Hicaz Demiryolu hayata dönecek

Güncelleme Tarihi:

Hicaz Demiryolu hayata dönecek
Oluşturulma Tarihi: Mart 15, 2000 00:00

Haberin Devamı

Diyanet İşleri Başkanlığı, Osmanlı Padişahı Sultan Abdülhamid döneminde inşa ettirilen ve Adana'dan Medine'ye uzanan tarihi Hicaz Demiryolu Hattı'nın yeniden faaliyete sokulması için girişim başlattı. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz, Suriye ve Ürdün'ün de konuya sıcak baktığını belirterek, bu projenin gerçekleşmesi durumunda hacıların demiryoluyla taşınmasının planlandığını bildirdi.

MEHMET Nuri Yılmaz, hac organizasyonunu izlemek üzere kutsal topraklarda bulunan gazetecilerin kaldığı misafirhaneyi ziyareti sırasında, hacıların taşınmasındaki zorlukları anlattı. Demiryolunun faaliyete girmesiyle, ulaşımda rahatlama olacağını belirten Yılmaz, ‘‘Demiryolu, faaliyete geçerse, havayolunun alternatifi olacak’’ dedi.

HERKES İSTİYOR

Yılmaz, ‘‘Suriye, gerek ticari açıdan, gerek ilişkilerin düzelmesi açısından, bizim hacıların toprağından geçmesini arzu ediyor. Ürdün de istiyor. Yaser Arafat da istiyor’’ dedi. Bir gazetecinin Suudi Arabistan'ın tavrını sorması üzerine Yılmaz, henüz Suudlar'la görüşülmediğini söyledi.

Hicaz Demiryolu'nun Osmanlı yadigarı olduğunu belirten Yılmaz'ın Danışmanı Emekli Kurmay Albay Oğuz Kalelioğlu, henüz konuyla ilgili görüşme yapılmayan Suudi Arabistan yetkililerinin de olaya karşı çıkacaklarını sanmadığını söyledi. Demiryolu'ndan Iraklı ve İranlı hacıların da yararlanacaklarını vurgulayan Kalelioğlu, ‘‘Hatlar bazı yerlerde tahrip edilmiş. Ancak, Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı'nın bu konuda çok güzel arşivleri var’’ dedi. Suudi Arabistan'da tamamen sökülen demiryolu rayları, Ürdün ve Suriye'nin bazı bölümlerinde hala duruyor.

YALNIZ İSTASYON

Osmanlı İmparatorluğu döneminde Medine'de yaptırılan demiryolu istasyonu ise yıllardır kaderine terk edildi. Yıllar önce Osmanlı İmparatorluğu döneminde kurulan istasyonun binaları, bakımsızlığa rağmen ayakta durarak, zamana meydan okuyor. Ancak istasyonda açık havada bekleyen ve hiçbir koruması bulunmayan vagon ve lokomotifler, iskelet haline döndüler.

Yemen Türküsü’nde izi var

YEMEN harbine 25’inci Redif Alayı'nın gelmesinin ardından Lawrance'ın yaptığı sabotajlar sonucu askerlerle aileleri arasında mektupların taşınmasını sağlayan Hicaz Demiryolu'nun çalışmadığını ve asker eşlerinin mektup alamadığını belirten Kalelioğlu, ünlü türkünün öyküsünü şöyle anlattı:

‘‘Yüzbaşı Selahattin Etem Bey, kendisini müzisyen bir İstanbul beyefendisi ve Redif Yüzbaşı. Askerlik Şube Başkanı olarak, Muş'a asker toplamaya geliyor. Muş'ta kadınların ağıt yaktığını görüyor. Muş'ta ilk görülen şey, rampalı bir yol ve üstünde dumandır. Yüzbaşı Selahattin Etem Bey, bakıyor ve ‘Havada bulut yok bu ne dumandır' diyor. Asker kaydedecekler ama ortada pek erkek yok, hep kadınlar var ve ağıt yakıyorlar. Yüzbaşı, ‘Ne oldu cenazeniz mi var?' diye soruyor. Kadınlar ‘Yok kumandan beyim' diyorlar. ‘Bizim erlerimiz askere gitti bir daha gelmedi, hiç bir haber de mektup da yok' diyorlar. Nereye gittiğini soruyor yüzbaşı ‘Yemen'e' diyorlar. ‘Yemen neresi?' diye soruyor yüzbaşı. Kadınlar Yemen'i bilmiyorlar. (Osmanlı ordusunun bir geleneği vardır. Bugün Menhmetçik de bunu hala yapar. Asker bulunduğu yerden bir çiçek koyar mektubuna karısına gönderir. Karısı da saçından ya da kudelasından keserek mektubun içine koyar. Bu bir haberleşmedir. Tabii orada çiçek bulamayan asker, yerine çimen gönderir.) Yemen'in neresi olduğunu bilmeyen kadınlar, Yüzbaşı'ya ‘Orası yemendir, gülü çemendir' diye anlatıyorlar, erkeklerinin gittiği yeri.

Bu türküde sonra, yanlışlıklar yapıldı. Muş'u, Huş yaptılar. Bu doğru değil. Bu türkü, 25'inci Redif Alayı'nın eşlerinin yaktığı bir türküdür. Yüzbaşı Selahattin, Muş'ta duyruklarını hemen bir kenara not eder. Bu bir tarihtir. ‘Kışlanın önünde redif sesi var/ Açtım çantasını acep nesi var?/ Bir çift yemeni, bir de fesi var/ Orası Yemen'dir, gülü çemendir. Giden gelmiyor, acep nedendir?' sözleri ve türküsü ortaya çıkıyor.’’

Abdülhamid’in fikriydi

Hicaz Demiryolu'nun öyküsü şöyle:

‘‘Sultan Abdülhamid döneminde, hacca gidecek tren yolunun yapılması için başlatılan kampanyaya Bangladeş'e kadar bir çok ülkeden yardımlar yağdı. Ancak en çok yardımı altınlarını satarak, demiryoluna veren, Anadolu insanından yaptı. Tamamen müslümanlardan gelen ve ağırlığını Türkler'in oluşturduğu paralar, demiryolu inşaatını yapmak üzere yabancı şirketlere verildi. Demiryolu'nun Adana-Pozantı'dan itibaren bir kolu Bağdat Demiryolu olarak giderken, bir kolu da Suriye'de Hama, Humus ve Şam'dan geçtikten sonra Ürdün'e vardı. Ürdün topraklarında biraz daralan yol, Akabe'nin doğusundan Medine'ye ulaşıyordu. Medine'deki, meşhur büyük istasyonu da Osmanlılar yaptılar. Toplam 2 bin 443 kilometrelik demiryolu hattı, 1907 yılında açıldı. Hat üzerinde, ikmal, konaklama, lojistik destek tesisleri de açıldı. Hat, 1917'ye kadar kesintisiz çalıştı ve büyük hizmetler yaptı.

Ancak 1917'de İngilizler'le yapılan savaşta Binbaşı Lawrance, bir kısım kabileleri, altın vererek, yanına çekti ve bize karşı ayaklandırdı. Bu hat tahrip edildi.’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!