Umut Operasyonu davasında Diyarbakır'dan belge istendi

Güncelleme Tarihi:

Umut Operasyonu davasında Diyarbakırdan belge istendi
Oluşturulma Tarihi: Şubat 16, 2001 00:00


Gazeteci-yazar Uğur Mumcu suikastının faillerini yakalamak amacıyla başlatılan, daha sonra ortaya çıkan bağlantılar üzerine Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, Prof. Dr. Muammer Aksoy ve Doç. Dr. Bahriye Üçok'un öldürülmesi gibi 22 olayı kapsayan ''Umut Operasyonu''na ilişkin 21 sanıklı davanın, bugünkü duruşmasına devam edildi.

Ankara 2 No'lu DGM'de görülen davanın bugünkü duruşmasına, 15'i tutuklu 17 sanık ve avukatları ile Uğur Mumcu'nun ablası müdahil Beyhan Gürson ve müdahil avukatları katıldı.

Sanık yakınlarının da izlediği duruşma dolayısıyla DGM binası içinde ve dışında yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı görüldü.

Mahkeme Başkanı Hüseyin Eken, dava ile ilgili istenen bazı belgelerin geldiğini, bazılarının ise gelmediğini bildirdi.

Başkan Eken, tanık olarak ifadesine başvurulan ''Hizbullah'' terörörgütü itirafçısı Abdülaziz Tunç'un, Diyarbakır DGM'den ifadesinin geldiğini kaydetti. Eken, Tunç'un ifadesinde, sanıklardan Ferhan Özmen'i tanımadığını, Abdülhamit Çelik'i 1988 yılında İran'da gördüğünü ve bir süre aynı otelde kaldıklarını söylediğini belirtti. Tunç'un, Çelik'in 'Hizbullah'' örgütü üyesi olup olmadığını bilemediğini belirttiğini ifade eden Eken, tanığın, sanık Yusuf Karakuş'un örgütün askeri kanadı içerisinde yer aldığını söylediğini de bildirdi. Eken, Tunç'un, sanık Çelik'i fotoğrafından teşhis ettiğini ifade etti.

''İFADEYİ POLİS HAZIRLAMIŞTIR''

Söz verilen sanık Çelik, tanık Tunç'un beyanlarını kabul etmediğini ve kendisine iftira attığını öne sürerek, Tunç'un hemşehrisi olduğunu ancak hiç tanışmadıkları kaydetti. İfadenin polis tarafından hazırlandığını iddia eden Çelik, 1988 yılından bu yana fiziki olarak çok değiştiğini ve Abdülaziz Tunç'un da kendisini fotoğrafından tanımasının mümkün olmadığını söyledi.

Sanık Yusuf Karakuş, 1997 yılında cezaevine girdiğini, Abdülaziz Tunç'un ise 1998 yılında itirafçı olduğunu belirtti. Tunç'un ''Umut Operasyonu'' başlayıncaya kadar hiçbir şey söylemediğini, ancak isminin basında geçmesinden sonra kendisi aleyhinde beyanda bulunduğunu ileri sürdü.

Mahkeme Başkanı Eken, İçişleri Bakanlığı mülkiye müfettişlerinin, sanıkların mal varlıkları ve banka hesapları hakkında bir araştırma yaptığını ve bu yönde hazırladıkları raporu mahkemeye sunduklarını söyledi.

Sanık Karakuş, Başkan Eken'in, ''Raporda 9 ayrı banka şubesinde hesapların gözüküyor. Bir hesabında 11 bin dolar varmış. Ne diyorsun?'' sorusu üzerine, ''Yalan efendim. Yaklaşık 20 yıldır hiçbir bankaya girmedim. Ne bir çek bozdurdum ne de mark ya da dolar aldım. Ben pazarda çorap satıyorum ve 3 çorabı 350 bin liraya veriyorum. Benim nasıl bu kadar param olabilir. Eşimin ve kızımın üzerine de hiçbir banka hesabı yoktur'' diye konuştu.

''ARABAMI SATARAK MARK HESABI AÇTIRDIM''

Sanık Özmen de raporda, bazı bankalarda hesapları olduğunun belirtildiğinin hatırlatılması üzerine, arabasını satarak bir bankada mark hesabı açtırdığını ve hesaptaki paranın, bugünün parasıyla 10 milyar lira civarında olduğunu ifade etti.

Mahkeme Başkanı Eken, Özmen'e, kızı Nur Özmen adına bankada hesap olup olmadığını sordu. Sanık Özmen de o tarihlerde kızının çok küçük olduğunu ve adına bankada hesabı olmadığını söyledi. Ferhan Özmen, Başkan Eken'in, kızının o tarihte kaç yaşında olduğunu sorması üzerine, ''Yaşını tam olarak bilmiyorum. Ama 2. ya da 3. sınıfa gidiyor'' dedi. Özmen, izleyici sıralarına dönerek bir kadına, ''Kaç doğumluydu?'' diye sordu. Kadın da ''1994 doğumlu'' yanıtını verdi.

