Suçlu kim, Viessmann mı İGDAŞ mı?

Güncelleme Tarihi:

Suçlu kim, Viessmann mı İGDAŞ mı
Oluşturulma Tarihi: Kasım 30, 2003 00:00

ASLINDA biz Demirdöküm Kombi alacaktık. Soyak Palmiye'ye en yakın Demirdöküm bayisine gittik, baktık Viessmann bayisi olmuş, ‘‘Yabancıdır, teknolojisi iyidir, güvenilirdir’’ dedik, (hálá da öyle olduğunu düşünüyorum) Viessmann'da karar kıldık. İki genç geldi kombiyi taktılar. Sonra olması gerektiği gibi İGDAŞ'tan gerekli işlemleri yaptık, gazı açtırdık. İGDAŞ'tan bir kişi geldi, tesisatta gaz kaçağı olup olmadığını ölçtü, ‘‘yok’’ dediler. Sonra Viesmann'ın Kartal-Pendik servisini aradık, Mustafa isimli genç gelip bağlantıları yaptı, gaz kaçağını kontrol etti ve sistemi hizmete soktu. Buraya kadar her şey normal. Biz de..İki gece evde yaşadık. Birbuçuk saat kadar da kombi yandı. Her mutfağa girdiğimde garip bir koku beni rahatsız etti. Sarmısak kokusu falan kesinlikle değil. Daha çok lavabodan gelen pis koku gibi bir şey. Biraz da moralim bozuldu. ‘‘Yeni bir evde böyle bir koku ne arar hay allah’’ diye söylendim durdum. Evi kapatıp çıktık, bir ay da hiç uğramadık. Bayram öncesi 24 Kasım Pazar gecesi'ne kadar ...İGDAŞ 35 DAKİKADA GELDİPazar gecesi evin kapısını açtım, hemen girişteki elektrik anahtarına basıp ışıkları yaktım. O saniye o yoğun, garip kokuyu algıladım ve her yanımı müthiş bir korku kapladı. Arkamda Ecmel, küçük ve büyük himini vardı. ‘‘Gaz kaçağı galiba bu’’ dedim. Ecmel ‘‘mobilya kokusuna da benziyor’’ dedi. Hemen çocukları dışarı çıkarıp odaları havalandırdık. ‘‘Gaz olsa şimdiye hepimiz ölmüştük!’’ dedim. İçimize bir şüphe düştü, ana vanayı kapatıp 187'yi aradık.(Aslında teoride yapmamız gerekenler bunlar ama biz iki üniversite öğretim elemanı şaşkınlıktan bakın neler yaptık: Önce pencereleri açtık. Sonra birimiz mutfak balkonunun kapısını açarken diğerimiz koku ocaktan geliyor mu diye ocağı yaktı. Baktık bu da uçmamızı sağlamadı, kombiyi çalıştırdık. O da kesmeyince bu gaz kaçağı falan diil galiba yine de bir İGDAŞ'ı arayalım dedik ve 187'yi aradık. Gördüğünüz gibi hálá yıkılmadık ayaktayız.)Tam 35 dakika sonra İGDAŞ elemanları geldi. Elemanlardan biri ‘‘Bu mobilya kokusu’’ derken, bir diğeri gaz kaçağı ölçüm cihazını çalıştırdı ve bir süre sonra ‘‘Kaçak var’’ diye şaşkınlıkla arkadaşına seslendi. O sırada gözüm doğal gaz sayacına takıldı. ‘‘Bir buçuk saatte ne yakar bu kombi’’ diye sordum. ‘‘Bir metre küp’’ falan dedi. ‘‘Evet kaçak var’’ diye tekrarladım ‘‘Bir ayda 60 metreküp gaz kaçmış!’’ Yanlış okumadınız İGDAŞ'ın ve Viessmann'ın ‘‘kaçak yok’’ diye onayladığı sistemden tam 60 metreküp gaz kaçmış. İGDAŞ, sabun köpüğü yöntemiyle kaçağın yerini saptadı, onaramadı, sistemi mühürledi gitti.GAZA SU CONTASIErtesi gün arefe. Tesisatı kuran bayiyi aradım, kapalı. Wiessmann genel merkezi aradım, kapalı. Tele sekreter bir cep numarası verdi. Oradan Anadolu yakası servisine ulaştık. Sorunu anlattım. Adam heyecanlanacak falan sanıyorum, nerdeee. Aradığım için bir fırça yemediğim kaldı. Zar zor Pendik-Kartal servisinin telefonunu alabildim. Orayı aradığımda da telefona çıkan kız anlattığım soruna daha çok ''kekim kabarmadığı için kabartma tozu fabrikasını arıyormuşum da o da sorunu kek tarifinde buluyormuş‘‘ gibi bir tavır sergiledi. Sonunda kombiyi hizmete açan Mustafa'ya ulaştım. Mustafa yaklaşık 8 saat sonra geldi ve sabun köpüğü yöntemiyle o da gaz kaçağını belirledi. Tamirini yaptı ve raporunu yazdı: Gaz giriş rekorunda su contası kullanıldığından gaz kaçağı oluşmuş!Tekrar İGDAŞ'ı aradık. Yarım saat olmadan geldiler. Mühürü açıp ölçüme başladılar. Bir ölçtüler su seviyesi hızla düştü, ‘‘kaçak var’’ dediler. Bir ölçtüler su seviyesi çok az düştü, yok dediler. Tekrar ölçtüler, bu defa uzun süre beklediler, ‘‘var’’ dediler. Küçük gaz kaçaklarında ölçüm süresini uzatmak gerekiyormuş. Bizdeki tesisatta da küçük bir gaz kaçağı varmış. Soyak'a haber verin deyip, tesisatı mühürleyip gittiler.Kimden hesap sorayımSÖYLER misiniz ne yapayım ben şimdi? Kimden hesap sorayım. Gaz sıkışabilirdi, yanabilirdik, ölebilirdik. Bir facia yaşayabilirdik. İnsan hayatı niye bu ülkede bu kadar ucuz? Uçak bakım firmalarının yüzde 1 hata ile çalıştığını düşünün. Hergün düşen uçak sayısı kaç olurdu sizce? Demekki hatasız bakım yapmak mümkün. Türkiye'de bile. Peki niye İGDAŞ ya da dünyaca ünlü bir kombi markası Türkiye'de böyle hatalar yapabiliyor. Söyleyeyim, eğer uluslarararası zorlamalar yoksa, ‘‘Türk zihniyeti’’ ölçümleme, kayıt tutma, sonuçları düzeltme, yeniden ölçme mantığını reddediyor. Bize altı oku ya da türbanı bayrak yapan parti değil ‘‘altı sigma’’yı amblem olarak seçen parti lazım. ‘‘Altı sigma’’, yani işleri hem hızlı hem de sıfır hata ile yapma yöntemi. Siz hálá istatistik de ne işe yarar diye düşünün! Wiessmann kombilerini belki sıfır hata ile üretiyor ama biz Türklere sıfır hata ile taktıramıyor. Neden? Hatasız montaj olur mu? Hatamla sev beni..Ders alınANLATTIĞIM olayın raporları hem İGDAŞ'da hem de Viessmann'da mevcut. Facidan kıl payı kurtulduğumuz ortada. Tek kazanç, yaşayarak öğrendiklerim. Doğalgaz gerçekten zehirli değilmiş. Kombinin çalıştığı yerde temiz hava ile teması sağlayan havalandırma menfezi varsa korkmaya gerek yok. Yine de doğal gaz alarmı taktırmakta fayda var. Kombi çevresinde şüpheli bir koku varsa tahmini bırakıp gazı ana vanadan kesin ve 187'yi arayın. İGDAŞ hızlı çalışıyor ama koşullara göre doğru dürüst ölçümleme prosedürü yok. Bu nedenle küçük kaçakları ıskalaması (ayda 60 metreküp kadar) mümkün. Yaşadıklarımdan sonra böyle küçük doğal gaz kaçağıyla yaşayan ev sayısının çok olduğunu düşünüyorum. Bizim