Yaşlılar, gençlerden daha ‘akıllı’

Güncelleme Tarihi:

Yaşlılar, gençlerden daha ‘akıllı’
Oluşturulma Tarihi: Kasım 21, 2003 18:41

Marmara Üniversitesi'nden Doç. Dr. Esra Aslan, yetişkinlerin 'kristalize zeka'ya sahip olduğunu söyledi. Bir kristal prizmaya ışık geldiği zaman farklı renklerin elde edilmesi gibi, yetişkinler, yetişkinlik çağında öğrendiklerini deneyimleriyle birleştiriyor ve hayata öyle adapte ediyor.

Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü'nden Doç. Dr. Esra Aslan, yaşı ilerlemiş kişilerin zekálarının, bilgilerin sentezini yapmada ve hayata adapte etmede, genç zekálardan daha başarılı olduğunu söyledi.

Yetişkin zekası ile ilgili yapılan son çalışmaların, bu konuda kendilerine epeyce ışık tuttuğunu belirten Doç. Dr. Aslan, ileri yaştaki kişilerin öğrenme ve algılamalarının yavaş olduğunu düşünmelerinin yersiz olduğunu vurguladı.

OLAYLARA UYUM TARZI

Zekánın tanımlarından birinin de, 'İnsanların tüm olaylara uyum tarzı' olduğunu anlatan Doç. Dr. Aslan, şunları söyledi:

‘‘İnsanlar ergenlik çağına kadar akıcı, öğrenmeye daha aktif ve daha çabuk algılayan bir zekáya sahip oluyor. Ancak bu dönemde, sentezi yaparken ya da hayate adapte ederken muhakeme konusunda zayıflıklar ortaya çıkıyor. Bir araştırmacı, yetişkinlik çağına geçtiğimiz zeká türünü 'Kristalize zeká' diye tabir ediyor. Bir kristal prizmaya ışık geldiği zaman farklı renklerin elde edilmesi gibi. Yetişkinlik çağında, öğrendiğiniz her şeyi alıyor ve deneyimlerinizle birlikte hayata çok daha farklı adapte ediyorsunuz. Örneğin, yarışma programlarında gençlerin çok fazla strateji hatası yaptıklarını görüyoruz. Yetişkinler ise, tüm bilgilerini birleştirerek sonuca ulaşabiliyor.‘‘

Yaşı ilerlemiş kişilerin, öğrenirken gençlere göre çok daha iyi motive olduklarını vurgulayan Doç. Dr. Aslan, ‘‘Yetişkin kişi, hedeflerini çok iyi seçmiş, ne öğrenmesi gerektiğine kesin olarak karar vermiş durumda. Bir yere giderken yol bulması, araba kullanabilmesi gibi pratik bir şeyler yapıyor olması bile, öğrenmede ona bir şey kazandırıyor. Öğrenirken tüm bunları kullanıyor‘‘ dedi.

Beyindeki merkezler ve tüm sinir sisteminin keşfedilmiş durumda olduğunu belirten Doç. Dr. Esra Aslan, tüm sorunun beyindeki sinir hücrelerinin birbiriyle bağlantı kurmasından ileri geldiğini söyledi: ‘‘Bir sinir hücresi bir kere mesaj geçirdiyse, diğer sinir hücresiyle aralarında balıkçı ağı gibi bir ağ kuruluyor. İkinci kez mesaj geçirirken, bu ona kolaylık sağlıyor.‘‘

ANNE KARNINDA BAŞLIYOR

Doç. Dr. Aslan, mutlu ve rahat bir ortamdaki kişilerin daha rahat öğreneceklerini belirterek, bunun nedeninin ise salgılanan seratonin hormonunun, kimyasal olarak sinir hücreleri arasındaki geçişi kolaylaştırması olduğunu belirtti.

Zekanın gelişiminin, çocuğun anne karnında gelişimi ile başladığını belirten Doç. Dr. Aslan, bu dönemde özellikle stres ve çevre kirliliğine maruz kalınmaması gerektiğini vurguladı. Bebeğin altı haftadan sonra annesini duyabildiğini anlatarak, bu dönemde bazı seslerin dinlenmesinde ve bazı kültürel etkinliklere katılmakta fayda olduğunu, disiplinli ders çalışma gibi alışkanlıkların bu dönemde kazanıldığını söyledi.

BEŞ-ALTI YAŞ ÇOK ÖNEMLİ

Çocuk yetiştirilirken, özellikle beş-altı yaşa kadar olan dönemde hiçbir dakikanın boşa harcanmaması gerektiğini belirten Doç. Dr. Aslan, ‘‘Çocuk kendi kendine büyümüyor. Kendi kendine büyürse de istenen olmuyor‘‘ dedi.

Anne-babaların, çocuklarına kitap okumak gibi etkinliklerle de zihnin gelişimine katkıda bulunabileceklerini kaydetti: ‘‘Çocuğun algılamasını, durumu analiz etmesini veya kendine merak edilecek yeni sorular çıkarmasını sağlayacak şekilde kitap okumamız gerekiyor. Siz kendinizi de geliştirmek, hazırken çocuk sahibi olmak ve o çocukla mesai harcamak durumundasınız. İyi bir çocuğa sahip olmak ucuz değil.‘‘

Doç. Dr. Aslan, erken yaşta kreşe verilen çocukların anne-babalarının, akşam eve gelindiğinde çocuklarıyla birlikte vakit geçirmeleri ve bu vakti iyi değerlendirmeleri gerektiğini söyledi.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!