BİR SORUDAN FAZLASI | Neden bu kadar utangacım?

Güncelleme Tarihi:

BİR SORUDAN FAZLASI | Neden bu kadar utangacım
Oluşturulma Tarihi: Ocak 18, 2023 12:19

Bir topluluğun önünde konuşmak sizi korkutuyor mu? Yeni bir ortama girip yeni insanlarla tanışmaktan çekiniyor musunuz? Bu yüzden hoşlandığınız kişiye açılamıyor terfi fırsatlarını kaçırıyor musunuz? Hayatta her şeyde olduğu gibi utangaçlığın da fazlası zarar. Bir Sorudan Fazlası serimizin bu bölümünde utangaçlığının farkında olup, bununla mücadele etmeye çalışan kişilerle konuştuk...

Haberin Devamı

Utangaçlık çoğu kişinin kendi içinde mücadele halinde olduğu bir durum. Durumun farkında olanlar üstesinden gelmek için çaba sarf etse de bazıları sorunun bilincinde bile değil.

Genelde çocukluk döneminde kendini gösteren utangaçlık yüzündeni çoğu kişi için normal olan davranış ve , kimileri için bir korku nesnesine dönüşüyor. Bu bazen öğretmenin sorduğu soruya yanıt verememek, bazen iş hayatında fikir beyan edememek hatta aile ve arkadaş ortamında bile kendini ifade edememek olarak ortaya çıkıyor. 

Sonucunda da bazen önemli fırsatlar kaçıyor, bazen de kişi ağır travmatik etkileri olan olaylar yaşayabiliyor. Peki bunu aşmak için neler yapılabilir? Sorun tam olarak nerede?

Konuyu utangaçlığının farkında olan kişilerle konuşup, Uzman Psikolog Serap Duygulu ile mercek altına aldık.

Haberin Devamı

'UTANGAÇLIĞIM YÜZÜNDEN SEVDİĞİMİ SÖYLEYEMEDİM'
Çağdaş T. (36)

Ben çocukluğumdan beri o kadar utangacım ki bu huyumu asla yenemedim ve tüm hayatımı etkiledi. Okul hayatımdan ikili ilişkilerime kadar her alanda sorun yaşadım. 

Ergenlik dönemim boyunca okulda tek bir arkadaşımla takıldım. Evde de sürekli odamda yalnız kalırdım. Müziğe çok ilgiliydim, gitar çalmayı öğrendim ama kursa bile gitmek istemedim yeni ortamlara girmemek için… Kendimi rahat hissettiğim tek yer odamdı, oradan çıkınca kabuğum kırılacak zannediyordum.

Benden üç yaş küçük kardeşim ise benim tam tersim. Acayip dışa dönük bir çocuktu ve arkadaşları arasında çok popülerdi. O eve girmiyordu, ben evden çıkmıyordum. Lise boyunca âşık olduğum bir kız vardı. Ona ne şiirler ne şarkılar yazdım ama bir türlü aşkımı itiraf edemedim. Saatlerce aynanın karşısında prova yapıyor, ne diyeceğimi tasarlıyor, "Yarın ne olursa olsun onunla konuşacağım" diyordum. Ama sonra "Ya beni reddederse? Onun yüzüne nasıl bakarım!" diye uykularım kaçıyordu.

Aslında o da benimle ilgileniyor gibiydi. Teneffüslerde bazen yanıma gelir konuşmaya çalışırdı ama ben heyecandan iki kelam bile edemediğim için bu sohbetler kısa sürerdi. Lise sona kadar böyle kıvrandım durdum.

Haberin Devamı

Tek samimi olduğum arkadaşım bana sürekli “Hoşlandığın biri var mı?” diye soruyordu, ben ondan da utandığım için açılamıyordum. Bir gün pat diye hoşlandığı kızın adını söyledi bana ve dünyam başıma yıkıldı. Benim yıllardır sevdiğim kızdan en yakın arkadaşım hoşlanıyordu ve ben o lanet utangaçlığım yüzünden “O kızı ben seviyorum, onun için ölürüm” diyemedim.

