Åžovmenden fıkıhçı çıktı

Münip Engin Noyan (49) eÅŸi Eser Noyan'la müzikle uÄŸraşırken, keskin bir dönüş yaptı. Samanyolu TV'deki Kapılar ve Köprüler programıyla yıldızı Ä°slami çevrelerde parladı. Sonra eÅŸinden ayrıldı. Bugün baÅŸka tür bir star: Kitapları yok satıyor. Ayağında mest lastiÄŸi, sırtında derviÅŸ ridası, elinde tesbihiyle hayranlarını irÅŸad ediyor. PerÅŸembeleri Fatih'teki AÄŸaç Kitap Kültür Merkezi'nde kendi deyiÅŸiyle ‘‘Kuran eksenli’’ sohbetler yapıyor. Ayet ve hadislerle süslediÄŸi akıcı konuÅŸmasına mimiklerle tiyatrovari bir tat katıyor. Ancak Engin Noyan, Ä°slami kesimlerden ağır eleÅŸtiriler de alıyor. O da bu eleÅŸtirilerden yakınıyor.Müzisyen olarak tanınıyordunuz. Åžimdi çok farklı bir alanda ün yaptınız, dini bir kimliÄŸe büründünüz. Nasıl oldu bu?- Dönüş yapmadım. Ä°leri doÄŸru gittim. Ä°slami konularla daha önceleri bu kadar ilgili miydiniz? - Dinden kopuk deÄŸildim. Entelektüel düzeyde ilgilendiÄŸim bazı konuların üzerinde daha fazla yoÄŸunlaÅŸmaya baÅŸladım. Sakalımı sorgulayarak aÄŸarttım. Ekranlarda mistik ve sufi yönleri ön planda bir Engin Noyan portresi vardı. Åžimdi çok aktif görünüyorsunuz?- Benim mistik bir tarafım yok. Dünyadan elini etiÄŸini çekti sözlerine de katılmıyorum. Hayatın göbeÄŸindeyim. Dümdüz, sokak Müslümanıyım. Müslüman miskin olmaz. Marx'ın afyon dediÄŸi din Ä°slam dini deÄŸil.Ekranda konuklarınızla yaptığınız sohbetler ortalama izleyici kitlesini aÅŸan ÅŸeyler deÄŸil miydi?- Tarkan'la konuÅŸtuÄŸunuz gibi Bülent Ecevit'le aynı üslupla konuÅŸamazınız. Dinin de kendine göre bir terminolojisi var. Ben ehl-i tarik deÄŸilim. Tasavvuf Ä°slamın çok özel ve derin bir alanı. Daha oraya gelmedim. Hayatınızda neler deÄŸiÅŸti?- Hayatımdaki safraları atıp Hz. Muhammed'in yeterlilik ilkesine göre yaÅŸamaya baÅŸladım. Dost ortamları, sohbet konuları, aile hayatım deÄŸiÅŸti.Müzikten tamamen koptunuz mu?-Kopabilir miyim? Hala dost ortamlarında gitar çalıp ÅŸarkı söylüyorum. Bir müzikal projemiz var. Uhud Savaşı'nı oynamak istiyoruz. Neyle geçiniyorsunuz?-Sadece kitaplarımdan kazanıyorum. Konferanslardan ücret talebim olmuyor. Zengin bir adam deÄŸilim elhamdüllillah!Fethullah Hoca'yla gönül bağınız var mı?-Hocaefendi'yi çok severim ve önemserim. Ama o ekolde deÄŸilim. Bir tarikat ya da cemaate baÄŸlı deÄŸilsiniz. Yeni bir ekol müsünüz? - Bir cemaate veya tarikata baÄŸlı olmadan Kuran'ı ve Ä°slam'ı anlamaya, yorumlamaya çalışıyorum. HIRÄ°STÄ°YANA DAHA HOÅžGÖRÃœLÃœLERÄ°slami kesimden eleÅŸtiriler alıyorsunuz. Çıkışınız bazılarını rahatsız mı etti? -Hem daha önceki çevremden hem de Ä°slami çevreden eleÅŸtiriler aldım. Ancak bu muhitten aldığım eleÅŸtiriler beni ÅŸaşırttı. Yaralayıcı oldu. Ben kendimi Allah'a karşı sorumlu hissediyorum. Problem ettiÄŸim için söylemiyorum ama kimseyi samimiyetinize inandıramıyorsunuz. Ä°slami kesim size hoÅŸgörüsüz mü davrandı?