İsmi Enis ve Roman olanlardan özür dilerim

Güncelleme Tarihi:

İsmi Enis ve Roman olanlardan özür dilerim
Oluşturulma Tarihi: Mart 24, 2007 00:00

Kitabın adı P. Yazarı Enis Roman. Röportajı yapan da benim. Yazar, kesinlikle ama kesinlikle "Trevenian" olma şansını kaybetmek istemiyor.

Çok ünlü, ama hiç bilinmeyen ve tanınmayan bir yazar olarak kalmaya kararlı. Tek söyleyebileceğim, kendisinin de ifade ettiği Enis Batur olmadığı. Ve bundan sonra yakıştırılacak herhangi başka biri de olmadığı. Dün bütün gazetelerde, konunun haber olduğunu görünce, bugün fikri takip yaptım. Sorularımı, yazara yönelttim...

Siz, Enis Batur musunuz?

- Rafet El Roman olmama ne dersiniz?! Ya da belki Roman Polanski’nin ruhuyum, sizinle bir medyum aracılığıyla konuşuyorum! Şimdi bunlara bile inananlar çıkabilir, sonra ayıkla pirincin taşını... Hayır, Enis Batur değilim. İsim ve soyadlarında Enis ve Roman olan herkesten ve onlara verdiğim rahatsızlıktan ötürü özür diliyorum. Hatta Esin’lerden ve Ramon’lardan da...

Peki Enis Batur’u tanır mısınız, okur musunuz?

- Hayır tanımam. Enis Batur favori yazarlarımdan değil. Ama bir mecrada yazısına rastladığım zaman çoğunlukla okurum. Namuslu bir aydın, iyi bir şair ve yazar olduğunu düşünüyorum. Ve kızdığı zaman ürkütücü olabiliyor, bunu hak edecek hiçbir şey yapmamış olmama rağmen, öğrenmiş bulunuyorum.

OLANLARA ÜZÜLDÜM

Enis Batur, bu ülkenin en tanınmış entelektüellerinden biri. Kitabınızın onun kaleminden çıkmış olması iddiasını nasıl karşılıyorsunuz: a) Emeğim çalındı, b) Bu benim için bir onurdur, c) Sinirlendim, çünkü o böyle bir şey yazamaz.

- D hiçbiri. Ben sadece üzüldüm. İstemeden de olsa, onun zor durumda kalmasına neden oldum. Duyduğum üzüntüyü de kendisine bir e-mail yazarak ilettim. P’nin yaratım ve pazarlama aşamalarında, asla böyle bir spekülasyon planlanmadı. Kitabı okuyanlar, kitabın adının nasıl cuk oturduğunu göreceklerdir.

KARA MİZAH ÖRNEĞİ

Canınızı en çok sıkan ne oldu...

- Kapak açmadan edebiyat eleştirmeni kesilenlerin favori kitabı oldu P. Ben ille de beğeni beklemiyorum. Ama yorum yapmadan önce, lütfen kitabı okuyun diyorum. Bu iyi bir kara mizah örneği diyorum. Egoyu, kadın erkek ilişkilerini, güce tapınmayı, sevgisizliği, tüketim çılgınlığını, kolektif zihnin cinnetini, hatta aydınlanma tutkusunu hicvediyor diyorum. Kitabın yayıncısı, aynı zamanda psikiyatrist ve yazar olan Cem Mumcu, Enis Batur’un açıklamasına verdiği cevapta "P’nin cinsel kimlik konusunda Türkçede yazılmış en iyi romanlardan biri olduğunu" dile getirdi; tesadüfe bakın ki, demecin tam orası makaslandı. Lütfen kitabı önce okuyun, sonra dilerseniz olmamış deyin. Ama galiba, 32.6 santimlik bir penisin düşüncesi bile otoriteyi öfkelendirmeye yetiyor...

Madem, oyun oynamayı bu kadar seviyorsunuz, kendi hakkınızda ipucu verin ki, okurlar kim olduğunuzu çözmeye çalışsın...

- İpucu verince, ipin ucu kaçıyor! Yeni bir Trevenian olma şansımı kaybetmek istemiyorum. Şaka bir yana, benim kim olduğumun kimseye bir faydası yok. Hakikaten son derece önemsiz, sıradan, kendi halinde, feci şekilde ünsüz biriyim. Ve öyle kalmayı arzu ediyorum. Oyun oynamayı seviyorum tabii, ama oyuncu olarak. Oyuncak olarak değil.

Bu arada, kitabınız "paçavra" damgası da yedi. Bu konuda ne söyleyeceksiniz?

- O sözün, kızgınlıkla söylenmiş olduğunu düşünüyorum. Enis Batur’un da kitabı okuduğunu sanmıyorum. Kendisi hakkında yapılan ve doğrulatılmadan yayınlanmış haberler yüzünden, canının sıkılmış olduğunu ve tepkisini kitabı okumadan dile getirdiğini tahmin ediyorum.

İyi de Enis Batur’a böyle bir yakıştırma yapılmasında sizin hiç mi hatanız yok?

- Kesinlikle yok! Kitabın adı, kitabın konseptini özetliyor. Benim buradaki sorumluluk payım, Enis Batur’un isminin Enis olmasındaki sorumluluğundan fazla değil.

ASILSIZ HABER YAPANLAR

Peki ondan kim özür dileyecek?

- Ben üzüntümü belirttim ve bu gerçek bir üzüntüydü. Daha ne yapayım? Özrü, bu asılsız haberleri yapanlar dilemeli...

Müstear ismi Enis seçerek, birilerini zor durumda bırakacağınızı hiç düşünmediniz mi?

- Ğ ile başlayan bir isim mi bulsaydım yani? Hangi ismi seçsem, ortaya aynı sorun çıkabilirdi. Xavier Roman fena değil bak, şimdi aklıma geldi. Doğru, o zaman Türkiye’den kimse üzerine alınmazdı...
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!