didem, dekorasyondaki tarzını süslü ve karışık olarak tanımlıyor. Ona göre, trendler çok hızlı değişse de, evin bir kimliği olmalı ve bu değişmemeli.
19. yüzyılın sonları, 20. yüzyılın başlarında merkezi ısıtma sistemiyle ilk tanıştığımızda, dönemin modern yapılarını oymalı döküm radyatörler süslüyordu. Zamanla onların yerini alüminyum dilimler ve panel radyatörler aldı. Son yıllarda ise modanın çizgilerine uygun dekoratif radyatörler ön plana çıktı. Seçenek çok. İster tablo gibi bir radyatörle şenlendirin evinizi, ister altın kaplatın.