Hem en yakın arkadaşımı hem de sevdiğim kızı kaybetmenin üzüntüsü ile ağır depresyona girdim. Ailem beni psikoloğa götürdü ama kimseyle konuşmak istemiyordum çünkü kiminle konuşursam konuşayım gerçek değişmeyecekti. Ancak yıllar sonra öğrendim ki meğer o kız da benden hoşlanıyormuş ve hep benden bir hamle beklemiş.

Haberin Devamı

Üniversiteye başlayınca psikoloğun da yardımıyla utangaçlığım bir nebze olsun azalmıştı ama hâlâ girişken bir insan değildim. Yine de artık arkadaşlarım vardı, onlarla vakit geçirecek kadar sosyalleşiyordum ve odamda daha az vakit geçiriyordum.

Gittiğim üniversitenin farklı bir bölümünde liseden bir arkadaşım da vardı ve bu kız o benim sevdiğim kızın grubundan biriydi. Bir gün lise anılarından bahsederken bana o hoşlandığım kızın da aslında benden hoşlandığını, arkadaşımla sırf beni harekete geçirmek için çıktığını, zaten lise biter bitmez hemen ayrıldığını söylediğinde neredeyse kalp krizi geçirecektim.

İşte o gün karar verdim bu aptal utangaçlığıma bir son vermeye. Arkadaşıma o dönem yaşadığım her duyguyu anlattım, utangaçlığım yüzünden önüme çıkan fırsatları artık kaçırmayacaktım. Bu bahsettiğim arkadaşım o günden sonra benim en yakın arkadaşım, sırdaşım oldu hatta şu an onun tanıştırdığı biriyle beraberim. Ailem bile kız arkadaşımla tanışmadan bir sevgilim olduğuna inanmıyordu, o kadar umutsuz vakaydım yani… Terapilerin de çok büyük katkısı oldu ama asıl candan bir dostunuz varsa her şeyin üstesinden geleceğinizi bilin ve ona sımsıkı sarılın.

Haberin Devamı

‘UTANGAÇLIĞIM YÜZÜNDEN ÖNÜME ÇIKAN KARİYER FIRSATLARINI DEĞERLENDİREMEDİM’
Selin U. (31)

Kendimi bildim bileli utangaçlığım sebebiyle çok sorun yaşadım. İlkokulda arkadaşlık bile kuramadım. Öğretmen beni tahtaya kaldıracak ya da soru soracak diye ödüm kopardı. Bu nedenle bildiğim bir soruda bile parmak kaldırmazdım.

Lise ve üniversitede de durum pek değişmedi. Hatta şu an iş hayatımda bile aynıyım. Önüme çıkan kariyer fırsatlarını sırf konuşmaya ve kendimi göstermeye çekindiğim için değerlendiremedim.

Benimle aynı anda işe başlayan arkadaşlarım farklı şirketlerde iyi konumdalar. Ben ise hâlâ aynı yerde aynı pozisyonda çalışıyorum. Bu saatten sonra da bu utangaçlık huyumu nasıl aşacağım hakkında en ufak bir fikrim yok. Bazen geceleri aynaya bakıp ağlıyorum.

Haberin Devamı

‘BULUŞMALARA ARKADAŞLARIMLA GİDİYORDUM’
Zehra O. (26)

Çocukluğumdan beri utangaç bir yapım olduğu herkes tarafından biliniyordu. Annemin arkadaşları eve geldiğinde selam vermeye bile utanır, sadece yüzlerine bakardım. Annem ise her seferinde “Teyzelere selam versene” diye zorlardı. Zaten gelen kişiler de selam vermememin utangaçlığımdan kaynaklandığını zamanla anlamıştı.

