Güncelleme Tarihi:
İlk olarak 2019'un son günlerinde Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve buradan dünyaya yayılan koronavirüste (Kovid-19) çeyrek milyarın üzerinde insana bulaştı. 5 milyondan fazla cana mal olan virüs son dönemde varyantları ile gündemde.
Güney Afrika'da ortaya çıkan ve buradan diğer ülkelere yayılan Omicron varyantı kısa sürede dünyanın alarma geçmesine neden olmuş durumda.
Zira bilim insanlarının Omicron hakkında hâlâ bilmediği çok şey var. Ayrıca varyant daha bulaşıcı olabileceği ve aşıların buna karşı daha az etkili olabileceği endişelerine yol açan birkaç mutasyona sahip.
Bilim dünyası haftalardır bu sorulara kesin bir yanıt verebilmek için zamana karşı yarış verirken konu ile ilgili İngiltere'den flaş açıklamalar geldi.
İki doz aşının Omicron varyantına karşı etkisiz kalabileceği sonucuna ulaşan araştırma 3. doz sonrası en fazla koruna sağlayan aşıyı belirledi.
UKHSA tarafından yapılan ilk analize göre, iki doz Pfizer, Omicron'dan kaynaklanan semptomatik bir enfeksiyona karşı yalnızca yüzde 30 ila 40 koruma sağlıyor. Aynı analize göre, bu oran 3. doz Pfizer'dan sonra 75'e kadar çıkıyor.
UKHSA'ya göre Altı ay önce bir Astrazeneca aşısı yaptırdıysanız, aşının semptomatik bir Omicron enfeksiyonuna karşı etkinliği sıfıra yakındır. İlk iki aşınız Astrazeneca ise, bir Pfizer güçlendirici aşısı olmanız durumunda etkinlik yüzde 70 seviyesine ulaşıyor.
Bu veriler ışığında ülkemizde de kullanılan Pfizer aşısının İngiliz Astrazeneca'ya oranla daha iyi bir koruma sunduğu görülüyor. Moderna ve J&J aşıları için bu sonuçların önümüzdeki günlerde açıklanması bekleniyor.
Peki hastalığı önlemede takviye aşıları neden birinci ve ikinci doz aşılara kıyasla daha önemli ölçüde yardımcı oluyor? Bundan sonra git gide artan sayıda takviyeye ihtiyaç duyacağımız bir yola mı giriyoruz?
Aşılar, vücudu virüs hücrelerimize bulaşmadan önce Covid'i durduran nötralize edici antikorlar yapmaya sevk eder, ancak dolaşımdaki antikorlar zamanla azalabilir. Omicron varyantının çıkmasından önce bile, enfeksiyona karşı koruma seviyemizi üst konumda tutmak için takviye dozlarının gerekli olacağı biliniyordu. Buna karşın, iki dozun ciddi hastalıklara karşı koruma seviyesi yine de iyi görünüyordu.
Nüfusunu ilk aşılayan ülkelerden biri olan İsrail'den gelen verilerse, sadece üç ay sonra bile enfeksiyona karşı korumada bir düşüş göründüğünü ortaya koydu. İnsanların ikinci dozdan altı ay sonra enfekte olma olasılığının, birkaç hafta sonrasına kıyasla yaklaşık 15 kat daha fazla olduğu keşfedildi.
Çoğu insan ciddi hastalıklara karşı korunmaya devam etse bile, bu zayıflayan bağışıklık trendi, özellikle de yetişkinlerin bir kısmı aşısız kaldığında veya onları savunmasız bırakan bağışıklık koşullarına sahip olduğunda ciddi bir halk sağlığı sorununa dönüşebilir.
Omicron, takviye dozlarına olan ihtiyacı daha acil hale getirdi. Virüsteki mutasyonlar, başak proteininin şimdi tüm mevcut aşıların hedef almak için tasarlandığı orijinal Wuhan türünden oldukça farklı göründüğü anlamına geliyor.
Bu da önceki enfeksiyondan ve aşılamadan gelen antikorların Omicron'u yakalamada daha az etkili olacağı anlamına geliyor. Virüse yapışma kabiliyetleri olumsuz olarak etkilendiğinden, bu zayıflığı telafi etmek için daha yüksek miktarda antikora ihtiyaç duyuluyor.
Yapılan çalışmalarda, bir takviye dozun, antikor seviyelerini iki dozdan sonra görülen seviyenin önemli ölçüde üzerine çıkardığı görülüyor. Buna bakarak, üçüncü dozdan sonra bağışıklığın daha yavaş zayıflayacağı umuluyor, ancak durumun böyle olup olmadığını belirlemek için henüz yeterli zaman geçmiş değil.
