Her eve garanti belgesi

Güncelleme Tarihi:

Her eve garanti belgesi
Oluşturulma Tarihi: Nisan 16, 1999 00:00

Haberin Devamı

Yeni imar yasası arazi mafyasının kökünü kazımakla kalmayıp, her binaya garanti belgesi alma zorunluluğu getirerek depremlerin zararını en aza indirmeyi öngörüyor. Yasa yeni bir kurumlaşmayı da beraberinde getirecek. Buna göre Bayındırlık ve İskan Bakanlığı içinde sadece afet planlamasıyla ilgilenecek bir yeni birim oluşturulacak. Aynı zamanda mühendislikte yeterlilik sınavı getiriliyor. Bu sınavı başarabilenlere proje yapma ve denetleme yetkisi verilecek. Binaları denetleme yetkisi belediyeler yerine profesyonellerden oluşan ‘‘özel denetim kuruluşlarına’’ devredilecek. Böylece mühendislere yeni bir iş sahası açılmış olacak.

Küçük bir ütü alırken bile garantisini sormayı unutmuyoruz ama çoğumuz için en büyük yatırım sayılan bir ev alırken hiçbir güvence aramıyoruz. İşte Ortadoğu Teknik Üniversitesi tarafından hazırlanan yeni İmar Yasa tasarısı, tüketiciye bu hakkı getiriyor. Oturacağınız daireyi satın alırken temelinden çatısına kadar her türlü bilgiye sahip olacak, depreme dayanıklılığının derecesini bile önceden bileceksiniz. Ve bu garantiyi Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi bağımsız, profesyonellerden oluşan bir denetim kurumu verecek. Eğer yasa kabul edilirse, mülk sahibinin mağdur olduğu takdirde hesap soracağı bir kuruluş olacak!

Yeni İmar Yasası taslağının hazırlanmasında fakültelerin Şehir Bölge Planlama ve İnşaat Mühendisliği bölümlerinden 12 bilimadamı görev aldı. ODTÜ öğretim üyelerinden Prof. Polat Gülkan'ın yönetiminde, Prof. Haluk Sucuoğlu, Şehir Ve Bölge Planlama Bölümü'nden Prof. Murat Balamir, Prof. Melih Ersoy, Prof. Raci Bademli, Prof. Gönül Tankut, Ankara SBF Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden Prof. Ruşen Keleş çalışmanın başını çekenler.

Yeni İmar Yasası onaylandığı takdirde Türkiye'de adeta devrim yaratacak... Onaylanmayı bekleyen yasa taslağına iki yılını veren ODTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü'nden Prof. Dr. Polat Gülkan'la Yeni İmar Yasası'nın hükümlerini tartıştık...

SİGORTACI DEVLET

Türkiye'nin yeni bir İmar Yasası'na gerçekten ihtiyacı var mıydı sizce?

- Yürürlülükte olan İmar Kanunu artık günümüzün ihtiyaçlarına karşılık veremiyor. 1985 tarihli 3194 sayılı imar kanunu genelde afetler gözardı edilerek hazırlanmış. Buna karşılık 1959 tarihli afetler kanunu nasıl olsa depremler sadece kırsal kesimde olur mantığıyla, devlet olarak herhangi bir doğal afetten dolayı evi yıkılan insanlara yeni ev ve iş yeri yapma taahhütü vermiş. Çok cömert bir tarzda Türk devleti sigorta edici bir kuruluş haline gelmiş. 40 yıl önce insanların sadece üçte biri şehirlerde oturuyordu, oysa günümüzde bu oran yüzde 70'lere ulaştı. Depremler kırsal kesim dinlemiyor, şehirleri de vuruyor. Devlet artık bu mali külfetin altında eziliyor. Devlet sigorta görevini üstlendikçe de kaçak yapılaşmanın önüne geçilemiyor.

Yeni yasayla birlikte depremden zarara uğramış insanlara artık devlet yardım eli uzatmayacak mı diyorsunuz?

- Biz bir sınırlama getiriyoruz. Eğer kişi belediyeden gerekli ruhsatları almaksızın, gerekli denetimden geçmiş projeleri hazırlatmaksızın, gerekli niteliklere sahip olmayan bir müteahhitin yaptığı bir mülk edinirse, yani kaçak olarak o binaya sahip olursa, bir afet olduğu takdirde biz o kişiyi ‘‘hak sahibi olma’’ hakkından mahrum ediyoruz. Bu insan herşeyden önce bir suç işlemiştir ve devlet bu kişiye bina yapmakla mükellef olamaz! Günümüzde depremlerden doğan zararın tazmini için Türkiye'de yaşayan bütün insanlardan vergi kesiliyor. Bu uygulama dünyanın hiçbir ülkesinde yok. Verilen mühendislik hizmetlerinin denetlenmesi gerekiyor artık. Yapı denetiminin standardize edilmesi ve sorumlulukların yeniden tanımlanması gerekiyor.

Eski imar Kanunu'ndaki en büyük eksiklik neydi?

- İmar kanununun ana amaçlarına baktığımız vakit, afetlere karşı binaların sağlam yapılmasını sağlayıcı hükümlerin yer almadığını görüyoruz. Yapı denetimi tek başına tüketicinin korunması için yeterli değil. Bir de şehirleşmenin planlanması gerekiyor. Hep görürüz, nedense seller hep dere yatağında inşa edilmiş binaları vurur. Niye böyle oluyor? Artan nüfus karşısında arazilerin bilinçlice kullanılması için yerel yönetimler her zaman doğru kararlar alamıyor. Yeni İmar Yasası taslağı nasıl binayı yapan proje sahibini denetlemeyi ön görüyorsa aynı zamanda Belediye ve kamu kuruluşlarının yaptığı projelerin de yetkili bir merkezi kuruluş tarafından denetlenmesini öngörüyor.