Sanık Abdülhamit Çelik ise eşi Hülya Çelik adına bir bankada hesapları olduğunu ve bu bankaya parayı, kayınpederinin hasta olması nedeniyle İran'da bulunan kayınbiraderinin yatırdığını söyledi.

Özmen ve Yüksel'in avukatı İbrahim Ceylan, basında, ''Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'a yapılan suikastı soruşturan kişilerin, bu suikast ile Ahmet Taner Kışlalı ve Uğur Mumcu'nun öldürülmesi olayları arasında benzerlikler olduğu ve aynı merkez tarafından gerçekleştirildiği şeklindeki bir raporu Başbakanlık'a sunduğu'' şeklinde bir haber yer aldığını ifade ederek, bu raporun mahkemece Başbakanlık'tan istenmesini talep etti.

''TANIK OLARAK İFADE VERMEK İSTEMİYORLAR''

Yusuf Karakuş'un avukatı, Eskişehir E Tipi Cezaevi'ne sanık yakınlarını getirip götüren taksicinin başına gelen olaylardan sonra, kimsenin mahkemeye gelip tanık olarak ifade vermk istemediğini söyledi.

Diğer sanık avukatları da müvekkillerinin suçsuzluğu ile ilgili beyanlarda bulundular.

Duruşmada söz verilen Hasan Kılıç ile Mehmet Ali Tekin, haklarındaki malvarlığı ile ilgili raporunu kabul etmediklerini ifade ettiler.

Müdahil avukatı Ceyhan Mumcu, sanıkların mal varlıkları konusunda yeniden bilir kişi incelemesi yaptırılmasını ve mal varlıklarına ihtiyati tedbir konulmasını istedi.

Mumcu, sanıklar Özmen, Yüksel ve Aytufan'ın avukatlarının, müvekkillerinin işkence gördüğü konusunda savcılığa başvurup başvurmadığının da sorulmasını talep etti.

Bunun üzerine söz alan avukat Ceylan, müvekkillerinin işkence gördüğüne ilişkin mahkeme heyeti önünde beyanda bulunduğunu ve mahkemenin bu konuda araştırma yapmasını beklediğini, bu nedenle de savcılığa suç duyurusunda bulunmadığını söyledi.

DGM Cumhuriyet Savcısı Hamza Keleş, adli tıp kurumuna yazılan müzekkere cevabı ile talimat yazıldığı halde gelmeyen yazı cevaplarının beklenmesine ve tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi.

TAHLİYE YOK

Verilen kısa aradan sonra ara kararı açıklayan Mahkeme Başkanı Hüseyin Eken, adli tıp kurumu raporunun akıbetinin sorulmasına, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'a düzenlenen suikasta ilişkin Başbakanlık'a rapor sunulup sunulmadığının, sunulmuşsa Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Bahriye Üçok ve Muammer Aksoy suikastleri ile ilgili bir bilginin yer alıp almadığının sorulması için DGM savcılığına müzekkere yazılmasına, verilen cevapta bilgi bulunduğu bildirilirse rapordan bir örneğin istenmesinin düşünülmesine karar verildiğini bildirdi.

Hüseyin Eken, sanıkların mal varlıklarına ilişkin banka hesaplarının çok oluşu nedeniyle ''sondajlama'' usulü ile belirlenecekhesapların bulunduğu bildirilen banka şubelerine, hesapların bulunup bulunmadığının sorulmasına karar verildiğini açıklayarak, dosya içeriği, suçun niteliği ve tutuklama tarihine göre tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verildiğini kaydetti.

Duruşma, 16 Mart 2001 tarihine ertelendi.

10 İDAM İSTENİYOR



İddianamede, sanıklar Ferhan Özmen, Necdet Yüksel, Rüştü Aytufan, Hakkı Selçuk Şanlı, Yusuf Karakuş, Muzaffer Dağdeviren, Abdülhamit Çelik, Fatih Aydın, Hasan Kılıç ve Mehmet Şahin'in, Türk Ceza Kanunu'nun ''Anayasal düzeni zorla bozmaya kalkışmak'' hükmünü düzenleyen 146/1. maddesine göre idam cezasına çarptırılmaları isteniyor.

Sanıklar Mehmet Ali Tekin ve Talip Özçelik hakkında 22 yıl 6'şar aydan az olmamak üzere ağır hapis cezaları istenen iddianamede, sanıklar Mehmet Kasap, Mehmet Gürova, Adil Aydın ve Murat Nazlı hakkında ise 15'er yıldan 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası talep ediliyor.

İddianamede, Arif Tarı, Musa Koca, Devriş Polat, Yüksel Pekdemir ve İsmail Koçhan'ın, 4 yıl 6'şar aydan 7 yıl 6'şar aya kadar ağır hapisleri talep ediliyor.



Haberin Devamı

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!