Bir köy yok oldu

Güncelleme Tarihi:

Bir köy yok oldu
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 10, 1998 00:00

Haberin Devamı

Karadeniz'i ikinci kez vuran sel felaketi, bir köyü yok etti. İki gün sonra ancak ulaşılabilen ve 100'den fazla binaya sahip Beşköy beldesinde sadece 4 bina ayakta kalmayı başardı. Adnan Kahveci Recep Yazıcıoğlu'nun memleketi olan Beşköy'de, camide toplanan köylülerden 50'si sel sularına kapılarak kayboldu.

Trabzon'da geçen cuma akşamı başlayan ve gece boyu devam eden şiddetli yağışların neden olduğu can ve mal kaybı, bölgeye ancak dün öğleden sonra ulaşılınca ortaya çıktı. 7 kişinin yaşamını yitirdiği selde 50 kişi de kayboldu. Bölgede inceleme yapan Devlet Bakanları Eyüp Aşık ve Hikmet Sami Türk, facianın boyutlarının korkunç olduğunu söylediler.

Köprübaşı İlçesine bağlı Beşköy Beldesi'ne felaketten 2 gün sonra, dün ulaşılabildi. Merhum bakanlardan Adnan Kahveci ile Erzincan Valisi Recep Yazıcıoğlu'nun memleketi olan Beşköy'de 100'den fazla binadan sadece 4'ü ayakta kalabildi. Camide toplanan 50 kişi, cami selden yıkılınca kayboldu. Karayolu bağlantısı kesildiği için henüz yardım da ulaştırılamadı.

Beşköy beldesi, bir vadi içinde yer alıyor. Felaket de heyelanla geldi. Vadinin bir tarafını kapatan heyelanın oluşturduğu baraj, kısa süre sonra suyun basıncına dayanamayarak patladı ve Beşköy beldesini haritadan sildi.

59 YIL ÖNCE DE FACİA

Halkın büyük bölümünün yüksek kesimlere kaçtığını söyleyen Beşköy Belediye Başkanı Dursun Karaman, faciayı şöyle anlattı:

‘‘1929 yılında da böyle bir facia yaşadık. Bunu bildiğim için, yağış başlayınca hoparlörden anons yaptırdım ve halkın belde merkezini boşaltmasını istedim. O gün merkezde yaklaşık 250 kişi vardı. Anons ile bir bölümü camiye sığındı, bazıları da yüksek mahallelere gitti. Sel felaketiyle yıkılan camiden kurtulan olmadı. 50'den fazla vatandaşımız kayıp. Diğer mahallere sığınanlardan da haber alamıyoruz.’’

2 GÜNDÜR ULAŞILAMADI

Beldede açlık ve salgın hastalık tehlikesi başladığını anlatan Başkan Dursun Karaman, devletten ilgi görememekten yakındı. Karaman, ‘‘Şu anda dünyayla bağlantımız yok. Elektrik, telefon kesik. Su yok. Yiyecek yok. Mahallelerde çok sayıda ev heyelan tehdidi altında. İnsanlar felaketin şokunu atlatamadı. Hasta ve yaralılar için elimizde ilaç yok. Aradan 2 gün geçti, daha yardım ulaşmadı. Aç susuz ceset arıyoruz. Ekranlarda boy gösterip yüksekten atanlar utansın’’ dedi.

Beldeye ancak yayla yollarından 3 saat yürüyerek gidilebiliyor. Beldeye dün bir helikopterle yiyecek ve ilaç götürüldü.

7 CESET BULUNDU

Sürmene, Beşköy ve çevredeki yerleşim merkezlerinde azgın sulara kapılarak boğulan 7 kişinin cesedi bulundu. Ölenlerden sadece Yusuf Aydın, Ayşe Süer ve 13 yaşındaki Anıl Taş'ın kimliği saptanabildi.

Sürmene Devlet Hastanesi Başhekimi Ayhan Çağılcı, olanaklarının yetersiz olduğunu, salgın tehlikesi başgösterdiğini, durumu Sağlık Bakanlığı'na ilettiklerini söyledi. Bu arada hastane morgunda soğutma sistemi olmaması nedeniyle, cesetler kokmaya başladı.

Sürmene Devlet Hastanesi'ne gelerek, iki oğlunun kayıp olduğunu söyleyen 38 yaşındaki Ali Dağkuş da ilgisizlikten yakındı.

Sürmene Cumhuriyet Başsavcısı Dursun Ali Yağcı da, yardım çalışmalarının yetersizliğinden dert yandı. Hâlâ yardım gönderilmemesine tepki gösteren Yağcı, ‘‘Ekmek yok, yemek yok. İnsanlar feryat ediyor. Canlı olanlar yardım diye bağırıyorlar. Ama yetkililer 2 gün sonra gidiyorlar. Olacak şey mi bu?’’ dedi.

Sadece 4 bina ayakta

Haberin Devamı

Trabzon'un Köprübaşı ilçesine bağlı 2 bin 500 nüfuslu Beşköy beldesi, şiddetli yağışların arkasından gelen heyelan ve selle haritadan silindi. Dağardı, Konuk, Yılmazlar, Büyük Doğanlı ve Küçük Doğanlı köylerinin birleşmesiyle oluşturulan ve Beşköy adı verilen beldede, sadece 4 bina ayakta kalabildi. Azgın seller ve heyelan, aralarında cami ve okulun da bulunduğu tüm binaları yuttu. Selden, belediye binası da nasibini aldı ve tamamen çöktü . İki oğlundan haber alamayan Ali Dağkuş, olayı duyar duymaz Samsun'dan gelip Beşköy'e yürüyerek çıktığını anlattı, şöyle dedi: ‘‘Olay gecesi saat 01.00 sıralarında beldeye hareket ettim. Sabahın erken saatlerinde de vardım. Canlı kimse yoktu. Oğullarımın olabileceği yerler çamur deryasıydı. Tırnaklarımla kazıp aramaya çalıştım. Bu arada Konuk Mahallesi Muhtarı Mustafa Öztürk yanıma geldi. Beraber aradık, ama ellerimizle bir şey yapayacağımızı anlayınca oturup ağladık. Biz kendi imkanlarımızla ulaştık ama devlet gidememiş?’’




Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!