8 yıl 2 güne sığdı

Güncelleme Tarihi:

8 yıl 2 güne sığdı
OluÅŸturulma Tarihi: Temmuz 05, 2003 00:00

38 yıl önce Türkiye'nin dört bir yerinden gelen yetim, öksüz ve dar gelirli 81 zeki çocuk, Darüşşafaka çatısı altında buluÅŸtu. Önlerinde 8 yıllık eÄŸitim vardı. Hepsi yatılıydı, hepsi erkekti ve bu süreyi baÅŸtan sona birlikte yaÅŸayacaklardı. 1873'ten günümüze bağışlarla yaÅŸayan Darüşşafaka onlara da kanat gerdi. Tüm gereksinimleri karşılandı. En seçkin öğretmenlerden Ä°ngilizce ağırlıklı yoÄŸun bir öğrenim aldılar. Aynı yatakhanede yattılar, aynı yemekhanede yediler, aynı bahçede oynadılar. 1973'te ‘‘Daçkalı’’ olarak bu köklü okuldan 100. Yıl Mezunları sıfatıyla ayrıldılar. Tam 30 yıl sonra, geçen hafta tekrar buluÅŸtular. Dünyanın her yerinden gelen 43 sınıf arkadaşı okulda iki günü birlikte geçirdi. Aynı yatakhanede uyudular, aynı yemekhanede kahvaltı yaptılar, aynı bahçede top oynadılar... Otuz yıl mektep tatiliYüzümü demir parmaklığın aralığına dayadım. Otların sardığı bahçeye, camları sökülmüş sarı binaya baktım. Zaman geriye sardı. Otlar kısalarak kayboldu, bakımlı bahçe ortaya çıktı. Futbol sahasından çığlıklar yükseldi.Babamı gördüm. Demir kapıdan beni içeri sokuyordu. Bahçe hareketlendi; sınavdan çıkan çocuklar annelerine koÅŸtular.Bir yaz sonu. Pazar akÅŸamüstü. Annem ve küçük kardeÅŸim beni bu avluya bıraktı. Arkama bakmadım, annemin aÄŸladığını görmedim. Burası benim hayallerimin yeÅŸerdiÄŸi yerdi. Buradan çıkıp dünyaları fethedebilirdim. Yüzlerce kardeÅŸin arasında yalnızlığımla aÄŸladım gizli gizli. Korkmadan azdım, sebepsiz güldüm, zalim oyunlar oynadım arkadaÅŸlarımla, topluluktan cesaret alarak. Okuldan kaçıp sabahı 'dışarı'da etmek, maceranın bütün hazzı ve korkusuyla sarardı bizi. Yeter ki yasak alanlara birlikte dalsaydık.Burada 'devlet dersi' çoÄŸu kez boÅŸ geçerdi. Ama hayat dersini iyi becerdik. Dostluk ve dayanışma dersini ise bizzat biz yazdık.Geçen cumartesi ve pazar sabahı iki kez yatakhane banyosunda aynadaki yüzüme baktım. Yine aynı soru: Kimsin sen? Yanıt daha kolay geldi: Sen neysen biraz da o 'serseri herifler'sin.Biz 30 yıl sonra bir araya gelip geçmiÅŸi anmadık. Son ayak izimizi, kapıdan son çıkışımızı bulduk sadece. Ä°lk karşılaÅŸtığımızda bazılarımızı tanımakta zorlandık ama tanıdıktan sonra ne yaptın, ne yaparsın diye sormadık. Kolesterolden, tansiyondan, hele hele prostattan hiç söz etmedik. 30 yıl sonra bir araya gelmedik biz. Sanki bir yaz sonuydu yine. Recep bakkalın önünde birikmiÅŸtik, radyodan maçları dinlemiÅŸtik. Saat beÅŸ buçuk oluyordu... Yaz bitmiÅŸti, yaz tatili de... 30 yıllık bir tatilden dönüyorduk. 