BELEDİYELERE ÇAĞRI

Bu denetlemeyi kim ya da hangi kuruluş üstlenecek?

- Bu biraz hassas bir konu. Denetlemeyi merkezi bir otoritenin yapmasını istiyoruz. Aslında şehirde plan ve denetim yapma yetkisi yerel yönetmeliklerindir. Doğrusu da budur. Ancak ülkemizde belediyeler doğaları icabı kısa vadeli bir vizyona sahip. Belediye başkanları bundan sonraki seçimde yeniden seçilmek için daha kısa vadeli projelere imza atıyorlar. Buna karşılık planlama yaparken çok uzun vadeyi hesaplamak lazım. Bir sonraki ve ondan sonraki nesillerin de sağlıklı bir çevrede oturmalarını, güvenli bir şekilde yerleşmelerini garanti altına almak lazım. Tabii ki bunu yerel yönetimlerin ve sivil toplum örgütlerinin katılımlarıyla yapmak lazım. Bunun için de biz birtakım teklifler getirdik. Genişletilmiş imar kurulları oluşturulacak. İnsanların gidip dinleyebilecekleri, feed back verebilecekleri platformlar düzenleyeceğiz. Geçen gün bir deneme yapalım istedik. Bu platforma benzer bir danışma kurulu toplantısı düzenledik. Ancak her ne kadar tüm büyük illerin büyükşehir belediyelerine haber verdiysek de katılım çok az oldu. Biz belediyeleri o işin asıl sahibi olarak görüyoruz. Onun için daha sonra bize yazılı olarak ilettikleri görüşleri öncelikle göz önüne alacağız.

Evi garanti belgesiyle alma zorunluluğu getiriyorsunuz. Bu nasıl olacak?

- Nasıl ki otomobil ya da beyaz eşya satın alırken bir insana belirli garantiler veriliyorsa, ev satın alırken de bu kalite temini verilecek. Tüketici evini satın aldığı zaman bilecek ki, mülk edindiği yerin projesi belirli bir garantiye sahip. Mesela depreme dayanıklı olup olmadığını önceden bilecek. Bu garantiyi Avrupa Birliği ülkelerinde olduğu gibi bağımsız, profesyonellerden oluşan ‘‘özel denetim kuruluşu’’ verecek. Bina projelerini bu özel kuruluşlar denetleyecek. Bina projesinin şartnamelere uygun olduğunu taahhüt eden denetim kuruluşları, herhangi bir afette bunun aksi kanıtlanırsa sorumluluğu da üstlenmiş olacaklar. Mal sahipleri küçük bir bedel ödeyerek aldıkları evin ne denli kaliteli olduğunu anlayabilecekler. Mülk sahibi herhangi bir şekilde mağdur olursa, geriye dönüp sorgulayabileceği insanlar olacak.

Denetim kuruluşlarında kimler görev alacak?

- Sadece mühendis ve mimarlar çalışacak. Sorumluluk almak isteyenlere mesleki yeterlilik sınavı getiriyoruz. Bu sınavı da bilimadamlarından oluşan özerk bir kurumun yapmasını istiyoruz. Almanya'da bina denetimi yapan 800 denetim kuruluşu bulunuyor. Yanlış bir projeye onay verirlerse eğer, ağır cezalara çarptırılıyorlar. Türkiye'de de aynı sistem olmalı. Aynı zamanda müteahhitlerin de sorumluluk sigortası olmasını istiyoruz. Ülkemizde ancak bu şekilde can ve mal güvenliği sağlanır. Belediyeleri kamu otoritesi olarak hala inşaat ruhsatı vermekle yetkilendirilmiş olarak kabul ediyoruz, onların elinden inşaat ruhsatı verme yetkisi alınmayacak.

Yeni taslakta bina sigortası da kapsamlı bir şekilde ele alınmış...

- Ülkemizdeki belirsizlik yüzünden sigorta şirketleri bina sigortasına girmekte son derece isteksiz. Çünkü bu konuda Türkiye'de yeteri kadar altyapı yok, bilgi yok. Biz sadece projenin belirli bir kaliteden geçmesinin, müteahhitlik hizmetlerinin belirli bir kaliteden geçmesinin tek başına yeterli olmayacağını düşünerek binaların da sigorta edilmesini gündeme getiriyoruz. Eğer yapım hizmetleri, proje hizmetleri kaliteli olursa, sigorta şirketleri de kendi içlerinde bir yapılanmaya gider.

Neler getirecek?

Türkiye'de bundan sonra inşa edilecek bina ve benzeri yapıların başta deprem olmak üzere afetlerin her cinsine karşı daha dayanıklı olmasını sağlayacak sistem kurulacak.

İnşaat denetleme fonksiyonları mümkün olduğu kadar belediye imar dairelerinden alınıp kamu adına onaylama yetkisi belediyelerde kalmak kaydıyla, sorumluluk üstlenen özel kişi ve kuruluşlara aktarılacak.

Mühendislik ve mimarlık yapan kişiler, üniversiteden mezun olur olmaz önemli projelere imza atmadan önce, yeterlilik ve olgunlaşma sisteminden geçecek. Tıptaki uzmanlık sistemi gibi...

Kaçak yapılaşma ve gecekonduları engelleyecek etkili tedbirler yasallaşacak.

İmar mevzuatının eşitlikle uygulanabilmesi için etkili mali yaptırımlar getirilecek.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!