Herkesin beni idare ettiği zamanlarda utangaçlığım başıma bela olmuyordu ama yaşım büyüdükçe sorunlar yaşamaya başladım. Bir ilişkim olsun istiyordum. Fakat erkeklerle bırakın konuşmayı, göz göze bile gelemiyordum. Hatta o kadar utanıyordum ki buluşmalara bile yakın arkadaşlarımla gidiyordum.

Utangaçlıkla mücadele etmem gerektiğini anlamama sebep olan bir olay yaşadım en sonunda.

Yine buluşmalardan birine yakın arkadaşımı götürdüm. Ben utanıp pek konuşamadığımdan sürekli arkadaşım konuşuyordu. Bu buluşmalar birkaç kere daha tekrarlandıktan sonra, görüştüğüm kişi arkadaşımdan hoşlandığını söyledi.

O günden sonra danıştığım uzmanların desteğiyle önemli görüşmeler öncesinde rahatlatıcı bazı ilaçlar almaya başladım. Artık çok daha az sıkıntı yaşıyorum. Tedavim sonucunda utangaçlığımı üzerimden iyice atıp ilaçlara ihtiyaç duymayacağım günleri iple çekiyorum.

KUTU: Londra'daki Kings College'da gelişimsel davranışsal genetik profesörü olan Thalia Eley'ye göre utangaçlığın sadece yüzde 30’u genetikle ilgili, geri kalan kısmı çevresel etkilerden kaynaklanıyor.

‘İŞ BAŞVURUSU BİLE YAPMAK İSTEMİYORUM’
Uğur K. (28)

Üniversitede puanımın yettiği iletişim bölümünü seçtiğimde utangaçlığım yüzünden sektörde pek de yer edinemeyeceğimi biliyordum. Ancak üniversitenin beni bu denli zorlayacağını hiç düşünmemiştim.

İlkokul ve lisede yıl sonu gösterilerinin hiçbirinde bulunmazdım. Tahtaya kalkıp sunum yapmam gerektiğinde de öğretmenlerim anlayış gösterirdi ve sunumu özel olarak tek başıma yapardım. Çünkü hem annem öğretmenlerimle konuşup utangaç olduğumu söylemişti hem de onlar da zamanla alışıp beni idare edecek şekilde davranmaya başlamıştı.

Sabahları 'Andımız'ı okutması için bir öğrenci seçilirdi ya hani; sekiz yıl boyunca ben hiç seçilmedim.

Üniversite ise bana bu kadar tolerans gösterecek insanlarla dolu bir yer değildi. Hemen her hafta sunum yapmam gerekiyor, kalabalık bir sınıfın önünde her seferinde küçük düşüyordum. Çünkü kalabalığı gördüğüm an "Ya saçmalarsam? Ya yanlış bir şey söylersem?" diye paniğe kapılıyor, belli belirsiz birkaç cümleden sonra yerime oturuyordum.

Neyse ki imdadıma pandemi yetişti. Okul uzaktan olduğu için onlarca kişinin önünde sunum yapmam ya da konuşmam gerekmiyordu. Şimdilerde ise mezun oldum ve aynı kaygılarla işe bile başvurmak istemiyorum. Başvuru yapsam ve kabul edilsem bile kariyerimi ne kadar sürdürebilirim, onu da bilmiyorum.

‘UTANGAÇLIĞIMDAN MÜZİK VE EDEBİYAT SAYESİNDE KURTULDUM’
Ahmet N. (34)

Utangaç olmanın sıkıntısını fazlasıyla çektim. Bizim oralarda benim gibilere “ısmık” denir. Başkalarıyla konuşmayı, arkadaşlık etmeyi pek beceremediğim için hep yalnız kaldım. Çocukluğumda bir-iki arkadaşım oldu sadece. Lisede fazla konuşkan biri olmadığım için sınıfın bir köşesine çekilmiştim. Hatta lisenin ilk zamanları endişe ve panik atakları geçirmeye başlamıştım. İlk günler ağladığımı hatırlıyorum. İlk ve ortaokulda ortama alışmıştım ama yeni bir yere girmek benim için çok zor olmuştu.

