Babaların dramı

Güncelleme Tarihi:

Babaların dramı
Oluşturulma Tarihi: Eylül 22, 1999 00:00

Haberin Devamı

Satanist vahşet tüm Türkiye'yi sarstı... Aileler ise perişan

Satanist vahşeti 1 kurban almadı aslında... Şehriban Coşkunfırat'la birlikte ailesi de girdi mezara... Satanizmin vahşetine kapılan 3 gencin yakınları da perişan oldu. Onların aileleri hergün ölüyor artık.

Şehriban Coşkunfırat'ın boğazını sıkan Ömer Çelik'in babası Şaban Çelik'in ağzından, bir babanın acı dolu sözleri döküldü. ‘‘Bizi mahvetti. Bu utanç bizi bin kere öldürdü. Keşke ölüm haberi gelseydi, o zaman zevkten dört köşe olur, kurbanlar keserdim.’’

Acı ve şaşkınlığı bir arada yaşayan Şaban Çelik, 3 yıldır yüzünü görmediği oğlu için ‘‘O bir psikopattı. Çok uyumsuzdu. Bir baba olarak yapabileceğim herşeyi yaptım, ama başaramadım’’ dedi.

Oğlunu kötü arkadaşlarından kurtarmak için yapmadığını bırakmadığını belirten Şaban Çelik, şunları söyledi:

‘‘13 yaşında okulda dersleri iyi gitmeyince çalışması için mahallemizin kasabının yanına verdik. Yaklaşık 2 yıl burada çalıştıktan sonra kasaptan şikáyetler gelmeye başladı. Oğlumun dükkándaki etleri çaldığını söyledi. Bir akşam nereye gittiğini takip ettim. Daha sonradan oto hırsızı çocuklarla arkadaşlık kurduğunu, etleri onlara götürdüğünü öğrendim. Eşim ve ben kendisini defalarca uyardık. Bizi hiç dinlemedi. 16 yaşlarındayken, bir müzik grubu kurduğunu söyleyerek Antalya'ya gidip orada çalışacaklarını söyledi. Buna karşı çıkınca evden kaçmak isterken farkettim. Dayıları yakalayıp tekrar eve getirdi. Bir süre dayısının yanında çalıştı. Daha sonra ona da karşı gelmeye başlayınca onun yanından da ayrıldı. Bir sene boyunca bir yokoluyor, bir eve geliyordu. Evde olduğu günlerden birinde bana ve eşime 'Ben özgür yaşamak istiyorum' dedi. Gözleri miyop olduğu için sadece iki ay askerlik yaptı. Askerden sonra hemen yanıbaşımızdaki babaannesinin yanına yerleşti. Evimize hiç gelmiyordu. Bu arada saçlarını ve sakallarını uzatmaya başladı. Boynuz resimleri yapıyordu. Abuk sabuk kitaplar okuyordu.’’

Cinayet sonrası ağabeyinin kuaför dükkánına gittiğini söyleyen baba Çelik, ‘‘Cinayetin ardından ağabeyinin işyerine gitmiş. 'Ben bu hayattan bıktım. Pişmanım. Sizin istediğiniz gibi biri olmaya karar verdim' demiş. Ağabeyi de öncelikle saçlarını ve sakallarını kesmesini söyleyince itiraz etmemiş. Biz bu gelişmelerle sevinirken, bir kez daha yıkıldık. Ömer adında bir oğlum yok. ‘Onun idam edilmesi gerekir. Demokrasi, insan hakkı diyorlar. Ya Şehbiran'ın hakkı, o ne olacak’’ diye konuştu.

Şampiyon sporcuydu

1980 yılında İstanbul'da doğdu. Malatya Pötürgeli Coşkunfırat Ailesi'nin 8 kızından 6'ncısıydı. İlkokul ve ortaokulu Avcılar'da tamamladı. Geçtiğimiz öğretim yılı Avcılar Lisesi'nden mezun oldu. Okulun atletizm takımındaydı. Üç yıl üstüste Avcılar İlçe birincisi olmuştu. Kalabalık nüfuslu ailenin geçimini Şehriban ve 3 ablası üstlenmişti. Ailesinin geçimine katkıda bulunmak için ilk olarak Tatilya'da Pizza Matik'te kasiyer olarak çalışmaya başlamıştı. Daha sonra Pizza Hut'ın Taksim şubesinde çalışmak için başvurdu. İş başvurusu kabul edildikten sonra, Gültepe'de eğitim gördü. Üniversite sınavlarına girmek için dersaneye devam ediyordu. Amacı spor akademisine girmekti.

Onu saflığına kurban verdik

Cinayete kurban verdikleri gözbebekleri Şehriban, hiçbirinin kalbini kırmamış. Son sözü yine baba Mehmet Coşkunfırat söylüyor: ‘‘Biz evlatlarımıza kol kanat geriyoruz. Başka ana babalar ise başıboş bırakıyorlar. Ama ne oluyor, kurban bizim çocuklarımız seçiliyor. Kızım bu yüzden kaybetti. Onu saflığına kurban verdik.’’

