Milli Eğitim'de hayaller ve gerçek

Güncelleme Tarihi:

Milli Eğitimde hayaller ve gerçek
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 03, 2003 00:00

MİLLİ Eğitim Bakanlığı'nın özel öğretimi desteklemek için özel okullarda okuyan öğrencilerin okul paralarının bir bölümünü karşılamayı planladığı projeye değinmiştim önceki gün. Bir veliden gelen faks, bu projenin gerçekleşme olasılığı hakkında bir fikir verebilir. Aktarıyorum:‘‘Bu iktidarı takdir ediyorum ve başta Gül ve Erdoğan olmak üzere fikirlerinin arkasında başka bir amaç olmadığını düşünüyorum. Ancak palanlanan iş ile yapılmakta olan uygulama arasındaki farklılık, sizin belirttiğiniz destek projesinin uygulanabileceği konusunda ciddi soru işaretlerine neden oluyor. Kim bilir belki de, size aktaracağım bu olaydan Başbakan'ın veya Gül'ün haberi yoktur. Oğlum ilköğretim 6. sınıfta çok başarılı ve çalışkan bir öğrencidir. Bu sene Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı'nı kazandı. Ancak devlet çalışkan ama fakir bir öğrenciye üç ayda bir verilen 39 milyon lira harçlığı nedense kesti. Belki üç ayda bir alınan 39 milyon liranın büyük kıymeti yok ancak bu harçlık öğrenciye bir ayrıcalık ve şevk veriyordu. Şimdi Sayın Milli Eğitim Bakanı da çıkıp ‘Çocukları kolejlerde okutacağız' diyor. Üç ayda bir öğrenciye verilen 39 milyonu veremeyen Milli Eğitim, çocukları kolejde nasıl okutacak?Takdirini size, Sayın Başbakanımıza, Sayın Dışişleri Bakanımıza ve Sayın Milli Eğitim Bakanımıza bırakıyorum..’’Güzel bir soru. Üç ayda bir 39 milyonu veremeyen Milli Eğitim, kolejlerin milyarlık faturalarına nasıl katkı yapabilecek? Ne dersiniz Milli Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik. Nasıl olacak?AB’de bir ilkAVRUPA Birliği dönem Başkanı Yunanistan, Türkiye'nin adaylığına verdiği önemi ilginç bir yöntemle gösteriyor.15 AB üyesi ve katılım için imzalarını atan 10 adayın Dışişleri Bakanları üç gündür Rodos'ta toplantı halindeler. İşleri tıkırında bu 25 ülkenin bakanlarının yaptığı toplantıya bugün öğle saatlerinde Romanya, Bulgaristan ve Türk Dışişleri Bakanları da katılacaklar. Grup daha sonra Meis'e geçecek. Orada ‘‘aile fotoğrafı’’ çekilecek. Sonrasında ise bir ilk gerçekleşecek. 28 Dışişleri Bakanı toplantılarını Kaş'ta sürdürecekler. Yani Türkiye'ye geçecekler. Bu bir ilk, çünkü AB Dışişleri Bakanları'nın toplantısı ilk kez üye olmayan bir ülkenin topraklarında yapılmış olacak. 2 saatliğine de olsa bu önemli bir jest. Bu jestle Yunanistan Türkiye'nin AB üyeliğine verdiği önemi gösteriyor. Bu arada Kıbrıs Rum Kesimi Dışişleri Bakanı da Türkiye'ye gelmiş olacak. Bu da onların kárı. Tanrı da Türk düşmanı mı?REKLAMCI bir tanıdığım İzmit Depremi'nin Türkiye'nin Gece Yarısı Ekspresi filmiyle şekillenen imajını değiştirdiğini Türkiye'nin adını bu filmle duyup olumsuz hisler besleyen Batılıların, depremden sonra Türkiye'ye karşı daha pozitif duygularla baktıklarını söylemişti. Sözlerinden anladığım şuydu; nefret acımaya dönüşmüştü. Şimdi acıma duygusunu da yerle bir edip, ‘‘Bunlar adam olmaz’’ duygusuna doğru ilerliyoruz. Çünkü Gölcük Depremi ile Türkiye'deki doğal felaketleri gündeme alan dünya basını Bingöl depreminden sonra Türkiye'yi ağır bir biçimde eleştirmeye başladı. Şimdi artık Türkiye'nin depremden bile ders almayan bir ülke olduğunu, yaşadığı onca felakete rağmen önlem almayı beceremeyen Türkiye'nin yine çocuklarını enkaz altında bıraktığını yazıyorlar. Peki bunları yazanlara ‘‘haksız’’ diyebilir miyiz?Ya da bu yazıları, ‘‘Bunlar zaten Türkleri sevmezler’’ diyerek, bunu da ‘‘evrensel ve geleneksel Türk düşmanlığı’’na bağlayabilir miyiz?Yoksa tarafsız bir gözle baktığımızda bunların doğru olduğunu mu düşünürüz.Metrocity'ye çocuk giremez mi?METROCITY açılmadan hakkında pek çok haber çıktı. Kimi olumlu, kimi olumsuz. Ortaklarının mali durumları, fiyatları, kiraları, kiracıları hepsini öğrendik çok şükür. Fakat bir okurumun gönderdiği bilgi, bu haberlerin hepsinden daha etkileyici. Anladığım kadarıyla Metrocity güvenlik görevlileri ciddi bir ‘‘had aşımı’’ içindeler.Daha önce Hıncal Uluç'un yazılarından öğrendiğimiz kadarıyla Carrefour'da yapılan bir uygulamaya Metrocity de başvuruyor. Kapıdaki güvenlik görevlileri alışveriş merkezini gezmeye gelen çocukları kapıda son derece kaba bir şekilde durduruyor ve yaşları 16'dan küçükse alışveriş merkezine sokmuyorlar.Metrocity'nin ve içerdeki müşterilerin güvenliği elbette önemli ama ufacık çocuklara peşin peşin suçlu muamelesi yapmaya, onlara hakaret etmeye ve özgürlüklerini kısıtlamaya kimsenin hakkı yok. Metrocity yönetiminin, güvenlik görevlilerinin bu işgüzarlığına son vermeleri gerek. NE ZAMAN ADAM OLURUZ?Özel harekátçı polisler geçmişten aldıkları dersleri unutmadığı zaman.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!