İlk ben kullandım

Güncelleme Tarihi:

İlk ben kullandım
Oluşturulma Tarihi: Ekim 07, 1998 00:00

Haberin Devamı

Kanal D'ye konuşan Mehmet Eymür, Çakıcı'yı kendisinin kullandığını, ancak Çakıcı'nın devlet için hiçbirşey yapmadığını söyledi, Çakıcı'nın devleti kullandığını belirtti.

MİT Kontrterör Daire eski Başkanı Mehmet Eymür, Alaattin Çakıcı'yı ilk kez kendisinin kullandığını söyledi. Kanal D Haber Müdürü Tuncay Özkan'ın sorularını yanıtlayan Eymür, Çakıcı'yla 1980'li yıllarda ilk kez ilişki kurduğunu belirterek, ‘‘1984 yılı ya da 80'li yıllardı. Alaattin Çakıcı'yı belki de kullanan ilk insan benim’’ dedi.

Kanal D'de dün gece Arena programında yayınlanan görüşmede Eymür'ün sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

SORU: Çakıcı'yla tanışır mısınız?

EYMÜR: Tanışırım. 1988'de emekli olmadan bu konu konuşuldu. Hatta o zamanki soruşturmayı da yine Kutlu Savaş Bey yaptı. Kutlu Savaş Bey de bu işleri örtme maharetini gösteriyor. Her seferinde. Kutlu Savaş'a da o zaman bilgi vermiştim bu konuda. Benim işim bitti Alaattin Çakıcı'yla. Devlete onun hesabını verdim.

BİZ DEVLET MEMURUYUZ

SORU: Çakıcıyla ne zaman ilişki kurdunuz?

EYMÜR: Evet, 1984 yılı ya da 80'li yıllardı. Çakıcı'yı belki de kullanan ilk insan benim.

SORU: Bu kullanım Çakıcı'ya devletin resmi talebiyle mi oldu? Yoksa sizin organize ettiğiniz başta bir nedenle mi?

EYMÜR: Biz devlet memuruyuz. Bunu kendi kendimize yapma lüksümüz yok.

SORU: Alattin Çakıcı gibi yasa dışı işlere bulaşmış bir insanın kullanımı konusunda sizin ve teşkilatınızın bir itirazı olmadı mı?

EYMÜR: Olmaz. Bizim mevzuatımız buna uygun. Hep kanun dışı işlere bulaşmış kişilerle ilişkimiz olur.

SORU: Bugün Çakıcı'nın geldiği konum, yol açtığı sorunlar açısından baktığımızda bu kullanım doğru mudur?

EYMÜR: Kullanımın bugün geldiği nokta çok yanlış. Bunu zaten herkes biliyor, görüyor aslında. Aslında Alaattin Çakıcı'nın kullanımı bahis konusu değil. Çakıcı’yı, devletin en üst kademeleri dahil kullanmış.

YAPTIĞI MÜHİM BİR İŞ YOK

SORU: Çakıcı devlet için çok şey yaptı mı?

EYMÜR: Çakıcı'nın devlet için yaptığı hemen hiçbir şey yoktur. Teşebbüsler olmuştur. Ben bilen olarak söylüyorum. Yaptığı mühim bir iş yok. Yani herhangi bir haber kaynağı kadar Eyüp Aşık'a verdiği bilgi kadar bize de bilgi vermiştir.

SORU: Hanefi Avcı'nın sizinle ilgili iddialarına ne diyorsunuz?

EYMÜR: Düzgün yapıda, namuslu bir adam Avcı. Fakat beni şaşırtan şey temel noktalarda doğru olmakla birlikte nihayi hedefleri yanlış. Bunlar yanıltıcı ve Susurluğu örtbas eder nitelikte.

Ataç: Çakıcı’yla abi kardeş gibiyiz

SORU: Peki Alaattin Çakıcı, sizin MİT içinde belirli kademelere gelmeniz için ricacı olmuş, hatta baskı yapmış bazı kimselere... Siz bunlardan haberdar mısınız? Böyle bir talebiniz oldu mu?

