Silah ablukası iç savaş korkusundan

Güncelleme Tarihi:

Silah ablukası iç savaş korkusundan
Oluşturulma Tarihi: Eylül 23, 2011 00:00

Mağrip’ten esen Arap Baharı rüzgârının Şam rejimini de önüne katacağının en bariz habercisi Suriye’ye uygulanacak hava ve denizde silah ablukasıdır.

Çünkü belli ki Beşar Esad devrik Libya lideri Kaddafi’den mülhem, her bitik diktatörün cebindeki son kartı oynamaya hazırlanıyor: İç savaş çıkararak ömrünü uzatmayı deniyor.

Suriye’de Müslüman-Hıristiyan ve hatta Müslümanlar arası çatışmadan korkuluyor.

Türkiye’nin de en son istediği güneyinde yeni bir Lübnan’ın doğması.

İran ve Irak menşeli silah sevkıyatının kesilmesi bu yüzden hayati önem taşıyor.

Türkiye’nin atacağı bazı ek ticari ve hatta askeri adımlar da söz konusu olabilir.

Ancak bu konuda kesin karar Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile bugüne planlanan görüşmesinden sonraya bırakıldı.

Erdoğan’ın daha önceki görüşmelerde olduğu gibi İran’ı Suriye’ye cesaret vermekten vazgeçmesi konusunda iknaya çalışması bekleniyor.

4 kadın aranıyor

Suriye rejiminin Hatay’daki kamplarla ilgili belden aşağı propagandaya başlaması Ankara’yı gerçekten kızdırdı. Hayali tecavüz öyküleri belli ki Türkiye’ye göçü caydırma amaçlı, ancak Ankara bu iftirayı Şam’ın yanına bırakmak istemiyor.

O yüzden Arap dünyasında dört kadın için sürek avı başladı.

Meryem Martini, Vakıa Ameri, Fatima Ameri ile Fatima isimli komşuları.

Çok yakında bu kadınlara veya yakınlarına ulaşarak Türkiye’ye sadece insani açıdan üstüne düşeni yapmasından ötürü atılan Şam çamurunun temizlenmesi mümkün olabilir.

Erdoğan ve Filistin

Mekke’nin batısındaki Mağrip’ten doğusundaki maşrık ülkelerine esen demokrasi rüzgârının hızını kesecek tek engel kaldı: Filistin-İsrail sorunu.

Demokrasi ile tanışan hiçbir Arap ülkesi, halkını ve seçimi unutarak, İsrail ile eski teslimiyetçi ilişkisini kabullenemez.

Kalıcı barış için Filistin’in devlet olma hakkını tanımak zorunlu.

Ancak seçmen baskısını hisseden sadece yeni Arap rejimleri değil.

Barack Obama’ın geçen yıl yine BM Genel Kurulu’nda verdiği Filistin devleti sözünden bu yıl aynı zeminde geri adım atması ve veto kararını açıklaması ile... İsrail lobisinin “Gelecek yıl Obama’ya oy yok” tehdidini yansıtan ilanlarının New York sokaklarını kaplamasının aynı güne rastlaması tabii ki rastlantı değil ve reel politikanın ayıplı yüzü.

Erdoğan’ın BM zemininde, ABD ve AB’ye rağmen (Sarkozy istisnasıyla), Filistin bayrağına sahip çıkması bu sebeple risk değil saygın bir duruş olarak algılanmalı.

Helikopter umudu

Bir de iyi haber: ABD yönetimi, Türkiye’nin bölgesel liderlik iddiasının PKK’yı en azından askeri yönden dize getirmekle güçleneceğinin bilincine vardı.

Obama görüşmesinin ardından anlık istihbaratın kalitesi artabilir.

Türkiye’nin iki yıldır beklediği 4 helikopteri teslim edilebilir.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!