Huzuru arama serüveninde
ara durakları gelişigüzel sıralama gayreti yerine;
kategorize etmeyi denemeye devam ediyorum.
Geçen hafta sıralamıştım;
Eğer
hayattaki tüm
devinimi;
1) Bir tek kaynağa indirgeyebilir ve bu dinamik akışkanlığa
enerji adını verirsek;
2) Enerjinin
tek kaynakta toparlanabileceğini, kalıbına girdiği varlıkta ödevini yerinde getirdikten sonra
ana kaynağa döndüğünü varsayarsak;
3) Tabiatın muhteşem dengesi içinde her varlığın kendi yokluğu ile bir arada oluştuğunu
(diyalektik), oluşumun aynı zamanda yokluğun başlangıcı olduğunu düşünürsek;
Enerji kaynağının da var eden (pozitif enerji) ve yok eden (negatif enerji) olarak tasnif edilebileceğini kabul edebiliriz.
Bu modele göre; insan denen yaratık
varlıktan yokluğa giden
serüveninde, bıkmadan usanmadan
huzuru ararken; bir ömür boyu
negatif enerjiden kaçma,
pozitif enerjiyi kucaklama çabası içindedir.
* * *
Modelimizi kavramsal olarak basitleştirebilmek için negatif enerjinin kaynağının
Şeytan, pozitif enerjinin kaynağının ise
Yaradan olduğunu da düşünebiliriz.
* * *
Bugün dışarıdan bize yansıyan
enerjiyi nasıl algıladığımızı;
pozitif ve
negatif enerjinin bizde nasıl etkiler yarattığını örneklerle izah etmeye çalışacağım.
Sanırım, bu örnekler ne demek istediğimin daha kolay algılanmasını yardımcı olacaktır.
* * *
Yolda yürürken karşıdan gelen insanın suratına bir an bakar ve aniden rahatsız olursunuz. Kişiyi katiyen tanımıyorsunuzdur, ancak adeta size bilincinizin altına gömdüğünüz hoş olmayan bir olayı hatırlatıyordur.
Ne olduğunu, neden olduğunu algılayamazsınız, ancak o surata baktıktan sonra artık
huzurunuzun kaçtığı bir gerçektir.
Eminim bu duyguyu defalarca yaşamışsınızdır.
* * *
Yahut; karşı cinsten birine rast gelip, baştan ondan fiziken hoşlandığınızı düşünün. O kişiye bir heyecanla yaklaşırsınız.
Ancak aniden bir şey sizi rahatsız eder.
Kişinin
aura alanına girdiğiniz andan itibaren çekiciliği sona ermiştir. Şimdi tek duygunuz oradan kaçma isteğidir.
* * *
Okulda, işyerinde, mahallede de nedenini bilmeden kaçmak istediğiniz insanlar vardır. Adeta o insanla karşılaşınca işleriniz ters gitmeye başlar. Onu görünce izah edemediğiniz bir şekilde sinirleriniz gerilmektedir.
Size hiçbir şey yapmasa dahi sizi yormaktadır.
* * *
Sadece insanlar değil; hayvanlar, eşyalar, giysiler, tüm cansız varlıklar ile ilgili de benzer duygular taşımak mümkündür. Mağazada üstünüze giydiğiniz bir ceketin size çok yakıştığını yanınızdaki dostunuz yana yakıla anlatırken, siz o ceketi adeta üzerinizden ateş atar gibi çıkarıp, fırlatmak isteyebilirsiniz.
* * *
Tersine; sokakta karşıdan gelen bir insan sizin suratınıza bir gülücük, tebessüm yerleştirebilir. O kişiyi hiç tanımıyorsunuzdur ama arkasından dönüp bakmak, onu izlemek, gözden yitirmemek istersiniz.
O gider yok olur, geriye içinizde tatlı bir meltem kalır.
* * *
Başta, fiziken hiç ilginizi çekmeyen karşı cinsten bir insanla bir gün tesadüfen sohbet etme imkanını bulursunuz. Sohbet baştan sizin için basit bir vakit geçirme, hatta karşı tarafın gönlünü alma eylemi dahi olabilir.
Ancak, bir süre sonra fark edersiniz ki; karşı taraf hiç susmasın, o sohbet anı hiç bitmesin diye hissetmeye başlamışsınız.
O sohbetten sonra o kişiyi özlemeye başlayacaksınız!
* * *
Okulda, işyerinde, mahallede devamlı rast gelmek istediğiniz insanlar da vardır. Ofiste onlarla; iki iş arasında masalarına uğrayıp; ister didişmeyi ister fısıldaşmayı seçin; devamlı iletişim kurmak istersiniz.
Onlar sizi güldürür, eğlendirir, neşeye gark eder, kızgınlığınızı alır, sıkıntınız attırır; velhasıl size huzur verirler.
* * *
Kimseye anlatamadığınız giysi fetişizimleriniz de vardır. Üzerinizden hiç çıkarmak istemediğiniz gömlekleriniz, ısrarla giydiğiniz eski ceketlerinizden ne
haber!
Hatta giysi seçerken bazı renklerden kopamazsınız.
Bazı hayvanlar da size aynı duyguyu verir. Her gün sokağın başında gördüğünüz kediyi bir gün görmeyince rahatsız olabilir, onu merak edersiniz.
* * *
Anlatmaya çalıştığım
pozitif enerji-negatif enerji kuramı bu kadar basit bu kadar yakınızda duran duyguların ana kaynağıdır.
(Haftaya devam)