İlk çalışmalar ayrıca, bir takviye dozunun ardından antikorların kalitesinin daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bağışıklık sistemi, virüs veya aşı ile sonraki karşılaşmalara dayanarak tam olarak hangi antikorları seçip güçlendireceğini belirleyip kendini iyileştirmeye devam ediyor.
Çalışmalar, üçüncü dozun ardından bağışıklık tepkisinin daha güçlü ve daha kapsamlı olduğunu gösteriyor. Ayrıca aşıların enfeksiyona karşı olmasa da ciddi hastalığa karşı daha iyi dayanabileceğine dair bazı umut verici belirtiler bulunuyor.
Bağışıklık sistemi çoktan enfekte olan hücrelere saldıran T hücreleri adında ikinci bir savunma hattına sahiptir. Daha uzun süre kalma eğiliminde olan T hücreleri, virüsün mutasyonlar arasında daha yüksek oranda korunan kısımlarını tanırlar.
Yani Omicron mutasyonlarının onlardan gizlenmesi olasılığı daha düşüktür. Bu nedenle, antikorlar enfeksiyonu savuşturmak için yeterli gelemese bile, T hücreleri devreye girerek kişiyi ciddi şekilde rahatsız etmeden önce hastalığı kontrol altına alabilir.
Laboratuvar verileri şimdilik umut verici görünse de bu dalganın nasıl geçeceğine dair en büyük belirsizlikleri aydınlatmak için Güney Afrika, Birleşik Krallık ve başka yerlerde gerçek dünyadaki sonuçlar yakından takip ediliyor.
Şu an için aşı üreticileri, mart ayına kadar uygulamaya hazır olabilecek varyant aşılar üzerinde çalışıyorlar. Ancak mevcut aşılar üzerinden küçük değişikliklerle yapılan yeni aşılar, gelecekte Omicron'un bile daha da hızlı yayılan başka bir varyantın gölgesinde kalması durumunda aynı güvenlik açıklarından vurulabileceğimiz anlamına geliyor.
Bilim adamları, gelecek nesil aşıların yalnızca dolaşımdaki varyantlarla eşleşmekle kalmayıp, aynı zamanda tüm mutasyonlara karşı etkili olmaları için çok daha geniş bir bağışıklık koruması sağlayacağını umuyorlar. Başak proteinini hedef alan aşıların sağladığı bağışıklık aylarla ölçülüyor. Ancak bunun yerine viral replikasyon mekanizmasına karşı T hücresi tepkisini tetikleyecek özel olarak tasarlanmış bir aşı tasarlanması durumunda bu sürenin yıllarla ölçülebileceği düşünülüyor.
Öte yandan ABD'li araştırmacılar söz konusu semptomun Omicron varyantı ile enfekte olan kişiyi belirlemekte kilit role sahip olduğunu ve vakaların yüzde 89'unda saptandığı bilgisini paylaştı.
Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), Omicron varyantındaki ana semptomun boğazda kaşıntı hissi ve ona eşlik eden kuru öksürük olduğunu belirlendi.
Bu varyantı saptayan doktor olan Güney Afrika Tabipler Birliği başkanı olan Dr Angelique Coetzee, diğer enfeksiyonlardan ayırt edici semptomun boğazda kaşıntı hissi olduğunu açıklamıştı.
'Hasta boğaz ağrısından değil boğazda kaşıntı hissinden mustaripti' diyen Coetzee, Omicron pozitif bir erkek hastada bu durum ile karşı karşıya kaldıklarını belirtmişti.
Omicron'a yakalanan 43 hastanın mercek altına alındığı CDC raporunda en sık görülen semptomlar hakkında da bilgi verildi. Raporda öksürük (yüzde 89), yorgunluk (yüzde 65) ve tıkanıklık veya burun akıntısı (yüzde 59) en yaygın üç semptom olarak sıralanıyor.
Söz konunu raporda nefes darlığı (yüzde 16), ishal (yüzde 11) ve tat veya koku kaybı (yüzde 8) da nadir görülen semptomlar olarak sıralanıyor.
Güney Afrika Sağlık Bakanlığı'nın Danışma Komitesi'nde de yer alan Dr Coetzee, önceki dalgalarda olduğu gibi Omicron'da da önce gençlerin hastalandığını söyledi.
Doktorun şimdiye kadarki deneyimi, varyantın 40 veya daha genç olan insanları etkilemesiydi. Güney Afrika sağlık bakanı Dr Joe Phaahla, aşı oranları nispeten düşük olduğu için gençlerin Omicron'dan en çok etkilenen grup olduğunu belirtti.
Omicron varyantına karşı en etkili Kovid-19 aşısı belli oldu...