GeriSeyahat Günlerce muson yağmurları altında daracık, kaygan, çukurlu yollarda deli gibi giden kamyonlar
MENÜ
  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Hürriyet Twitter
    • Yazdır
    • A
      Yazı Tipi
Günlerce muson yağmurları altında daracık, kaygan, çukurlu yollarda deli gibi giden kamyonlar

Günlerce muson yağmurları altında daracık, kaygan, çukurlu yollarda deli gibi giden kamyonlar

Gezgin Sinan Kazancıoğlu, Nasuh Mahruki’yle birlikte ve motosikletle gittiği bir aylık Kuzey Hindistan seyahatinden yeni döndü. Gezdiği ve gördüğü yerleri anlattığı röportajın sonuna doğru Nasuh Mahruki de bize katıldı. İyi ki de katıldı, çünkü Kazancıoğlu’nun, ‘güzel kız fotoğrafı çekeceğim’ derken ismine bakmadığı şehirleri ve tapınakların hikayelerini o anlattı...

İşte Sinan Kazancıoğlu’nun -Nasuh Mahruki katkılı- Kuzey Hindistan seyahati...

Nasıl planladınız bu seyahati?

- Bir temmuz günü Bodrum’da hamağımda keyif yaparken Nasuh (Mahruki) aradı ve yedi senedir hayalini kurduğu bu seyahatten bahsetti. Benim de hiç gitmemem gereken bir dönem, bir sürü işim var. Ama teklif bir kere yapılmış, aklım bir kere çelinmiş, hayır demem mümkün değildi. ‘Dünyanın araçla geçilebilen en yüksek geçidinden motosikletle geçeceğiz’ demesi bile yetti. Kalp cerrahı Selim Tansal da bize katıldı ve yola çıktı.

Kaç bin kilometrelik bir yoldu bu?

- 2300 kilometre. Geçtiğimiz her yerde birer gece kalarak gittik. Sadece birkaç yerde bir geceden uzun kaldık. Bazısında yağmur yüzünden mecburiyetten, bazısında çok keyif aldığımız için...

Siz daha evvel de böyle birçok tur yaptınız ve hep kendi motosikletinizle gittiniz. Neden bu sefer motosikletleri oradan aldınız?

- Amerika için Coca Cola neyse, Enfield marka motosiklet Hindistan için o. Tamiri de kolay. Biraz da nostaljik bir seyahat olsun istedik. 2002’de BMW motosikletle tek başıma Türkiye’den Hindistan’a gittiğimde zor ve tehlikeli bir şey yaptığımı düşünüyordum. Fakat o yolculuk bunun yanında pazar gezmesi gibi kaldı.

KLASİK HİNDİSTAN SEYAHATİ DEĞİLDİ

Hangi şehirlerden geçtiniz?

- Shimla, Kullu, Manali, Leh, Jammu, Srinagar ve Dharamsala üzerinden Delhi’ye geri döndük.

n Üç arkadaş nasıl anlaştınız?

- Çok eğlendik. O kadar güzel bir takım olduk ki! Herkesin bir görevi vardı. Bana grubun ruhani lideri diyorlardı. Niye bilemiyorum... Nasuh grup lideri, rotayı çiziyor, programı yapıyordu. Selim ise sağlıktan ve tamirden sorumluydu. Onlar tamirat falan yaparken ben seyrediyor veya fotoğraf çekiyordum. Bir motosikletin lastiğini üç kişi birlikte değiştiremez ki... Sonunda video kamerayı bana verdiler. Yedi kaset çektik, yakında bir kanalda gösterilecek.

n Geçtiğiniz şehirleri biraz anlatır mısınız? Fotoğraflar klasik Hindistan şehirlerinden farklı gözüküyor.