-Müslüman, bir Hıristiyana gösterdiÄŸi hoÅŸgörüyü Müslümana göstermiyor. Sizi Sabetayist olmakla suçladılar. Hacca gittiÄŸiniz yıl sizinle ilgili spekülasyonlar zirveye çıktı. Nereden çıktı bu tartışmalar?-Azınlık kültürünü çok iyi bildiÄŸim ve soyadım Noyan olduÄŸu için çeÅŸitli suçlamalarla karşılaÅŸtım. Bunlara önem vermedim. Bana bu suçlamaları yapanlar benim üzerimde hiç mi Ä°slami bir alamet bulamadılar? Ä°ddialar delillere dayanmalı. Ayrıca geçmiÅŸte farklı bir düşüncede olsam ne yazar? Bugün ne yaptığım ve neye inandığım önemli deÄŸil mi?Dini bir rekabet ortamında rakiplere fark mı attınız yoksa? -Bir cemaate veya tarikata girseydim bunların hiçbiri olmazdı. Farklı bir duruÅŸunuz varsa bunlar kaçınılmaz. Vermek istediÄŸiniz mesaj ne? Neyin peÅŸindesiniz? -Kitaplarımın önsözlerinde ısrarla vurguluyorum. Benim kitaplarım ilmi, akademik çalışmalar deÄŸil. Bir Müslümanın samimi duyguları bunlar. Ama hayran kitlenizde ve Ä°slami kamuoyunda bir hoca algılaması var? -Bana hocam diye hitap edenleri ikaz ediyorum. Benim böyle bir iddiam yok. Çok sıradanım, düzüm. Konferanslarda güncel konulara iliÅŸkin sorularla karşılaşıyor musunuz?-Oluyor elbette. Adam çıkıyor ‘‘Kadınların Özel Halleri’’ diye kitap yazıyor. Bu olmaz. Bir erkek olarak bir kadının penceresine geçip ne kadar onun sorunlarını yazabilirsiniz?Ä°SLAMCI DERGÄ°DE YAYINLANAN PORTRESÄ°Her ihtida haberi, kalbimizi ısıtır. Safdillik ölçüsünde bir iyi niyettir bizimki. Yeni Müslüman olmuÅŸ bir kiÅŸiden, bir fıkıh alimi bile çıkarırız. Abartırız yani. Poptan hiç anlamayan babam, Ä°ngiltere'nin dünyaca ünlü pop ÅŸarkıcısının Müslüman olduÄŸu haberini ailemize büyük bir zafer haberi verir gibi aktarmıştı. Aslında sorun, sadece Müslümanlığı seçenlerin bizde bıraktıkları o çocuksu zafer havası deÄŸil. AÅŸağıdaki öykü, sorunun burada kalmadığını gösteriyor. Engin Noyan ve Eser Noyan... Magazin ve müzik dünyasının ‘örnek çifti’. Onları televizyonda söyledikleri eski ÅŸarkılardan anımsıyorum. Eser Hanım, ÅŸarkının bir dizesini söylerdi, Engin Bey ikinci dizesini. Uyum müthiÅŸti.Bir de ÅŸunu çok iyi anımsıyorum: Körfez Savaşı dönemiydi. Dolmabahçe'de Bush'un onuruna akÅŸam yemeÄŸi veriliyordu. O akÅŸam yemekte sahne alan ilk ve tek müzisyen kimdi dersiniz? Eser ve Engin Noyan çifti.. O gecenin ardından bir röportajda, karı-koca ÅŸunu dediler: Büyük onur duyduk. Heyecanlandık.Durun daha bitmedi. Engin Noyan'ı bir de, Cem Özer'in ÅŸovlarında, ‘yardımcı unsur’ olarak gördüğümü hatırlıyorum. 