3'üncü cins: Kadın koğuşundaki tehlike

Güncelleme Tarihi:

3üncü cins: Kadın koğuşundaki tehlike
Oluşturulma Tarihi: Ocak 09, 2001 00:00

Haberin Devamı

Ece bir travestiydi ve 1993 yılında cinayetten tutuklanarak Manisa E Tipi Kapalı Cezaevi'ne getirildi. Travesti olduğu için erkek koğuşunda kalması sakıncalı bulundu ve kadınlar koğuşuna yerleştirildi. Ancak çok geçmeden Ece'nin koğuştaki kadınlarla ilişki kurduğu, hatta birini hamile bıraktığı ihbarı geldi. Açılan soruşturmadan sonra takipsizlik kararı alındı. Ece 1999 yılında tahliye oldu. İşte, cezaevi sonrası yaşamına erkek olarak devam etmeyi deneyen ve yeniden travestiliğe dönen Ece'nin öyküsü.

1995 yılında Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı'na ilginç bir ihbar geldi.

Cinayet suçundan, Manisa E Tipi Kapalı Cezaevi Kadınlar Koğuşu'nda yatan travesti Ece hakkındaydı ihbar. Öyle bir ihbardı ki, ülkede skandal patlattı.

Ece'nin kadın mahkumlarla ilişkiye girdiği iddia ediliyordu. Hatta birini hamile bıraktığı.

Uzun saçları, dolgun göğüsleri vardı. Ama sonuçta bir travestiydi, yani ameliyatsızdı. 'Olur mu olur' dedi ihbarı duyanlar! İhbar sonrası, cezaevi 1'inci Müdürü Zekeriya Sancaktar, 10 müdür yardımcısı ve dokuz kadın gardiyan hakkında soruşturma açıldı. Sonunda takipsizlik kararı verildi. Ortada hamile bırakılmış kadın olmadığı da belirlendi. Ama bu arada ne skandalı duymayan kaldı, ne de Ece'yi tanımayan. Skandal travesti Ece, 18 Haziran 1999'da şartlı tahliye edildi.

MESELE SADECE BİR ORGAN MI?

Sadece cezaevinde değil, tahliyeden sonra da inişli çıkışlı bir hayat yaşadı. Hormon kullanmayı bıraktığı için erkek gibi görünüyordu. O da bu fırsatı değerlendirmekten çekinmedi.

Ece, ‘‘Beni, cinsel organımı farketmelerine rağmen kadınlar koğuşuna koyan onlardı’’ diyor skandaldan beş yıl sonra. Erkekler Koğuşu'na konulması hepten imkansızdı. O da müşahede altına alınmak istedi.

‘‘Yalvardım. 'İki tarafta da huzursuz edilirim. Beni müşahade altına alın' diye özellikle rica ettim. Psikolojik olarak yalnız kalmaya hazır olmadığımı söylediler. İntihara kalkışmamdan korkuyorlarmış. Ne yapalım, bu iftiraya davetiye çıkaran onlar oldu!'

Kabullenememiş kadınlar onu. Sonunda da bu iftira ortaya atılmış. Bir kadını hamile bıraktığı iddiaları, kimini güldürse de Ece'yi yaralıyor.

‘‘Sanki her şey organ sahibi olmakla bitiyor’’ diye acı acı gülümsüyor.

Konuşurken kumral saçlarını sık sık geriye atıyor. Vücudu yıllar sonra yeniden kullanmaya başladığı hormona tam uyum sağlayamamış. Ama o, buna değdiğini düşünüyor. Hormon kullanmaya neden ara verdiği sorusunu, 'Tabii ki skandal sonrası' diye umarsızca yanıtlıyor.

‘‘Belki de bir tepkiydi yaptığım.. Bilmiyorum. Düşünsenize kadınlar koğuşunda bıyıklarını buran bir erkek’’ diye mırıldanıyor.

KOĞUŞTAN ERKEK GİBİ ÇIKTIM

Cezaevinden çıktığında gerçek bir erkekten farksızdı Ece. Çok değil iki ay öncesine kadar da böyle yaşadı.

‘‘Yeniden hormon kullanmaya başlamadan önce, psikolojik olarak toparlanmak istedim. Bedenimi serbest bıraktım ben de’’ diye açıklıyor bu tavrının nedenini.

Göğüsleri küçülmüş, sakalı çıkmıştı. ‘‘Aynaya baktığımda ağladım ama sabretmeliydim’’ diyor. Bir kadın gibi hissederken yüzünü traş etti. Bir kadın gibi oturup kalkarken, pisuvarın başına gitti.

Hayat zordu. Uzun süre iş bulamadı cezaevi sonrası. Sonunda 'Neden erkek işi yapmayayım' diye düşündüğünü anlatıyor.

‘‘Şarkkahvesi'nde bir kaportacıya girdim. Ece'yi bir süreliğine gömdüm. Artık babamın bana verdiği ismi taşıyordum. Yeniden Uğur Kılıç olmuştum.’’

Bir zamanlar manikürlü olan tırnakları oto boyasıyla doldu. Delikanlıların diyarında, delikanlı işi yaptı. Oysa onların gözlerini üzerinde hissetmeye, attıkları laflara kıkırdamaya alışkındı o. Kara saçlı, kara kaşlı yüzüne artık kaçamak genç kız bakışları çevriliyordu.

