Tesadüfler halkası

Güncelleme Tarihi:

Tesadüfler halkası
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 19, 2001 00:00

NE tesadüf ki dünkü haberler arasında ilginç olaylar ve isimlerle karşılaştık. Hepsi de kamuoyunun yakından bildiği ve zaman zaman köşemizde konuk ettiğimiz isimler. Kim bunlar? Sözü uzatmadan DHA'nın Kayseri mahreçli haberini okuyoruz:Kayseri'deki Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı Genel Başkanı Mehmet Yakuter, Erciyes'teki sosyal tesislerin fosseptiklerinin direkt olarak su kaynaklarına karıştığını ve yetkililerin duyarsız kaldıklarını Cumhurbaşkanı Sezer'e şikáyet ediyor.Yakuter'in adı nereden çıktı demeyin. Bir çevre savaşçısı. Gerilere dönüyoruz. Yakuter, 6.5 milyon metrekare araziyi Milli Emlak'tan usulsüz yöntemlerle kapatmak ve Erciyes'in eteklerindeki meşelikleri kapatıp villa yapmak isteyenlere karşı yaptığı mücadele sırasında tehdit ediliyordu. 2.7.1998'de silahlı saldırıda yedi kurşun alıyor ve sakat kalıyordu. Saldırıdan önce Genelkurmay Başkanlığı'na ve Kayseri Cumhuriyet Savcılığı'na, kendisinin doğanın tahribatına karşı verdiği mücadele dolayısıyla mafya grupları tarafından her an vurulacağını da bir vasiyet dilekçesi ile duyurmuştu.AHMET ÇETİNSAYAİşin ilginç yanı Yakuter dilekçesinde, Eminönü eski Belediye Başkanı Ahmet Çetinsaya ile 'koruması' olarak bilinen ülkücü İbrahim Sungur, Cemal Aslandağ ve bazı 'tetikçi' yandaşlarının adını veriyordu. Sanıklar hakkındaki dosya, TCK'nın 313. maddesine göre, adam öldürmeye tam teşebbüs ve cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak iddiasıyla Ankara DGM'ye yolladı. Ancak DGM görevsizlik kararı vererek dosyayı Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdi. Ancak geri dönen bu dosyada Ahmet Çetinsaya'nın ismi yer almadığı görüldü. Diğer sanıkların yargılanması 1999'dan beri sürüyor. Mahkeme Başkanı, dosyanın af kapsamına girip girmediğini Anayasa Mahkemesi'ne sordu.Ve dünkü gazetelerde bir haber... Halıcılık yapan 51 yaşındaki Melih Atay, silahlı saldırıya uğruyor, ölmeden önceki son sözleri polis zaptında ‘‘Beni eski Eminönü Belediye Başkanı Ahmet Çetinsaya vurdurttu. 1997 yılında Eminönü Belediyesi'nin otopark mafyalarıyla işbirliği yaptığına dair Büyükşehir Belediyesi ile polise şikayette bulundum. O zamandan beri benimle husumetleri var’’ olarak yer alıyor. ANAP'lı Dr. Çetinsaya'nın adı sürekli imar yolsuzluğu iddiaları; kurucusu olduğu Eminönü Hizmet Vakfı'nın çalıştırdığı otoparklar ve işportacılara karşı gösterdiği mücadele ile anıldı; Sepetçiler Kasrı'nı vakfının üzerine geçirtti. Halen ANAP'ın İstanbul delegesi. Çetinsaya ise hakkındaki iddiaları sürekli yalanlıyor.GÜLAY ASLITÜRKAynı gün ajanslardan düşen bir haber de eski ANAP'lı Şişli Belediye Başkanı Gülay Aslıtürk'ün üç yıldır süren duruşma haberiydi... Londra'da kocası Orhan Aslıtürk'le birlikte kaçak olan Aslıtürk, birleştirilen üç dosyayı içeren 'zimmet' ve 'ihaleye fesat karıştırmak' suçlarından gıyabında yargılanıyor. Aslıtürk'ün en yakın yardımcısı Oğuz Öngen yıllardır yakalanamıyor. Her ikisi hakkında da gıyabi tutuklama kararı hálá sürüyor. 