'Tokmak vurucunun hık diyicisi' gibi bir ÅŸey. Ya da hadi daha kibar ve bizden olsun: Kavuklu ile PiÅŸekar gibi bir ÅŸey.Asıl macera bundan sonra baÅŸlıyor. Maceranın başında ise Engin Noyan'ın STV'de program yapması var...Bir gece yorgun argın eve döndüğümde, Mehmet Akif'e dil uzatan bir generale verdiÄŸi sert cevabı izlemiÅŸtim o programda. Öyle sert bir cevaptı ki, STV standartları epey zorlanıyordu. Ä°ÅŸte o zaman ‘‘bu iÅŸ bitti’’ dedim. Engin Noyan, ihtidanın ilk kıvılcımını çakmıştı. Sonra iÅŸi abartmaya baÅŸladı Engin Noyan. Teatral yeteneklerini, ‘komik’ olmaktan 'gülünç' olmaya kadar vardırarak öyle programlar yaptı ki, dudaklarım uçukladı. Hele bir keresinde Yusuf Ä°slam'ın önünde diz çöküp elini tutarak, ‘‘Yusuf abi!’’ deyiÅŸi vardı ki, benim için ipin koptuÄŸu an buydu. Ama camiamız, snobe edilmeye öylesine alışkın ve öylesine bir mazoÅŸizm içindedir ki, O'nun bu hallerini de ayrı bir sevdi.HerÅŸey çorap söküğü gibi geliyordu: Önce camiamızın içindeki dedikodu kazanları kaynamaya baÅŸladı. ‘‘EÅŸinden ayrılmış, başörtülü yeni bir eÅŸ bulmuş’’ dediler. Bir deÄŸiÅŸim yaÅŸanıyordu herkesin gözü önünde. Eski moda hippy sakal, artık gülyağı kokuyordu. Maceranın son bölümü şöyle: Engin Noyan, kitaplar yazıyor. Müslümanları misyonerlere karşı uyanık olmaya çağırıyor, Tefsir çalışmaları yapıyor, Kur'an-ı Kerim'i anlamak üzerine düşünüyor, namütenahi konuÅŸuyor, yazıyor, koÅŸturuyor. GittiÄŸi her yerde, büyük zaferlere susamış camiamız tarafından coÅŸkuyla karşılanıyor. Etrafında halkalar oluÅŸmuÅŸ durumda. Aslında bir parça sempatik buluyorum Engin Noyan'ı. Nedensiz bir sempati hissi. Samimiyetine de yürekten inanıyorum O'nun. Bir renk olarak görebiliriz O'nu. Ama bu öyküyü asıl çekici kılan unsur bunlar deÄŸil. Bir ÅŸov adamından fıkıh alimi çıkartmak hastalığı. Belki Engin Noyan da rahatsızdır bundan. EÄŸer deÄŸilse, kimdir sorumlusu? Noyan mı? Camiamız mı?Ä°slami çevrelerin entelektüel dergilerinden Gerçek Hayat'ta yayımlanan ‘‘Şov adamından fıkıh alimi çıkartmak’’ baÅŸlıklı yazı, ilginç bir Engin Noyan portresi. Ä°ÅŸte Ahmet Arsan imzasıyla çıkan yazıdan bazı bölümler.Sohbet sırasında başörtülü beÅŸ genç kız geliyor yanımıza. Gözlerinde hayranlık ışıltıları, yüzlerinde hafif bir mahcubiyetle ona kaderle ilgili sorular soruyorlar. Noyan, cevaplandırdıktan sonra ‘‘Muhammed Esed'in Kuran mealini okuyun. Daha tatminkar cevaplar bulursunuz’’ diyor. Kızlar mutlu bir ÅŸekilde yanımızdan ayrılıyor. Engin Noyan'ın Mart’ta yeniden baÅŸlayacak Türkiye konferanslarına kadınlar ve gençler raÄŸbet ediyor. (üstte)Â