Kurşun tartışması

Güncelleme Tarihi:

Kurşun tartışması
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 16, 1999 00:00

Haberin Devamı

Hürriyet'in dünkü sürmanşetinde yer alan ve Özal suikastinde Türk ve dünya kamuoyunun aldatıldığını ortaya koyan ‘Kurşun yalanı’ haberi siyaset sahnesini sarstı. Siyasiler ve Özal'ın yakınları farklı yaklaşımlarda bulundu.

Gazeteci Orhan Tokatlı'nın ‘Kırmızı Plakalar’ adlı kitabında, dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Altınsoy'a atfedilerek ortaya atılan ve Özal'ın kurşunla değil kırık bardakla yaralandığı iddiaları bomba gibi patladı.

Fikri ortaya attığı öne sürülen Erkal Zenger, Altınsoy ve Tokatlı'ya 50'şer milyar lira tazminat davası açıyor. Zenger, ‘‘Polis raporu var. Özal'ın yüzünde acı ifadesiyle elini tuttuğuna ait TRT görüntüleri var’’ dedi.

Altınsoy'un müşahade altına alınması gerekir

Semra Özal ‘Kurşun yalanı’ haberi üzerine yaptığı açıklamada, böyle bir olayın mümkün olmadığını söyledi. Semra Hanım, şöyle konuştu: ‘‘Eğer Mehmet Altınsoy böyle bir şey söylediyse kendisini müşahade altına almak gerekir. Orhan Tokatlı gibi deneyimli bir gazeteci, tek kişinin lafıyla böyle bir iddiayı kitabına nasıl alır, bunu anlayamadım. Altınsoy'un salonda olup olmadığını bile hatırlayamıyorum. Olay yüzlerce kişinin gözleri önünde oldu. Kürsüde de bardak filan yoktu ki, düşüp kırılsın. Sonra Turgut Bey'in elini Mustafa Kalemli dikti.’’ Semra Özal, olayla ilgili bir doktor raporu olup olmadığı sorusunu, ‘‘Böyle bir rapor olduğunu sanmıyorum. Tedaviyi yapan Mustafa Kalemli'dir’’ diye yanıtladı.

Acı mı, korku mu?

Suikast girişimi, TV’ye yansıdı. Özal'ın yüz ifadesindeki değişikliğin, eline gelen kurşunun acısından kaynaklandığı düşünülüyordu. Altınsoy'un iddiasından sonra bunun bir korku ifadesi de olabileceği akıllara yerleşti.

Doktorlara sormak lazım

Dönemin Ankara Emniyet Müdürü, Elazığ Bağımsız Milletvekili Mehmet Ağar ise Hürriyet'e, ‘‘Bu konuyu doktorlardan sormak lazım. En sağlamı o’’ diyerek, çok temkinli bir yaklaşımda bulundu. ‘‘Nihayet polis, savcı, mağdurun ifadesine başvurur’’ diyen Ağar, ‘Peki siz deneyimli bir emniyet müdürü olarak olayda bir düzmece hissetmiş miydiniz?’ sorusuna, şu yanıtı verdi: ‘‘Mikrofonun kurşunu kesmesi, Özal'ın yüzündeki acı ifadesini görünce, kurşunun kendisine değmiş olması lazım diye düşündük. Bu konu şimdi insanın aklına getiriliyor. En doğrusu doktora sormak.’’

Böyle zırva tevil götürmez

Özal'ın uzun yıllar koruma müdürlüğünü yapan ANAP Adana Milletvekili Musa Öztürk de, iddialara ateş püskürdü, ‘‘Böyle bir zırva tevil götürür mü?’’ dedi. Olayla ilgili bütün resmi raporların devletin elinde bulunduğuna dikkati çeken Öztürk, ‘‘Olayı DGM eski Savcısı Nusret Demiral soruşturdu. Gitsinler Demiral'a sorsunlar’’ diye konuştu. Özal'a ilk müdahalenin Numune Hastanesi'nde yapıldığını hatırlatan Öztürk, ‘‘Doktorlara sorun, merhum Cumhurbaşkanımızın elinden cam kırıklarını mı temizlemişler? Kurşun yarasını mı sarmışlar? Niye kolunu askıya aldılar?’’ dedi. Olayla ilgili slayt ve filmlerin güvenlik birimlerince 50 defa izlendiğini, merhum Özal'ın ayaktayken ‘Dişini sıktığı ve sonra eğildiğinin’ ve bazı ayrıntıların açıkça görüldüğünü vurgulayan Öztürk, ‘‘Üstelik olay gizli kapaklı mı oldu? Herkesin gözü önünde cereyan etti’’ dedi. Yaşını başını almış bir grup siyasinin olayı bu derece çarpıtmasını ‘‘Büyük ayıp’’ olarak nitelendiren Öztürk, bu gelişmeden büyük üzüntü duyduğunu sözlerine ekledi.