ATAÇ: Hayır benim talebim olmadı. Böyle bir şeye ihtiyacım yoktu ki benim. Ben zaten iyi durumda olan bir insandım. Bu davranışı tamamen kendi inisiyatifi ile gerçekleştirmiş bir insandır. Kendisi bana ulaştığı dönemlerde kendisine de bu konuda defalarca ikazlarda bulundum. Ama öyle bir halet-i ruhiye içine girmiş ki Alaattin Çakıcı bana yönelik birtakım uygulamaların sanki kendisinden kaynaklandığını düşünerek, telafi etmek yoluna gitmiştir. Çünkü Alaattin Çakıcı ile benim yani münasebetim abi-kardeş v.s gibi oldu. İşte 'bir düğün resmi' dendi. O tarihte de tabii bir abi-kardeş çerçevesindeydi, ilişki. İşte kız kardeşinin düğünüdür neticede. Bizim geleneksel olayımızdır. 'Abi gel sen şahit ol' dedi. Gittim.

SORU: Böyle bir insanla yakınlaşma sizin göreviniz icabı mı, yoksa daha sonra kendisiyle geliştirdiğiniz özel ilişkilerin sonucunda mı oldu?

ATAÇ: Hayır, özel ilişkiler kapsamında değil. Yani görev gereği. Kendisiyle bir münasebet tesis edildi. Bu benim kendi inisiyatifimde olmadı. Bu ilişkiler, amir makamın tasvibi onayı ile olur, ya da emriyle olur.

MİT'ten kendi isteğimle ayrıldım

SORU: Peki, bugün yarattığı bu dalgalanmalara ne diyorsunuz? Alattin Çakıcı ile ilgili olarak kasetler ortaya çıkıyor. Alaattin Çakıcı Türkiye'de siyasi hayatı etkileyen bir insan haline dönüştü. Siz mesleğinizi bırakmak zorunda kaldınız. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

ATAÇ: Benim mesleğimi emekliye ayrılmak suretiyle, kendi isteğimle emekliye ayrılmak suretiyle, bırakmamın sebebi Alaattin Çakıcı değildir.

SORU: Peki yurtdışındayken, dış görevdeyken herhangi bir şekilde Alaattin Çakıcı ile buluşmanız sözkonusu oldu mu?

ATAÇ: Hayır

SORU: O tür haberler çıktı. Sizin yurtdışında buluştuğunuz şeklinde..

ATAÇ: Yok öyle bir buluşma, mümkün değildi zaten. Yani benim bulunduğum ülkeye gelmiştir. Yakınıma gelmiştir. Ama buluşmadım.

SORU: Peki kırmızı pasaport verdiniz mi?

ATAÇ: Hayır, benim kendisine kırmızı pasaport verebilecek ne konumum, ne yetkim, ne de imkanım var.

Çakıcı, MİT için küçük bir olay

SORU: Kurumdaki denetim mekanizmaları tam işliyor mu?

ATAÇ: İşler. Bakın bu olay MİT'in yürüttüğü faaliyetler açısından çok küçük bir olaydır. Yani şu gündemde fırtına koparan olay, çok küçük bir olaydır. Orada çok değerli, devlete yararlı, büyük hizmetler yürütülmektedir. Zaten bu hizmetler şan olsun diye yapılmıyor. Bu tür olaylar yani, Alaatin Çakıcı gibi konular çok küçücük olaylardır MİT için. Nokta bile değildir, teşkilat ile ilgili ama. Ne yapalım ki basın, yayın filan.

SORU: Peki şöyle bir tablo var. Siz Çin'de görevlisiniz. Alaatin Çakıcı'nın bir kırmızı pasaportu var ve Dışişleri Bakanlığı yaptığı sayımda Çin'deki kırmızı pasaportlardan bir tanesinin kaybolduğunu ortaya çıkartıyor. Peki siz olsanız, bu pasaportu Alaatin Çakıcı'nın çok sevdiği Y.A.'dan aldığını düşünmezmisiniz.

