Şefik kâbusu

Güncelleme Tarihi:

Şefik kâbusu
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 12, 2000 00:00

Haberin Devamı

Aşık olduğu genç kızın beynine dekanın makam odasında kurşun sıkan Şefik Dağaçar, bir yıl tedavi gördükten sonra İletişim Fakültesi’ne kaldığı yerden devam edecek

EGE Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde üç yıl önce okulu kan gölüne çeviren Şefik Dağaçar paniği yaşanıyor. Aşkına karşılık vermediği için hocaların gözleri önünde Seval Erdoğan'ı öldüren katil Dağaçar'ın bir yıl tedavi gördükten sonra okula döneceği haberi, Fakülte'ye bomba gibi düştü.

Aftan yararlandı

CİNAYETTEN sonra Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği müebbet hapis kararı Yargıtay'ca bozulan, geçtiğimiz günlerde de cezai ehliyeti olmadığı için bir yıl tedavi görüp tahliyesine karar verilen Dağaçar, cezaevinden postayla yaptığı başvuru sonucu Öğrenci Affı Yasası'ndan yararlandı.

Tüyleri ürperiyor

FAKÜLTE yönetimi, 1997'de çıkan ve hiçbir sınır koymadan okuldan atılan öğrencilere 5.5 yıl süreyle haklarını geri veren 4305 sayılı yasa gereği Dağaçar'ın yeniden kaydını yapmak zorunda kalırken, Dekan Prof. Dr. Işık Özkan, ‘‘Bir katilin okula döneceği fikri tüylerimi ürpertiyor’’ dedi.

En az bir yıl tedavi altına alındığı Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nden ‘‘sağlığına kavuşmuştur’’ raporu aldığı takdirde okula geri dönecek olan katil Şefik Dağaçar, 4 yıl önce İletişim Fakültesi'nin Özel Kalem Odası'nda hocalarının gözleri önünde 3. sınıf öğrencisi Seval Erdoğan'ı, aşkına karşılık vermediği gerekçesiyle tabancayla vurarak öldürdü.

EGE Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencisi Seval Erdoğan'ı aşkına karşılık vermediği için dekanın özel kalem odasında hocalarının gözleri önünde tabancayla vurarak öldüren Şefik Dağaçar, bir yıl tedavi gördükten sonra okula dönecek. İletişim Fakültesi'nde bomba gibi düşen haber, öğretim görevlileri ve öğrenciler arasında panik yarattı.

19 yaşındaki Seval'i öldürdükten sonra Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan Şefik Dağaçar, ömür boyu hapis cezasına çarptırılmış, ancak karar Yargıtay tarafından bozulmuştu. Cezaevine konan Dağaçar'ın davası sürerken, 12 Eylül 1997'de çıkan Genel Öğrenci Affı Yasası yürürlüğe girdi. Yasanın, hiçbir sınırlama koymadan, her ne sebeple olursa olsun okuldan atılan öğrencilere haklarının 5.5 yıl süreyle geri verildiğini öğrenen Dağaçar, atıldığı İletişim Fakültesi'ne cezaevinden postayla gönderdiği dilekçeyle başvurdu. İşlediği cinayetin akabinde kaydını dondurmak isteyen Dağaçar'ın talebini reddeden okul yönetimi, yasa gereği bu kez kaydını yapmak zorunda kaldı. Üç yıl süren yargılama sonucunda mahkemenin cezai ehliyeti olmadığı ve bir yıl tedavi gördükten sonra tahliyesine karar verdiği Dağaçar'a okul yolu açıldı. 2,5 yılı kalan Dağaçar, tedavi altına alındığı Manisa Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nden ‘‘Sağlığına kavuştu’’ raporunu aldığı taktirde, önümüzdeki öğretim yılında okula başlayacak.

