Öğretmenler geniş bir repertuara sahip olmalı

Güncelleme Tarihi:

Öğretmenler geniş bir repertuara sahip olmalı
Oluşturulma Tarihi: Şubat 06, 2014 10:41

Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği’nin, 13. Geleneksel Eğitim Sempozyumu sonuç bildirgesinde, 21. yüzyıl beceri ve yeteneklerine sahip bireyler yetiştirmek için öğretmenlerin geniş bir repertuara sahip olması gerektiği vurgulandı. Ayrıca, her toplumun bireyi ve doğayı esas alan kendine özgü bir felsefi zemin oluşturması gerektiği belirtildi.

Haberin Devamı

30-31 Ocak ve 1 Şubat tarihlerinde Türkiye Özel Okullar Birliği Derneği tarafından düzenlenen 13. Geleneksel Eğitim Sempozyumu’nun sonuç bildirgesi açıklandı. Bu yıl ‘Teori, Uygulama ve Değerlendirmeleriyel Farklı Eğitim ve Öğretim Model/Yöntem/Yaklaşımlar’ temasıyla düzenlenen sempozyumun sonuç bildirgesinde, 21. yüzyılın hızlı değişen ortamına uyum sağlayabilecek beceri ve yeteneklerle donatılmış bireyler yetiştirebilmek için öğretmenlerin geniş bir repertuvara sahip olması gerektiği sonucuna varıldı. Dernek tarafından yayınlanan sonuç bildirgesinde, bir yandan yurttaş yetiştirmek için ortak müfredatların kullanıldığına dikkat çekilerek, her bireyin farklı öğrenme özelliklerine sahip olduğu vurgulandı. Bu nedenle öğretmenlerin, yeri ve zamanı geldikçe yeni model/yöntem ve yaklaşımlardan herhangi biri ya da birkaçından uygun olanı/olanları seçip, yerine ve gereğine göre uyarlayarak sınıfında kullanasilmesi gerektiği vurgulandı. Ayrıca, her toplumun bireyi ve doğayı esas alan kendine özgü bir felsefi zemin oluşturması gerektiği belirtildi.

Haberin Devamı

Kendine özgü eğitim felsefesi

Antalya’da Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü, bakanlık bürokratları, il ve ilçe milli eğitim müdürleri, 973 özel okul yöneticisi ve öğretmenlerinin katılımıyla, 7 konferans, 16 çalıştay ve 4 panelin düzenlendiği sempozyumdan şu sonuçlar çıktı:

- Sempozyumdaki çalışmaların ortak amacı, kendi okullarımıza ve öğrencilerimize uyabilecek yeni uygulamaları hayata geçirerek 21. yüzyılın hızlı değişen ortamına daha iyi uyum sağlayacak beceri ve yeterliklerle donatılmış, kendi çağlarının problemlerini çözebilecek bilişimsel düşünceye sahip öğrenciler yetiştirmektir. Bunun için gerekli öğretim sürecinde hiçbir strateji, yöntem ve tekniğe en iyi diyemeyeceğimize göre öğretmenler geniş bir repertuara sahip olmalı, yeri ve zamanı geldikçe bu model/yöntem ve yaklaşımlardan herhangi biri ya da bir kaçından uygun olanı ya da olanları seçip, yerine ve gereğine göre uyarlayarak sınıfında kullanabilmelidir.

Haberin Devamı

- Eğitimin “özel” oluşu hem bireysel olarak biricik, hem de toplumsal olarak ortak olmasından kaynaklanır. Bir yandan yurttaş yetiştirmek için ortak müfredatlar kullanılırken, diğer yandan her bireyin farklılığı eğitimin halletmesi gereken ana paradokslardan biridir. Bu paradoksu ortadan kaldırmanın yolu, her toplumun bireyi ve doğayı esas alan kendine özgü bir felsefi zemin oluşturmasıdır.

- Hiçbir şey kendine özgü olmadan özgünleşemez. Bu bağlamda tüm teori, ekol, model ve yöntemler ‘şekil’dir. Ancak zemin olmadan şekil olmaz. Yani felsefe olmadan yöntem ve uygulama referanssız kalır. Bir taraftan dünyadan güzel örnekleri paylaşırken, diğer taraftan kendi insan anlayışımızı ve felsefemizi ortaya koyarak dünyaya bir katkı sağlamak zorundayız. Toplumsal mutabakatı esas alan bir anayasayla beslenen yeni bir insan tasavvuru oluşturmak gerekiyor.

Haberin Devamı

- Her bireyin öğrenmesini kendi düzeyine uygun bir şekilde daha iyiye götürebileceği yaklaşımlar giderek geliştiriliyor. Eğitim sistemi sürekli değişen, öngörülemez bir dünyada yetişen öğrencilerin ileride karşılaşabilecekleri çeşitli sorunlara karşı onları donanımlı bir şekilde yetiştirme, yeni bilgilere erişebilmeleri, beklenmedik zorluklarla baş edebilmeleri, geniş bir perspektifle düşünebilmeleri, eleştirel düşünebilme, karar verebilme, problem çözebilme ve hayat boyu öğrenmeyi sürdürebilmeleri için gerekli becerileri edinmelerini sağlamalı.

- Öğrencilerin rekabetçi dünya ile baş edebilmeleri için, işbirlikçi yöntemler kullanarak öğrenciler için birarada uyum içinde çalışabilecekleri, ekip çalışması yapabilecekleri, yaratıcılıklarını ve güçlü yanlarını keşfedip geliştirebilecekleri, aktif bir şekilde öğrenme dürtülerini kullanarak anlamaya ve öğrenmeye çalışabilecekleri daha ilgi çekici sınıf ortamlarının hazırlanması gerekir.

Haberin Devamı

- Zaman ve olanak verildiğinde en etkin öğrencilerden beklenen öğrenme düzeyine her öğrenci erişilebilir. Bunun için bütün öğrencilerin hesaba katılarak öğretimin yürütüldüğü içerici yaklaşımla sınıfta bireyselliğin de dikkate alınması ve hiçbir bireyin ötekileştirilmeden bütünün bir parçası olarak kabul edilmesi ve öğrenme ortamında var edilmesi önemli.

- Okullar, öğrencilerin mezuniyet sonrası hem sosyal hem de iş yaşamında başarılı olmaları için proje-tabanlı çalışmalara yer vermeli.

Sempozyumda tartışılan konu başlıkları ise şöyle:

• Kubaşık (İşbirlikçi) Öğrenme Modeli,
• 21. Yüzyıl Beceri ve Yeterlilikleri ve Bilgi ve İletişim Teknolojilerinden Örnekler, Uluslararası Bakalorya Programları (IB PYP, MYP, DP),
• 3-D Eğitim,
• Montessorie Eğitimi,
• Harmanlanmış/Hibrit Öğrenme Modeli,
• Eğitimde Drama Yöntemi,
• Tam Öğrenme Yöntemi,
• İçerici Eğitim Yaklaşımı,
• Eleştirel Düşünce Becerilerinin Geliştirilmesine Yönelik bir Yaklaşım,
• İçerik ve Dil Eğitiminin Birleştirildiği Eğitim Yöntemi(CLIL),
• High Scope Modeli,
• Proje Tabanlı Öğrenme,
• Reggio Emilia Yaklaşımı,
• Waldorf Okulu Yöntemi,
• Farklılaştırılmış Eğitim Modeli,
• ORFF Yaklaşımı,
• Anlamaya Dayalı Tasarım Yöntemi (UbD).

BAKMADAN GEÇME!