Türk sinemasının ‘en acıklı’ filmi

Güncelleme Tarihi:

Türk sinemasının ‘en acıklı’ filmi
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 08, 2021 07:00

Türkiye’nin sinema hafızası olarak nitelendirilen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne bağlı Prof. Sami Şekeroğlu Sinema TV Uygulama ve Araştırma Merkezi çökme tehlikesiyle karşı karşıya. Diğer taraftan 100 bini aşkın filmin yer aldığı arşiv, bütçe ve ekip eksikliğinden dolayı içler acısı durumda.

Haberin Devamı

İSTANBUL Balmumcu’da yer alan, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne bağlı Prof. Sami Şekeroğlu Sinema TV Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde deprem ve arşiv sorunu için yapılan araştırmalar raporlandı. Buna göre binanın ufak bir depremde göçme riski var. Filmlerin ve envanterin önemli bir kısmı arşive kayıtlı olmadığı gibi toz içinde çürümek üzere. Kayıtlı filmlerin korunması için ise binanın havalandırma ve sıcaklık koşulları yetersiz. Söz konusu sorunların çözülmesi için merkez binanın iyileştirilmesi, gerekirse taşınması gerekiyor ancak bunun için yeterli bütçe ve ekip yok.

 

Türk sinemasının ‘en acıklı’ filmi

Haberin Devamı

‘BİNANIN ÇÖKME RİSKİ VAR’

Eylül 2020’de merkeze müdür olarak atanan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Grafik Tasarım Bölümü Başkan Yardımcısı Başak Ürkmez, raporlandırma sürecine ilişkin detayları ve talepleri şöyle anlatıyor: “Şu an bir çözüm yok. 100 bin kutu film var, mevcut bina koşullarında nereye götüreceğimizi, nereye koyacağımızı bilmiyoruz. Bütün yapım şirketleri, sinema tarafları birlikte karar verip bu arşivin düzgün bir yere geçirilmesi gerek çünkü bu binanın çökme riski var. Arşivin geçici olarak bir yere taşınması ardından bina yapıldıktan sonra geri dönmesi gerek. Bu arşiv 70’lerden beri bizim okulumuzda ve kimseye vermeye niyetimiz yok. Esasında Türkiye’nin ulusal belleği burası, biz bu belleği uluslararası standarda getirip bütün araştırmacılara açmak istiyoruz ama bunu nasıl yaparız, bununla ilgili henüz bir yol haritamız yok. İnisiyatif öncelikli olarak eser sahiplerinde, ikinci önemli kısım da Kültür Bakanlığı’na ait. Söz sahibi çok fazla taraf var, rektörlük bu arşivin emanetçisi konumunda. Tüm tarafların masaya oturup karar vermesi gerek.”

 

Türk sinemasının ‘en acıklı’ filmi

Haberin Devamı

‘ARŞİV İÇİN BÜTÇE VE EKİP LAZIM’

Biri deprem diğeri arşiv araştırma raporu olmak üzere iki rapor olduğunu hatırlatan Başak Ürkmez, sözlerini şöyle sürdürdü: “Deprem riski zaten vardı ama binanın belirli kısımlarından örnek alınmıştı. Biz de ‘Binanın bütününü kapsayan bir rapor alınmalı’ dedik. Belli alanların sağlam olduğunu sanıyorduk ama yeni gelen raporda binanın en ufak sarsıntıda göçme riski olduğu ortaya çıktı. İkinci raporlandırmada ise arşivin iyi durumda olmadığını belgelendirdik. Devlet arşivlerinden, İstanbul Üniversitesi’nden ve Sinema Genel Müdürlüğü’nden uzmanlar geldiler ve ‘Filmler iyi koşullarda değil, olması gereken arşiv metotları bugüne kadar kullanılmamış’ dediler. Filmleri iyi koşullarda saklayabilmek için belirli bir ekibe ihtiyaç var. Arşivin devamlı havalandırılması, uygun ısı koşullarına sahip olması ve sürekli olarak kontrol edilmesi küçük bir ekibin yapabileceği bir şey değil. Üniversite bünyesinde altından kalkılacak bir mesele değil, önce tarafların bir araya gelmesi gerekiyor daha sonra ciddi bir bütçe ve ekip gerekiyor. Bütçenin altından rektörlüğün kalkması mümkün değil, üniversitelere verilen belli bir bütçe var. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ne verilen yıllık bütçenin tamamı burası için ayrılsa dahi yeterli olamayacaktır. Kültür Bakanlığı gibi ilgili yerlere başvurularımızı yaptık, görüşmeler yapıyoruz. İlgili tarafların bütçe konusunda acilen destek vermesi gerekiyor.”