‘‘Hiç can yaktım mı bilemem ama fena çocuk görünmüyordum’’ diyor şimdi.

Harika Avcı'nın bakışı, Bülent Ersoy'un makyaj stiline duyduğu özlemi gecelere sakladı aylarca. Ama bir tebessüm, bir mimik de olsa, gündüze taştı. Eleverdi Ece'yi. ‘‘Dükkan sahibi anlamış sonunda... Ama korktuğum gibi olmadı. Tam tersi, adam bana vuruldu.

Ev açmayı teklif etti. Hatta 'Gerekirse hiç hormon kullanma, ben seni böyle sevdim' dedi. Ama iki çocuğuna, karısına acıdım. Kabul etmedim.’’

Teklifi kabul etmemişti ama bu böyle de sürmezdi. Ece, artık içinden geldiği gibi davranmanın zamanının geldiğini anladı.

‘‘Vakit gelmişti. Dükkandan ayrıldım. Hormona başladım.’’

REHA MUHTAR VE JAMES DEAN

Önce epilasyona gitti. Kaşlarını inceltti. En pahalısından makyaj malzemeleri aldı. Küçük de olsa sahip olduğu göğüsler, geriye giden omuzlarıyla daha bir öne çıktı.

‘‘Düz topukla zaten yürüyemezdim. Hemen koştum Zümrüt Ayakkabı'ya. Yaptırdım ayakkabılarımı’’ diye tamamlıyor değişimini.

Kendisi gibi travesti olan bir arkadaşıyla birlikte yaşıyor artık.

‘‘Ortak dramlar bizim ki... Aynı sızılar, aynı kalp yaraları’’ diyor. Günleri kuaförde, güzellik merkezlerinde ve alışverişte geçiyor. Para kazanmaları gerek. Yolları belli. Onlara göre bir travestinin para kazanmasının tek yolu var zaten. O da bedeni. Amacı ev almak, şöyle güzel manzaralı bir ev. İddialarına bakılırsa, çok da sürmeyecek. 'Ayda altı milyar kazanan var', söylediğine göre.

‘‘Kelle kolkukta bir hayat bizimki... Ama kendi tercihimiz’’ diye itiraf ediyor ardından. Yaşadığı onca şeyden sonra gülebilmekse zor onun için. Günün stresini ancak haber saatinde, o da Reha Muhtar'ı izlerken atabiliyor. ‘‘Şeker adam, beni çok güldürüyor’’ diyor.

James Dean onun ve onun gibilerin tek aşkı! ‘‘Çok genç öldü değil mi?’’ diye soruyor, Dean'in evdeki posterine bakarken. Kucağındaki dişi köpeğe sarılıyor, cevabı kendi veriyor. ‘‘Belki de biz çok yaşadık!’’

Ben katil değilim

17 Haziran 1993 yılında bir kadın görümünde girdi cezaevine. Cinayetten suçlanıyordu. Hapse girmesine dost hayatı yaşadığı Bahattin Kabaklı'nın neden olduğunu söylüyor. Ondan bir zarar gelmesinden hala çok korkuyor.

‘‘Beni İzmir'e Mehmet Öz adındaki bir adamla tanıştıracağını söyleyerek götürdü. İzmir'de Lider Mağazaları'nın sahibi olan bu adamla Lozan Pastanesi'nde tanıştık, gece için anlaştık. O gece Mehmet'le ben yalnız buluştuk, bira içtikten sonra Mehmet Bey, önden çıktı. Bahattin de başka bir arabayla bizi takip ediyormuş. Mehmet'in arkasından o içeri yöneldi. Gürültüler duydum. Bahattin telaşla çıktığında, beni de kendi arabasına aldı ve İstanbul'a kaçtık.’’

İddialarına göre Bahattin, Ece'nin vesikalığını olay yerinde bırakmış.

‘‘Katil olarak arandığımı söyledi. 'Sen içeri girersen ben sana bakarım. Üç beş ay yatıp çıkarsın' dedi, inandım.’’

Bahattin'in sözünü dinlediği için üçüncü ay sonunda pişman olup ifadesini değiştirmiş ama artık çok geçmiş.

‘Tecavüze uğradım’

İstanbul'da 1972 yılında doğmuş. Ailenin iki erkek çocuğundan biri. 14 yaşına kadar bir erkek gibi büyütüldüğünü söylüyor. Her şey tecavüze uğramasıyla başlamış. Tecavüz sonrası hormon iğnesi yapmışlar ona. Bunun ayrı bir batak yolu olduğunu söylüyor.

19 yaşında otostopa başlamış. Ama otostop hayatı rizikolu olduğundan, geneleve atmış kendini.

Ona göre 'Hanım hanımcık' biri. 'Keşke evimin kadını olabilsem' düşleri olan biri. Bu nedenle zaten, dünyaya kadın olarak gelenlere kızgın.

Hele kadınlar bir de bakımsızsa, yandılar.

‘‘Travesti ve transseksüeller, kadın bedeni için nelere katlanıyor. Bir de bu bedenin kıymetini bilmeyenler var. Gel de kızma!’’

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!