- Klasik bir Hindistan seyahati değildi bu, doğa ve insanlar farklıydı. Bu bölge Hindistan’ın kilometrekareye en az insan düşen yeri. Shimla’ya ilk girdiğimizde çok şaşırdık, İsviçre’de sandık kendimizi. Yüksekte, pırıl pırıl küçük bir yer, İngilizlerin yaptığı bir istasyon şehir. Manali çok meşhur bir şehir, çok turist var. Manali-Leh yolu ise 475 kilometrelik zor bir parkur ama çok popüler Batılı gezginler arasında. 5328 metredeki Tanglangla Geçidi de bu yolda. Leh üç bin metrelerde bir şehir, güneş gelen yerlerinizin güneş yanığı olduğu ama gölgede kalan yerlerinizin donduğu bir yer. 4600 metredeki Pang’da da yükseklik hastası olduk. Doktor olan Selim o kadar kötüydü ki, Nasuh yaptı iğnelerimizi.

n Dharamsala nasıldı?

- Dharamsala son durağımızdı. Burası 14. Dalai Lama Tenzin Gyatso ve Tibet’in sürgündeki hükümetinin olduğu şehir. Çok küçük ama çok hoş bir yer. Bütün şehir kutsanmış gibi, sakin ve huzurlu. Yerlisi turisti herkes Dalai Lama’yı görmek için, geçeceği yollarda toplanıyorlar. Biz de arabada geçerken gördük.

n Bu seyahatte gördüğünüz en güzel yer neresiydi?

- Keşmir’deki Srinagar. Rehber kitaplarda Srinagar’la ilgili neredeyse hiç bilgi yok, hatta terör yüzünden gitmeyin diyorlar. Ne kadar güzel bir yer olduğunu anlatamam, rüya gibi. Hindistan’da gördüğüm en güzel şehir, hatta hayatımda gördüğüm en güzel yerlerden biri. Dal Gölü’nün kıyısına kurulmuş, gölde binlerce tekne ev var. Bir rivayete göre eski Maharaja İngilizlerin burada toprak almasını yasaklamış, onlar da tekne oteller, evler inşa etmişler. Mutlaka görülmesi gereken bir şehir. Hava çok soğuk da değil. Fakat Keşmir bölgesinde 50 metrede bir ağır makineli tüfekli askerler duruyor. Sanki Hindistan orada Pakistan’la değil, kendi halkıyla savaşır gibi bir görüntü var. Halka sorunca, iki ülkeyi de istemiyorlar.

TEHLİKESİ BOL BİR YOLCULUK

Çok zorlandığımız anlar oldu. Günlerce muson yağmurları, deli gibi giden kamyonlar ve otobüslerin arasında daracık, kaygan, sayısız çukurla, tümsekle dolu yollardan geçtik. Bir ara o kadar çok yağmur yağdı ki bekleyelim dedik ama o da mümkün değildi çünkü geçmek istediğimiz geçitler yılın sadece 1.5 ayında açık, onun dışında karla kaplı ve geçilemiyor. Bir keresinde Selim’e kamyon çarptı, daha doğrusu Selim kamyona çarptı. Selim düşmemeyi başardı ama motorunun yanındaki kutu parçalandı. İşin komik yanıysa, kamyonda motosikletten daha çok hasar olmasıydı.

En etkilendiği yerler

Vadi Rum (Ürdün) Nuveba (Mısır)

Kudüs (İsrail)

Santorini Adası (Yunanistan)

Toroslar (Türkiye)

seyahatte ne okuyor

Gittiği yerin Lonely Planet rehberini okuyor. LP onun gibi seyahat edenler için bir nevi kutsal kitap.

ne dinliyor

Minimum eşyayla seyahat ettiği için müzik taşımıyor. Gittiği yerde bulursa new age ve ruhani müzikler dinliyor.

ne yiyor, ne içiyor

Bir kısıtlaması yok ama sağlıklı ve hafif yemeyi tercih ediyor: Pilav ve sebze.

ne giyiyor

Basit ve olabildiğince rahat. Bir ay iki pantolon, üç tişörtle yaşayabiliyor.

neyle seyahat ediyor

Motosiklet.

nerede kalıyor

Kendisi gibi seyahat edenlerin kaldığı ucuz yerleri seviyor, çok iyi bilgi alışverişi ve sohbet oluyormuş.

kimle seyahat ediyor

Yakın bir zamana kadar tek başına ve Emre Yılmaz’la seyahati seviyordu, artık ‘Nasuh ve Selim olmadan bir yere gitmem’ diyor.

çantasının olmazsa olmazları

Lonely Planet, pipo ve tütün.
False