ATAÇ: Düşünürüm.

SORU: Bunu nasıl açıklıyorsunuz?

ATAÇ: Bu bir büyük aksi tesadüf herhalde.

Pasaport vermedim kaç da demedim

ALAATTİN Çakıcı'ya kırmızı pasaport verdiği öne sürülen eski MİT'çi Yavuz Ataç da Tuncay Özkan'a çarpıcı açıklamalar yaptı. Ataç, Çakıcı'ya pasaport vermediğini, ABD'deki Çakıcı'ya kaç demediğini öne sürdü. Ataç'ın sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

SORU: Yavuz Bey sizin Alaattin Çakıcı'yla ilişkiniz nedir? Nereden tanıyorsunuz kendisini?

ATAÇ: Alaattin Çakıcı aşağı yukarı 9-10 senedir tanıdığım birisi. Bulunduğum görev itirabariyle tanımak durumunda kaldığım bir kişidir.

SORU: Peki siz Alaattin Çakıcı kaçak olarak yurt dışındayken özellikle ABD'de iken kendisine ‘Kaç’ diye mesaj gönderdiniz mi?

ATAÇ: Hayır asla. Hangi ülkede olduğunu, nerede olduğunu hiçbir şekilde öğrenmedim. Kendisi zaman zaman beni aramıştır.

SORU: Peki nasıl oluyordu bu görüşmeler efendim? Onu arıyor muydunuz?

ATAÇ: Hayır, hayır. Kendisi beni arıyordu zaman zaman. Zaten piskolojik yönden sıkıntıya düşmüş bir insandı. Benim olan evveliyatı nedeniyle kendini rahatlatıcı birtakım görüşmeler yapıyordu.

SORU: Alaattin Çakıcı ABD'de iken siz Türkiye'de hangi görevde bulunuyordunuz? Bu soruyu şunun için soruyorum. Sizin kendisine, ‘Kaç’ mesajı yolladığınız yolunda haberler var. Siz o dönemde Türkiye'de hangi görevdeydiniz?

ATAÇ: Ben Türkiye'de MİT Müsteşarlığı bünyesinde daire başkanlığını yürütüyordum.

SORU: Sizin dairenizin görevleri arasında, Alaattin Çakıcı'yı yakalamak...

ATAÇ: Hayır, hayır, hayır. Benim bulunduğum dairenin böyle organize suç tabir edilen veya bu tür kaçaklarla filan ilgisi yoktur. Yani bu tür bilgilerin bana ulaşması da mümkün değildi zaten. Alaattin Çakıcı'ya benim kaç dememi gerektirecek bir durumum da yoktu. Olmadı böyle birşey. Böyle bir bilgi zaten bana ulaşmadı. Ayrıca devlet ile Alaattin Çakıcı mukayese edilecek iki unsur değil yani. Devlet görevini yapar. Devlet her zaman bizim korumamız gereken bir kurumdur. Alaattin Çakıcı'yı devlete karşı ben niye koruyayım. Ben devletin görevlisiyim.

SORU: Peki Alaattin Çakıcı'nın yurtdışındayken sizin ona ‘Kaç’ mesajı gönderebileceğiniz imajı nereden doğuyor? Bu hangi ilişkilerin sonucu?

ATAÇ: Şimdi Alaattin Çakıcı'nın benimle münasebetini bilen kişiler ve çevreler var. Tabii bu zaman içinde oluştu. Bu artık nereden kaynaklandı bu ayrı bir konu. Bunu bilen çevreler bu ortamda birşeyler yakıştırır. Bana yakıştırmaları son derece normal. Alaattin Çakıcı zaten beni sevdiğini saklamadı ki. Bu çerçevede yakıştırma son derece kolay.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!