Üniversite için İstanbul’a geldiğimde nutkum tutuldu. O kadar çok insanla aynı alanda olmak hem rahatlatıcıydı hem de rahatsız edici. Fark edilmediğim ve birileriyle konuşmak zorunda olmadığım için rahattım. Fakat diğer taraftan bu kadar fazla insanla aynı alanı paylaştığım için rahatsız hissediyordum.

Birkaç arkadaş benden tuttuğum notları kendileriyle paylaşmamı rica ettiğinde ilk kez çekinceye kapılmadan elimdeki notları onlarla paylaştım. Birileriyle bir şeyleri paylaşmak diyalog kurmaktan daha rahattı. Paylaşmak beni özgürleştirdi. Arkadaşlarımla beraber ders çalışmaya başladık. Aykırı tipler olmalarını da çok sevmiştim. Benden daha özgürlerdi. Metal ve rock müzik dinliyorlardı. Okudukları üzerine dersten sonra konuşuyorlardı.

Bana da AC/DC grubunun kasetini verdiler. İlk dinlediğimde bu müziği yadırgasam da bir süre sonra sevmeye başladım. Zincirlerimin kırıldığını hissettim. Zaten yoğun okuyordum; Umberto Eco’dan ve Elias Canetti’den bahsetmeye başladığımda beni can kulağıyla dinlemeye başladıklarını gördüm. İnanılmazdı!

Geçmişte yaşadığım utangaçlıktan rock müzik ve edebiyat sayesinde kurtulmuş oldum. Hâlâ yeni bir yere girerken, yeni bir işe başlarken paniklesem ve pek kimseyle konuşmasam da sonrasında üniversite günlerim aklıma geliyor ve insanlara yakınlaşmayı deniyorum.

Colorado Üniversitesi'nde 2012'de yapılan bir araştırmaya göre, utangaçlığın genetik bir tetikleyicisi olsa da bu değişkene sahip olan bireylerin tamamında utangaçlık gözlenmiyor. Araştırmacılara göre, utangaç ve çekingen bir kişilik örüntüsü geliştiren bireyde çevre, genlerden daha önemli. Hatta bazen ikizler bile farklı karakterler geliştirebiliyor.

BİR SORUDAN FAZLASI | Neden bu kadar utangacım

‘KALABALIK ÖNÜNDE ZOR DA OLSA YAPTIĞIM SUNUM BU DURUMU AŞMAMA YARDIMCI OLDU’
Melis Y. (36)

Küçüklüğümden beri utangaç bir insanım. Özellikle üniversite döneminde utangaçlığım yüzünden çok kötü hissettiğim zamanlar oldu. Arkadaş ortamından kendimi soyutlar, hep mutsuz olurdum. Bir plan yaptıklarında dahil olamazdım. Bana gelmek isteyip istemediğimi sorduklarında ağzımdan istemsizce ‘hayır’ kelimesi çıkardı. “Konuşacak ne konu bulacağım?” düşüncesiyle bir türlü aralarına katılamazdım. Sonra eğlendikleri anların fotoğraflarını sosyal medyada görür ağlardım.

Fakat o yıllarda bu utangaçlık (ya da asosyallik mi demeliyim bilmiyorum), bana iyi bir diploma notu kazandırdı. Mezun olduktan sonra da hemen başvurulara başladım. Şansım yaver gitti, güzel bir iş buldum.

Ne var ki işim dolayısıyla topluluk önünde konuşmam gereken zamanlarda utangaçlığım iki katına çıkıyordu. O kadar utanıyordum ki söyleyeceklerimi tam söyleyemeyip kısa kesiyordum. Özetle bu durumun benim için negatif olduğu gerçeği sürekli yüzüme çarpıyordu…

Bir gün yöneticim benden daha da kalabalık bir ekibin önünde sunum yapmamı istedi. Allah’ım neden ben? Daha 15-20 kişinin önünde doğru düzgün konuşamayıp kekelerken, 100-150 kişinin önünde ne yapacaktım? Başımdan aşağı kaynar sular boşaldı. Önümde dört günüm vardı ve çalışmaya koyuldum. İlk gün işten gelir gelmez hızlıca bir şeyler yiyip slaytlarımı hazırladım.