İddialar kesin doğru

Büyük tartışma yaratan kitabın yazarı gazeteci Orhan Tokatlı ise olayın kesinlikle doğru olduğunu söyledi. Tokatlı, suikast olayını nasıl öğrendiğini şöyle anlattı:

‘‘Altınsoylar'la beraber 3-4 aile yemek yiyorduk. Altınsoy siyasi anılarını anlatıyordu. Söz bir ara Özal'a yapılan suikaste geldi. O saman ben 'O olayı biliyorum, kurşunla elinden yaralanmıştı' dedim. Altınsoy güldü, 'Yok yahu deli misin, ne kurşun yarası. O cam kesiği' dedi. Sonra da olayı baştan sona anlattı. Masadaki herkes hayretler içinde kalmıştı. Ben hemen 'Aman bunu bir yerde anlatmayın da, ben kitabımda yazayım' dedim. Bunun üzerine Mehmet Bey'i karısı, 'Sen de kitap yaz. Çünkü çok anıların var' diye uyardı. Altınsoy da, 'Evet doğru yazmam gerekir' diye konuştu.

Altınsoy, Özal'ı çok seven bir insandır. Ona hayrandır. Özal için böyle bir yalan uydurmasına hiçbir neden yoktur. Zaten Özal öldükten sonra ANAP'tan koptu ve Refah Partisi'ne girdi. Özal'ın çevresinin şimdi bu gerçeği yalanlaması da doğaldır.’’

Kurşunla vuruldu

Özal'ın parmağının cam kırığıyla kesildiği doğru değil. Özal, kesinlikle kurşunla vuruldu. Tabanca patladıktan sonra seken kurşunlardan birisi benim ayağımı sıyırdı geçti. Delinen pantolonumu hálá Ankara'da saklıyorum. İsteyene gösteririm.

Silah seslerini duyunca önce eşim Beyza'ya koştum. ‘Bir şeyin var mı?’ diye sordum, ‘Hayır’ dedi. Bunun üzerine kürsüye koştum. Herkes üzerine abanmıştı ve ‘Kalkın üzerimden, beni öldüreceksiniz’ diye bağırıyordu. Kalktığında elinde yara vardı ve bu yara kesinlikle kurşun yarasıydı. Erkal Zenger olay yerine bizden daha sonra geldi. Altınsoy, herhalde daha sonra Özal'la arası açıldığı için böyle bir şey söyledi. Hemen Başbakanlık Konutu'na gittik. Benimle birlikte terzi Müberra Hanım da konuttaydı.

Bu olaydan hemen sonra Özal, Nurettin Koçak'ın Nirvana yatıyla bir tatil yaptı. Elindeki dikişler de Nirvana yatında Dr. Cengiz Aslan tarafından alındı. Eline biri ön taraftan, diğeri arka taraftan iki dikiş atılmıştı. Özal, Nirvana yatında her gün belki 10 defa suikast filmini videodan izliyordu. Filmleri izlerseniz, siz de kurşunun elini yaraladığını rahatlıkla görebilirsiniz.

Kurşun elinin ayasından girdi

Haberi okuduğunda çok üzüldüğünü belirten Op. Dr. Cengiz Aslan, altında kendisinin ve Mustafa Kalemli'nin de imzasının bulunduğu resmi raporun devlet kayıtlarında olduğunu söyleyerek, şöyle konuştu:

‘‘Özal'ın mezarında yalancı çıkarılmaya çalışılmasına çok içerledim. Olayı yavaş çekimde izlerseniz Özal'ın dudağını ısırarak elini geriye çektiğini görürsünüz. Ayrıca ben 15-20 saniye sonra yanı başındaydım. Kucak kucağa yerdeydik. İddia edildiği gibi kırılan bardak filan yoktu. İlk müdahaleyi yaptım. Sağ elinin avuç ayasının iç kısmında kurşunun giriş ve elinin arka yüzünün baş ve işaret parmaklarının altındaki etli bölgede de çıkış deliği vardı. Ne yani elinin ortasından bir cam girdi de dışından mı çıktı? Hem yerde cam kırıkları olsaydı, başka yerleri de kesilirdi. Bunlar abesle iştigaldir. Yarayı oracıkta elimize geçen bir mendillle bağladık. Eli kanayarak konuşmasını sürdürdü. Başbakanlık Konutu'nda kurşun giriş ve çıkış deliklerine pansuman yaptım. Ardından da diktim. Ben bu dikme işlemini yaparken yanımızda Mustafa Kalemli'de vardı. Ayrıca ben kurşun deliğiyle, cam kesiğini ayıramayacak bir cerrah da değilim. İnanılacak gibi değil. Mehmet Altınsoy ne ordaydı, ne de müdahaleyi yapan kişidir. Olay günü bir rapor düzenlendi ben ve Kalemli altını imzaladık. Yani olay devletin kayıtlarında var.’’

Altınsoy doğru söylemiştir

Dönemin, ANAP MKYK üyesi olan ve adının açıklanmasını istemeyen eski bir milletvekili ise ‘‘Bunu Mehmet Altınsoy söylüyorsa doğrudur’’ derken, olaya adınan karıştırılmamasını isteyen dönemin bir bakanı ise ‘‘Kurşun Özal'a değdi’’ iddiasında bulundu.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!