Şehriban'ın kimlik çatışması

SATANİZME kurban giden 19 yaşındaki Şehriban Coşkunfırat, doğu kültürü ile yoğrulmuş bir ailenin üyesiydi. Malatya'nın Pötürge İlçesi'nden gelen Mehmet ve Hatice Coşkunfırat çiftinin 8 kızından 6'ncısıydı Şehriban.

Evinin uyumlu, güler yüzlü kızıydı Şehriban. Ama aile fertlerinden ayrı, sessiz sedasız kurduğu farklı bir dünyası daha vardı.

‘‘Şehriban'ın yüzünü göremezdik ki’’ diyor ablası Derya. ‘‘O kadar faal bir insandı ki, enerjisine şaşırır, o koştururken biz yorulurduk.’’

Kendi parasını kazanmak, kalabalık ailesine daha fazla yük olmamak istiyordu. Tatilya'da çalışmaya başladı bu amaçla. Gece geç saatlerde eve dönüyor, geldiğinde ise tek kelime edecek hali kalmıyordu.

‘‘Tasvip etmediğimiz arkadaşları da bu dönemlerde girdiler kızımın çevresine’’ diyor Mehmet Coşkunfırat.

Ablaları Suna ve Derya ise daha farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyorlar Şehriban'ın arkadaşlarına:

‘‘Çok saf bir kızdı kardeşimiz. Herkesi kendisi gibi sanırdı. Rock müzik dinlerdi. Bize gürültülü gelirdi ama saygı duyardık. Tasvip etmediğimiz, arkadaşlarının hayata bakışlarıydı. Ama Şehriban onları savunurdu, 'Dış görünüşle insanları değerlendirmiyorum' diye. Biz de bir gençlik hevesidir, gelir geçer diye karışmamaya özen gösterirdik.’’

Ne Mehmet Bey, ne de Hatice Hanım satanist kelimesini hiç duymamışlar. Onlara ‘‘sapık’’ deyip geçiyorlar. Derya ise kızkardeşi ile paylaştığı bir anısını anlatıyor hemen:

‘‘Satanist kelimesini Şehriban'la birlikte Ataköy'deki intiharlarda duyduk. İnanamamış ‘Canavarlık' demişti. Yapı olarak da ne intihara yatkınlığı vardı, ne de hayvanlara bir düşmanlığı.’’

Cinayeti çözen ekip

Şehriban Coşkunfırat cinayetini çözen ekibin başında bulunan (sağdan) Emniyet Müdür Yardımcısı Ahmet Pek, Asayiş Şube Müdür Yardımcısı Akın Kızıloğlu, Asayiş Şube Müdürü Mehmet Selvi ve Cinayet Büro Amiri Metin Ören operasyonun bütün aşamalarını bizzat yönettiler.

Satanistlere baskın

Şeytana kurban edilen Şehriban Coşkunfırat cinayetiyle ilgili soruşturma çok yönlü sürdürülüyor. İtiraflarda bulunan Engin Aslan, Ömer Çelik ve Zinnur Gülşah Dinçer'in ifadeleri doğrultusunda polis, 'Şeytana Tapanlar' Dergisi'nin sahibi Sonat Kaya'yı gözaltına aldı. Polis, satanistlerle ilgili baskınlarını sürdürüyor.

‘Ot gibi yaşamam’ diyordu

İETT şoförlüğünden emekli bir baba ile ev hanımı bir annenin ikinci çocuğu. Bir ağabeyi, iki erkek kardeşi var. İstinye Recaizade İlkokulu mezunu. Aslen Rizeli. Miyop olduğu için 2 ay askerlik yaptı. Askerlik dönüşü evine hiç gelmedi. Okul döneminde çok uyumsuz bir çocuk değildi. Okul sonrası, tanıştığı arkadaşlarının etkisi altına girmeye başladı. Önce otomobil hırsızlarıyla arkadaşlık kurdu. Bu arada, bally (yapıştırıcı) çekmeye başladı. Arkadaş çevresi, onu çok farklı yönlere itti. Taksim'deki barlara takıldığında, satanizmle tanıştı. Asiydi. Ailesinin tüm çabalarını, 'Siz ot gibi yaşıyorsunuz, sizin gibi olmayacağım' diyerek elinin tersiyle itti. Boynuz resimleri yapıp, metal müzik dinlemeye başladı. Ailesini, sadece paraya ihtiyacı olduğu zaman arıyordu. Yalancıydı. Ayaküstü hertürlü yalanı, yüzü kızarmadan söylüyordu. Tüm çabalar, onu bu bataktan çıkaramadı.



Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!