Sonraki günler de aynanın karşısında defalarca prova yaptım. Utangaçlıktan yüzü kızaran bir kadın olduğum için bu durumun sunumda dikkat çekme ihtimali bile üzüyordu beni. Neyse ki buna da çözüm buldum. Fondöteni bol sürdüm, allığı biraz fazla abarttım. Heyecanlandığım zamanlarda yudumlamak için önüme su koydum. Sunumum başladı.

Başta heyecanlandım ve tökezledim. Yöneticim bunu anladı, araya girip tatlı tatlı yardımlarda bulundu. Onun desteğiyle rahatladım. Anlatacaklarımı atlamadan devam ettim sunuma… Bittiğinde ise topluluk önünde bulunmanın ya da konuşmanın abartılacak kadar zor olmadığını anladım. O gün omuzlarımdan inanılmaz bir yük kalktı. Artık sunumlarda da hayatın diğer alanlarında da çok daha rahatım.

BİR SORUDAN FAZLASI | Neden bu kadar utangacım

‘ARKADAŞLARIYLA KONUŞMASI GEREKTİĞİNDE MESAJ ATIYOR’
Özlem A. (40)

Kalabalık bir ailede büyüdüm. Oğlumu da aynı şekilde büyütmeye özen gösterdim. Ancak tüm bu çabalarıma rağmen oğlum ben ve eşim hariç neredeyse kimseyle konuşmuyor, soru sorulduğunda cevap bile vermiyor. Akrabalarımız bize geldiğinde ise kendini odasına kapatıyor. Hatta "Sorarlarsa evde yok dersin" diye beni uyarıyor.

Akrabalarla iletişim kurması gerektiğinde mesaj atıyor. Aile içine o kadar giremiyor ki kaç teyzesi olduğunu bile bilmiyor… Öğretmeniyle konuştuğumda okulda da aynı şekilde olduğunu öğrendim. Arkadaşlarıyla mesajla konuşuyor ama gerçekte sohbet etmiyor.

Artık bu sorundan çok rahatsız olmaya başladığım için psikoloğa götürdüm. Beni kırmamak için birkaç seans gitse de devam etmek istemedi. Çünkü utangaçlığının artık rahatsız edici seviyede olduğunu bir türlü kabul etmiyor. Ne yapacağımı şaşırmış haldeyim...

‘ARKADAŞLARIM YARDIMCI OLUR SANDIM, DALGA KONUSU OLDUM’
Eymen B. (24)

Arkadaş ortamlarında sevilen, etkinliklere katılan ve eğlenmesini bilen biriyim. Fakat topluluk önünde bir şeyler yapacaksam ya da güzel bir kadına çıkma teklifinde bulunacaksam asla adım atamam. Hatta arkadaşlarım da şaşırır buna. Bugüne kadar hiç kız arkadaşım olmadı değil ama hemen hemen hepsi çok çabuk gelişen, arkadaş ortamında olan şeylerdi.

Son bir yıldır bunu kendime çok dert ettim. Bir gün şunu anladım ki belli bir arkadaş ortamı yapmışım hep onlarla zaman geçiriyorum. Yeni birileriyle tanışmaktan kaynaşmaktan çekiniyor ve utanıyorum. Bu konuyu arkadaşlarıma açtığımda dalga konusu oldum tabii… Aslında bunu bekliyordum. Fakat yine de bir şeyler söylerler, yönlendirirler diye düşündüm. Çok ince düşünmüşüm… Neyse...

"Bu sorunun altında yatan nedenler nedir?" diye biraz araştırdım. Önüme o kadar çok makale ve uzman görüşü çıktı ki okumak zor geldi. Psikoloğa falan gitmek de istemedim. En iyisi bir kursa yazılayım dedim. Bir kez olsun farklı bir ortama girersem ne yapacağımı merak ettim. 