Haberin Devamı

Türk sinemasının ‘en acıklı’ filmi

YÖNETMELİK DEĞİŞTİ

1960’lı yıllarda oluşturulmaya başlanan arşiv, imkânsızlıklar ve kadro yetersizliği gibi sebeplerle standartları yerine getirememeye başladı. 2019’da Handan İnci’nin rektör olarak atanması ve dönemin Sinema Araştırma Merkezi Müdürü, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Asiye Korkmaz’ın görev süresinin dolması eş zamanlara tekabül ediyor. Çıkan anlaşmazlıklar sonucu dönemin sinema bölümü öğretim üyeleri merkezdeki görevlerinden istifa etti. Bir süre atama yapılamadı çünkü yönetmeliğe göre merkeze yalnızca sinema televizyon bölümünden kişiler atanabilirdi. Yönetmeliğin değişmesiyle birlikte farklı bölümlerden öğretim üyelerinin merkezde göreve atanmasının önü açıldı. 8 ay önce merkeze müdür olarak Başak Ürkmez geldi. Bunun üzerine bir öğrenci dava açarak, merkeze uzman olmayan bir kişinin atandığını belirterek atamanın iptal edilmesini istedi. Başak Ürkmez, “Söz konusu uzman olmayan kişilerden kasıt benim. Ben grafik bölümü öğretim üyesiyim ve animasyon tarihçisiyim. Hangi gerekçeyle olursa olsun yönetimler gelir yönetimler gider. Önemli olan ve nihai hedefimiz buranın hak ettiği uluslararası standarda kavuşması” dedi.

Haberin Devamı

Türk sinemasının ‘en acıklı’ filmi

TÜRKİYE’NİN SİNEMA BELLEĞİ

SİNEMA eleştirmeni/yazar Atilla Dorsay, arşivin değerine ilişkin şunları söylüyor: “60’lı yılların sonunda kurulan SİNEMATEK ile birlikte temelleri atılan bir arşiv burası. Sami Şekeroğlu çok iyi bir arşivci ve binlerce filmi buldu, onardı… Türkiye’nin sinema belleği burada yatıyor. Bazı klasikleri burada keşfettik. Sevgili Şekeroğlu, yaşlanınca bu işten çekilmek zorunda kaldı. Onun yerine gelen kişiler bence yine oldukça olumlu işler yaptılar ama bir süre sonra her yıl birkaç filmin onarılması gibi işler yapılamaz oldu. Sami Şekeroğlu Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin son derece onur verici bir geçmişi olmakla birlikte bugünkü halini savunmak ya da olduğu gibi kalsın demek mümkün değil. Bu tabii Türkiye’de kültür sanata ayrılan bütçenin hep sınırlı kalmış olmasıyla ilişkili bir durum. Kültür Bakanlığı’nın Türkiye’nin en önemli sinema arşivi olan bu merkeze kesinlikle el atması gerek. Bu işi yürüten Asiye Korkmaz gibi hocaların da katkıları inkâr edilmeden ve iyi niyetli olduğuna inandığım yeni yöneticilerin bir araya gelmesi lazım.”

BAKMADAN GEÇME!