6. Ağır Ceza Mahkemesi, belediyenin eski yan kuruluşu ŞİPA'nın hesaplarının yasal olup olmadığının tespiti için 35 firmada daha inceleme yapılması gerektiğine karar verdi. Aslıtürk'le birlikte yargılanan 29 sanığın, 37'şer yıldan az olmamak üzere çeşitli ağır hapis cezalarına çarptırılmaları isteniyor. Ama Türkiye'ye getirilmeyen bir tek Gülay Aslıtürk kaldı. Dava da bu nedenle uzayıp gidiyor.AYŞEGÜL TECİMERAsil Nadir'in eski eşi Ayşegül Tecimer'in Fas'ta yakalandığı haberini okuyunca da neler anımsadık neler... Asil Nadir'in, Ömer Lütfü Topal'a Jasmin Cort otelinin, kumarhanesi ile nasıl satıldığını, kimlerin Ayşegül Nadir'e avukatını bıraktırıp, kendi avukatını göndertip 'seni beraat ettireceğiz, Yargıtay ve hakimler elimde' dediğini, bu 'güvence' karşısına Ayşe-gül Nadir'in kimlere Ata- türk tablosu hediye ettiğini, Amasya'daki kaçak Kuran davasının kaybedilmesinden sonra kaçmasına hangi sözlerle vesile olduğunu.... bu köşeyi izleyenler gayet iyi biliyorlar.Tesadüfün böylesine ne demek gerekiyor? Karar sizin.Kriz Almanı da vurduALMANYA'dan bir dostumuz, Türkiye'ye bir Alman işadamı grubu ile geldi. Telefonla aradı; bir Alman işadamının 'krize' ilişkin duygularını aktardı:‘‘Türkiye ile iş yapan Almanlar'ın çoğunun moralleri bozuk. Dövizdeki yükselişi endişe ile izliyorlar. Benim Türkiye'deki müşterime çok üzülüyorum. Eğer o döviz yükselmesinden dolayı bana akreditif açamazsa, benden mal alamayacak. Benim işlerim de bozulacak, mal satamayacağım’’ diyor. Yaşadığımız çöküntünün bir de bu tarafı var. Sadece bizi değil Alman'ı da vuruyor.Hırsızlarla mücadelede bir ömürŞİMDİ Marmara Üniversitesi olan Sultanahmet'teki İTİA'nın ünlü bir öğretim üyesi vardı: İhtisas Muhasebeleri Kürsüsü Başkanı Prof. Osman Fikret Arkun.Türkiye'nin ilk 'hesap mütehassısı' sayılıyordu. Babası ise Osmanlı döneminin Gümrük Nazırı idi. Haydarpaşa Gümrüğü'nün ilk olarak Ambarlı'da kurulmasını istemiş, ama kabul ettirememiş. İstanbul Boğazı'nda doğa katliamı ilk olarak böyle başlamış. Merhum Prof. Arkun'un bugün yetiştirdiği bilim adamları arasında Orhan Oğuz, Fikret Öcal, Kenan Erkural, Ümit Ataman, Osman Altuğ, Yılmaz Büyükerşen, Tunç Erem, Ömer Faruk Batırel, Sabri Bektöre, Erhan Kota, Doğan Bayar ve Tuğrul Tüfekçioğlu gibi öğretim üyelerini sayabiliriz. Bugün hepsi muhasebe ve finans dalının uzmanları... Öğrencileri olan hesap uzmanları, maliye müfettişleri, gelirler kontrolörlerini saymaya gerek yok. Arkun, yanında çalışan asistanına ne dermiş biliyor musunuz? ‘‘Benim ömrüm hırsızı hırsıza şikayet etmekle geçti. Sen de boşuna yakalamakla uğraşma...’’Bu da bir kıssadan hisse.MESAJ TRT2'de Oya Berberoğlu, Murat Yetkin ve Prof. Hasan Köni'nin sunduğu, yapımcılığını Arzu Balkız'ın yaptığı 'Nereye Gidiyoruz' programının bu akşam 21.10'daki konuğu Bülent Ecevit... Bakalım nereye gidiyoruz?TÜRKİYE Araştırmalar Merkezi Direktörü Prof. Faruk Şen, Yardımcısı Çiğdem Akkaya ve Türkiye temsilcisi Orhan Karul, Almanya'nın göç raporu ve göç yasa tasarıları ile AB Komisyonu'nun hazırladığı 'Ortak Göç Politikası Konusundaki Öneri Paketi'nin Türkiye ve AB'de yaşayan Türklere neler getireceğini bugün açıklıyorlar. Sultanahmet Hotel Armada, 10.30.BAĞKUR'luyum; 1997'de elektrik akımına kapılarak sakat kaldım. Sağlık raporlarımı Bağkur Genel Müdürlüğü'ne gönderdim; ancak eksik olduğu gerekçesiyle redddedildi. En son 15.11.1999 tarih ve 6530 sayılı gönderilen raporlarıma Yüksek Sağlık Kurulu'nca, ilgili doktorun olmayışı nedeniyle bugüne kadar bir bilgi verilmedi. Mağduriyetimle ilgilenilmiyor. Durumu Sayın Cumhurbaşkanı'nın duyarlığına bırakıyorum. Bingöl'de ilgililerce gözle görüldüğünde durumum anlaşılacaktır.Ramazan BAYAR-BİNGÖL
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!