Arkadaşlarıma hiç bahsetmeden bir yemek kursuna kayıt oldum. İlk gün "Girişken olacağım, pozitif duruş sergileyeceğim ve utangaç olmayacağım" diye kendimi kurdum. Ama ne kurmak… Ders başladı bir kız geldi tanışmak istedi adımı söyleyemedim… Rezillik!

Fakat gel zaman git zaman herkesle kaynaştım. Neler yaptım neler… Nefis bir ortam oluştu. Kurstaki arkadaşlar “Sensiz buranın tadı olmazdı” diyorlar. Valla onların yalancısıyım. Sanırım aştım bu durumu…

BİR SORUDAN FAZLASI | Neden bu kadar utangacım

UTANMA DUYGUSU İLE İÇE DÖNÜKLÜK KARIŞTIRILMAMALI

İnsanlar utangaçlık konusunda bir profesyonele başvurmaya çekinse de Uzman Psikolog Serap Duygulu, utanç duygusunun patolojik bir hale geldiği durumlarda mutlaka destek alınması gerektiğinin altını çizdi. Duygulu şunları söyledi:

-- Bireyin bütün ilişkilerini sınırlandıran aşırı utanç, iş, aile ve sosyal hayatını oldukça olumsuz etkileyebilir. Kişi çalışamaz ya da toplum içine çıkamaz hale gelebilir. Tedavi, bireyin yerleşmiş inançlarını yeniden düzenleme amaçlı psikoterapiyle ve psikiyatrist önerisiyle ilaçlı yürütülebilir.

-- Ancak utanma duygusunu, içe dönüklükle karıştırmamak gerekiyor. Utanma duygusu bireyin, kendisini göstermek, potansiyelini ortaya koymak istediği halde bunu yapamamasını ifade ederken, içe dönüklük kişinin kendini göstermek istememesidir. İçe dönük kişide bu bir tercihken, utanç duygusunda bu tercih değildir.

BİR SORUDAN FAZLASI | Neden bu kadar utangacım
Grafik: Harun Elibol

UTANMA DUYGUSU CİDDİ PSİKOLOJİK SORUNLARIN BELİRTİSİ OLABİLİR

Aşırı utanç duygusunun diğer insanların gözünde kendini yetersiz, değersiz ve önemsiz görme düşüncesinden kaynaklanıyor olabileceğini söyleyen Duygulu, “Bu durum bazen ciddi psikolojik sorunların belirtisi ya da kaynağı olarak ortaya çıkabilir. Sosyal Fobi/Sosyal Kaygı Bozukluğu utanç duygusunun baskın olduğu bir sorundur. Kişi başkaları tarafından gözetlenmekten, yargılanmaktan ve eleştirilmekten ve utanılacak bir duruma düşmekten o kadar korkar ki, hiçbir sosyal ortamda bulunamaz” ifadelerini kullandı.

UTANGAÇLIĞIN AŞIRISI GİBİ EKSİKLİĞİ DE ZARAR

Duygulu, çocukluğunda kontrolcü, müdahaleci ebeveynlerle büyümüş, birey olmasına izin verilmemiş ve sürekli baskılanmış, davranışları ve sözleri eleştirilip saygı ve kabul görmemiş bireylerde utangaçlığın görülme ihtimali daha fazla olduğunu söyleyerek, “Aşırısı nasıl zarar vericiyse, bir duygunun eksikliği de o kadar sorun yaratabilir. Utanma duygusu olamayan kişilere de 'Bu ne yüzsüzlük, hiç utanması da yok' şeklinde tepki gösterebiliyoruz. İnsanları toplum önünde zor durumlara düşmekten, alay konusu olmaktan, dışlanmaktan, yargılanmaktan ve ağır eleştirilere maruz kalmaktan koruyan şey, bireyin sahip olduğu utanç duygusudur” açıklamalarında bulundu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!