402 Ä°BRAHÄ°M ALTINSAYÄ°htiyacımız varBen de tek bir izlenim düşeceÄŸim buraya: Seksen kadar çocuk bir yatılı okulun tavında kimine göre bir, kimine göre beÅŸ, kimine göre sekiz yıl boyunca dövülen, hem de her bakımdan dövülen rengarenk bir çoÄŸulluk içindeki 'ortak yazgı'yı epeyce yüksek bir mevcutla hálá yaşıyor, yaÅŸatıyor. Bu toplumun bayağı ihtiyacı var böyle ÅŸeylere.413 NURETTÄ°N ELHÃœSEYNÄ° Affan Dede'nin horoz ÅŸekeri Cahit Sıtkı Tarancı, ‘‘Affan Dede'ye para saydım,/ Sattı bana çocukluÄŸumu. / Artık ne yaşım var ne adım; / Bilmiyorum kim olduÄŸumu. / Hiçbir ÅŸey sorulmasın benden’’ diyor o unutulmaz ÅŸiirinde.Herhalde, biz Darüşşafaka'nın 73 mezunları da, otuzuncu mezuniyet yılında, Affan Dede'ye para sayıp horoz ÅŸekeri alıp geçmiÅŸimize gittik. 40'tan fazla yarım asır yaÅŸamış insan, aynı anda gençliklerini satın alıyorlar. Aynı heyecanın hep birlikte paylaşılması satın alınan nesneyi çok daha deÄŸerli kılıyor. 50 yaşında dünyanın birçok sorumluluÄŸunu yüklenmiÅŸ yetiÅŸkinler, iÅŸlerini, eÅŸlerini, çocuklarını bırakıp seçilmiÅŸ bir günde bir araya geliyorsa, bu bir faydayı, bir fayda ile deÄŸiÅŸtirme, yani satın almadır. Bu satın alınan anı, deÄŸerli kılan nedir? 10950 günde bir olması mı? Yoksa, sekiz yıl paylaşılanlar mı? Biz, otuzuncu mezuniyet yılımızda öyle bir ÅŸey satın aldık ki, dünyanın en büyük servetleri bile bunu bir daha bizden satın almaya yetemez. 405 UBEYD KORBEY Adam oluyorumDarüşşafaka'yı kazandım. Ben ne olup bittiÄŸinin farkında deÄŸildim; baÅŸta futbol, misket her türlü sokak oyununu oynamaya devam ediyordum. Ancak komÅŸularımız her akÅŸam bir evde toplanarak, Darüşşafaka'nın benim ve tüm ailemin hayatını kurtaracağından dem vuruyorlardı. O da ne? Postadan büyük bir zarf daha çıkmaz mı? Devlet Parasız Yatılı Ortaokul Sınavı sonucu. Ä°stanbul Erkek Lisesi'ni kazanmışım. Aldı mı tüm Aksaray, Selçuk Sultan Camii Sokak sakinlerini yeni bir telaÅŸ. Son sözü anneciÄŸim söyledi. ‘‘Ben o kadar git, gel masraf ettim, seni Darüşşafaka'ya kaydettirdim, ÅŸimdi de Ä°stanbul Erkek Lisesi'nin yollarına düşemem. Darüşşafaka'da okuyup adam olacaksın.’’ Kulakları çınlasın. Mezuniyetin üzerinden otuz yıl geçti. AnneciÄŸim, ben Daçka'da okuyorum hálá ve adam oluyorum.386 RECEP ALTAYBir komündü 30 yıldır görmediÄŸiniz biriyle sarılıp, öpüştükten sonra, sanki daha dün ayrılmış gibi, konuÅŸmaya devam edebilmek... O buluÅŸma anında yaÅŸanan keyif, belki de sonunda yenik düşeceÄŸimizi bildiÄŸimiz zamana bir tür meydan okuma cüreti... Ä°ÅŸin içine 'siyaset karıştırmak' için bir zorlama olarak görülmesin ama, ayıptır söylemesi, ben 30 yıldır ve bugün hálá sosyalistim. Ä°nsanın ÅŸu ölümlü dünyada zamana meydan okuyan dostluklarla örülü bir yaÅŸam tarzı kurması aslında benim 30 yıldır sosyalizm olarak tasavvur ettiÄŸimden baÅŸka bir ÅŸey deÄŸil ki. Geriye dönüp baktığımda Daçka'da geçen 8 yıllık yatılı okul dönemini bir tür 'komün' yaÅŸantısı olarak deÄŸerlendirmenin mümkün olduÄŸunu sanıyorum ve bu komünün kiÅŸiliÄŸimizi ÅŸekillendirdiÄŸinden kuÅŸkum yok. 350 SEYFÄ° ÖNGÄ°DER400 darbe Biraz abartıyorum gibi geliyordu bana. Bir cumartesi sabahı saat beÅŸte otobüse binip Ä°stanbullara yollanmak. NeymiÅŸ, otuz yıl önce mezun olup kurtulduÄŸumuz sefil bir yatılı okul hayatını anmak üzere toplanıyormuÅŸuz. Peki gitmesene adam, kim alnına tabanca dayadı? Yatakhaneye girdiÄŸimde otuz yıl önce ‘‘Allaaaah, kurtulduk’’ diye fırlayıp gitmemiÅŸim de, yarım saat önce kahvaltıya inmiÅŸim gibi karşılanıyorum. Ve ben de aynı duygularla merhaba demekte olduÄŸumu fark ediyorum. Otuz yıldır hiç görmediÄŸimiz arkadaÅŸlarla sarılıyoruz. Zamanın geçtiÄŸini biliyor ama zamana yüz vermiyoruz. Zaman ÅŸimdi ortada ÅŸamar oÄŸlanı. Ä°nat ya, geçen otuz yılın hikayelerine girmiyoruz. Ä°ÅŸte biz kazandık. Çocuklar kadar ÅŸen. Hatta zaten çocuk. Sonunda yorulup atıyoruz kendimizi yataklara. Zaman çok mu kızmıştır acaba? 93 SÄ°NAN SERTÖZ Güzel insanlarTam 38 yıldır Darüşşafakalılığı birlikte yaÅŸayan arkadaÅŸlarımızdan 43'ü, okulumuzdan mezuniyetimizin 30. yılını kutlama etkinliÄŸimize katıldı bu hafta sonu. 50 yaşına merdiven dayamış bu gençlerin dördü yurtdışından, beÅŸi de Ä°stanbul dışından geldiler. Bu güzel insanların üçü profesör, biri doçent, altısı genel müdür, üçü yurtdışında kurulu ÅŸirket yöneticisi, biri büyükelçi, ondördü iÅŸadamı, onbiri üst düzey yönetici, biri doktor, biri-yazar çevirmen, biri yazar-yayıncı, biri emekli subaydı. Ama hepsi eski dosttu ve bunu bir kez daha hatırladılar bu hafta sonu. Bu insanların hepsi birer aile reisi bugün. Fakat hiçbiri Darüşşafaka'nın da onların bir ailesi olduÄŸunu unutmadılar. Pazar günü evlerine döndüklerinde de yaÅŸadıkları mutluluÄŸun izleri vardı yorgun yüzlerinde.165 ÃœMÄ°T KIVMANBize hanım eli deÄŸdiEvet, Darüşşafaka'dan mezun olunmaz. Hep Daçka'ya ait olunur... 73'lüler yine bir dolu çılgınlık yaptık. Ama hiçbirimiz birbirimize ‘‘Büyü artık!’’ diye bağırmadık. Daçka'da öğrenciyken (1965-73) bir kez ranzanın ikinci katından düştükten sonra hep aÅŸağı katta yatar olmuÅŸtum. 30. yıl kutlamaları sırasında ranzalar yoktu ama ben ille de düşmüşüm, hem de iki kez. Åžimdi yataktan düşmek ile epifani (bir gerçeÄŸe aymak) arasındaki iliÅŸkiye kafa yoruyorum. Daçkalının bavulu epifani dolu/ filbahri/grotesk ninniler çınlar yüzyıllar da geçmiÅŸ belki aradan/bir tek can yok ki anımsasın da haber göndersin oradan/tek tük ses tek tük söz arabesk gün artık dün/belletmen ranzadan düştüğümü görmese bugün.374 YUSUF ERADAMDaçka '73ÇeÅŸit çeÅŸit insan giriyor yeÅŸil kapıdan, kimisi genel müdür, kimisi kendi iÅŸinin sahibi, kimi profesör, kimi diplomat, kimi sıfırdan iÅŸ kurmuÅŸ, kimisi daha ileri gitmiÅŸ birinci iÅŸini batırmış ikincisini deniyor. Onlar ÅŸimdi sadece Ebu, Ayı, Fınt, GevÅŸek, Düşük, KeÅŸ, Laz veya Gabi'ler. Çok şükür okula kavuÅŸuyoruz ve o yeÅŸil kapının dışına kaçma fantezimizi gerçekleÅŸtiriyoruz. Kaçınca bir halt ediyor muyuz? Otuz sene önce ne becerebiliyorsak aynını yapıyoruz. Fakat okula dönünce yaÅŸamadıklarımızı yaÅŸamış gibi ballandırarak anlatmanın tadını tekrar yaşıyoruz.1. TURAN SAK: Serbest Meslek2. ÖNDER DÄ°KMEN: Mali Müşavir, Yönetici3. NÄ°HAT ÖZEREN: Emekli Albay4. SUAT KIZILTAÅž: BiliÅŸim Sektöründe Genel Müdür5. HAMZA YILDIRIM: Dış Ticaret Uzmanı6. KEMAL ENGÄ°N: Ä°ÅŸadamı7. SÄ°NAN SERTÖZ: Bilkent Ãœniv. Doçent (Matematik)8. EROL HACIOÄžLU: Genel Müdür9. RECEP ALTAY: Ä°ÅŸadamı10. HAKAN OKÇAL: Büyükelçi11. ÃœMÄ°T KIVMAN: Mali Müşavir12. FUAT MAHÄ°ROÄžLU: Ä°ÅŸadamı13. NURETTÄ°N ELHÃœSEYNÄ°: Gazeteci14. ADÄ°L ÇAVAÅž: ENKA'da Yönetici (Mühendis)15. SELAHATTÄ°N KAYALAR: NASA'da uzman16. YUSUF ERADAM: Profesör (Ä°ng.)17. HASAN ARDA: Doktor18. NEDÄ°M GÃœRBÃœZ: Turizmci19. MESUT GÃœLTEKÄ°N: Ä°ÅŸadamı20. EMÄ°N ARSLAN: Mali Müşavir21. MELÄ°H ESEN CENGÄ°Z: Ä°ÅŸadamı22. SELMAN ERÄ°ÅžKEN: Yönetici (ABD)23. MUSTAFA AÄžLA: Ä°ÅŸadamı24. Ä°SMAÄ°L ÖZBEK: Yönetici (ABD)25. Ä°BRAHÄ°M ALTINSAY: BeÅŸiktaÅŸ Yöneticisi26. AHMET CÄ°NÄ°SLÄ°: Ä°ÅŸadamı27. SADETTÄ°N CAN: Mali Müşavir28. SEYFÄ° ÖNGÄ°DER: Yayıncı 29. HALUK SEMÄ°Z: Turizmci30. Ä°ZZET EDÄ°GE: Ä°letiÅŸimci (Ä°ngiltere)31. MUAMMER ULUSAN: Ä°ÅŸadamı32. ADNAN DOVAN: Sigorta Yöneticisi33. ERHAN SÃœSLER: Ä°ÅŸadamı34. MUSA ALTUN: Profesör (Onkoloji)35. AHMET KAVAS: Ä°ÅŸadamı36. UBEYD KORBEY: Sigarayla SavaÅŸ Vakfı BaÅŸkanı37. ÖMER PESEN: Ä°ÅŸadamı38. HAKKI EREN: BiliÅŸim Sektöründe Genel MüdürFotoÄŸrafta olmayan beÅŸ kiÅŸi daha vardı.Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!