ki ortaya çıktı çünkü 30 gün cam çerçeve açılmadı. Şimdi mi ne yapacağım? Soyak ‘‘teslim sonrası hizmetleri’’ arayacağım. Çok umutlu değilim ama. En son ‘‘üst kattakiler banyo yapınca biz de zorunlu duş alıyoruz’’ diye aradığımda pek ilgilenen olmamıştı. Şimdiki de alt tarafı bir doğal gaz kaçağı ihbarı niye ilgilensinler ki! İki sıcak çikolata mı? BuyurİŞ Bankası maksimum kart reklamları yeni bir yola girdi. Nat King Cole'ün duygu yüklü Love şarkısı eşliğinde bir çift gencin yağmur altında çok romantik görüntüleri var. Sonra ısınmak için bir cafeye giriyorlar. Olay New York'ta geçtiği için gençler ‘‘İki sıcak çikolata’’ ısmarlıyorlar. Paraları ıslanmış ama makimum kartları çalışıyor. Ve son söz: Doğru kullanıldığında çok puan kazandırır! Nerede burada çok puan? Ben mi anlamadım? Bütün olarak bakıldığında sıcak bir duygu bırakabilir ama basın reklamları kampanyayı anlamlı kılıyor (Reklam ajansı: Rafineri Rating: Üç Yıldız) (Hafif Neo hafif Örümcek Adam kılıklı kahramanlar nereye gitti hiç sormuyorum. Nereye gittikleri çok belli!) YENİ ‘‘Molpediniz var mı?’’ reklamları teknik olarak kampanya sürekliliğini sağlayan reklamlar olsa da yataratıcılık adına çok fazla bir şey ifade etmiyorlar. Hülya Avşar niye o kadar aristokrat giyinmiş anlamadım (Reklam Ajansı: Güzel Sanatlar: Rating: İki yıldız).Artık işimiz çok zorRAMAZANDA ders verdiğim 80 kişilik sınıfta bir test yaptım. 20-23 yaş grubundaki öğrencilerden, sınıfta oruç tutanları tahmin etmelerini istedim. Sınıfın neredeyse yüzde 80'i ‘‘Yüzde 15 ve daha azı’’ diye yanıtladı. Sonra gerçek rakamı öğrendik yüzde 45. Yine iki hafta önce 50 kişilik bir satış örgütüne ders veriyordum. Onlardan da aynı şeyi tahmin etmelerini istedim. Bu kez 30-40 yaş grubundaki öğrencilerden yüzde 70'i ‘‘Yüzde 20 ve daha azı’’ diye yanıtladı. Sonra yine gerçek rakamı öğrendik yüzde 55. Bu testlere 130 kişi şahittir. Ne anlarsınız bu sonuçlardan? ‘‘İnsanlar arkadaşlarının bile dini eğilimlerine kafa yormuyorlar’’ diyebilir miyiz? ‘‘Dini gerekliliklerini yerine getirenlerin gösterişle şunla bunla ilgileri yok’’ diyebilir miyiz? ‘‘Bu ülkede laikliğin mayası tuttu’’ diyebilir miyiz? Diyebiliriz. Peki her türlü uygulama eksikliklerine, Avrupa parlamentosundaki her türlü ayak oyunlarına rağmen ‘‘Avrupa Türkiye'yi laik demokratik bir cumhuriyet olarak hálá AB'ye aday ülke olarak görüyor’’ diyebilir miyiz? Diyebilirdik. AKP'nin ‘‘islami terör’’ adlandırmasını, kendi varlığını tahdit edecek bir propaganda taktiği olarak algılayıp, dillendirmekten kaçındığı ve ‘‘geçiştirme’’ taktiğine başvurduğu ana kadar. Yazık oldu. Meyvelerini toplamaya başladık bile!ÇekirgelikBir politikacıya şehrin anahtarlarını vermektense kilidi değiştirmek daha iyidir (Doug Larson)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!