Bayram okuldan kaçıyor

DEHŞET anını saniye saniye yaşayan, olayın ardından psikolojik tedavi gören İletişim Fakültesi'nin Öğrenci İşleri Şefi Ayfer Bayram, Şefik Dağaçar'ın okula döneceğini öğrenince 19 yıldır çalıştığı işini değiştirme kararı aldı.Dağaçar'ın, işlediği cinayetin ardından tabancayla intihar girişiminden vazgeçirdiği için kendisine minnettar kaldığını ifade eden Öğrenci İşleri Şefi Bayram, ‘‘Cezaevinden bana ‘Benim bir Allah'ım var. İkinci Allah'ım sensin. Sen olmasan ben ölmüştüm. Sen benim kaderimsin’ mesajlaryla dolu mektup gönderiyordu’’ diyerek, yaşadığı dehşeti ilk kez anlattı:

‘‘DEKANIN özel kalem odasında Gazetecilik Bölüm Başkanı Nazif Akçalı, Fakülte Sekreteri Esin Ataol ve ben konuşuyorduk. Kapı açıldı. Bir eli Seval'in omuzunda duran Şefik, elindeki dosyayla içeri girdi. Elindeki dosyayı bana uzatınca dersleriyle ilgili bir sorunu olduğunu düşündüm. Dosyanın kapağı Türk Bayrağı'yla kaplıydı ve oldukça kalındı. Bir tuhaflık olduğunu anladım. İçinde meğer Seval'i öldürüp intihar edeceğini yazan notlar varmış. Başımı kaldırmamla patlayan silahı ve çıkan ateşi gördüm. Seval kanlar içinde düştü. Herkes kaçıştı, odada Şefik ve ben kaldım. Seval'in göğsü inip kalkıyordu. Bir ambulans çağıralım, belki kurtarırız diye yalvardım. Öfkelendi ve Seval'a bakıp tabancayı göğsüne niyanlayarak ateşledi. Ardından tabancayı başına dayadı. Bu kez onu ikna etmeye çalışırken, polisler geldi. Beni dışarı çıkardılar. Aylarca kendime gelemedim. Tedavi gördüm. Şefik okula gelmeden ben gideceğim.’’

Avukat: Bal gibi döner

HUKUKÇU Özer Kırca, Dağaçar’ın okula, ‘bal gibi dönebileceğini’ söyledi. Dağaçar'ın, 12 Eylül 1997’de yürürlüğe giren 4305 sayılı genel öğrenci affını içeren yasanın 5. maddesin’de yeralan ‘‘Disiplin Kurulu Kararı ile Yükseköğretim kurumundan çıkarma cezası alanlar aftan yararlanır‘‘ kararı uyarınca tekrar okula kaydının yapıldığını belirten Kırca, ‘‘Cezai ehliyeti olmayan kişilerin öğrenim hakkının bulunmadığı genel kanunlarla belirlenmiştir ve Şefik'in okula kaydının yapıldığı sırada masumiyet karinesi gereği sanık durumunda oluşu ve akıl hastası olduğu kesinleşmediği için kaydı yapılmış olabilir’’ dedi. Kırca, İletişim 2. sınıf öğrencisi olarak görünen Dağaçar'ın durumunu hukuki açıdan şöyle değerlendirdi:

‘‘ŞEFİK hakkındaki hüküm Yargıtay'ca onandıktan sonra tedavisi için hastaneye gönderildi. Minimum bir yıl tıbben sağlığına kavuşana dek tedavisi sürmek zorunda. Sağlığına kavuştuğu raporuverilirse, okula dönmesinde engel kalmaz. Şefik raporla birlikte normal bir insanın tüm haklarına cezai ehliyet dahil kavuşmuş olur. Okula dönen Şefik yeniden suç işlerse, prosedür sil baştan başlar’’ dedi.

KANUNDA boşluğun olmadığını savunan Kırca,’Ancak Şefik daha okuyorken çeşitli zamanlarda psikiyatrik hastalıklarını raporla okul yönetimine sunuyor, izin alıp sınavlarını erteleyebiliyorsa, burada idarecilerin daha özenli davranması gerekirdi. En azından kayıt yenileme zamanlarında psikolojik sorunları olan bir kişinin ruh halinin okumasına engel teşkil edip etmemesinin öğrenilmesi için doktor bilgisine başvurulabilirdi’’ dedi.

DEKAN

DAĞAÇAR'ın okula dönebilecek oluşunun rüyalarına girdiğini söyleyen Dekan Prof. Dr. Işık Özkan, ‘‘Maalesef çıkış yolumuz yok. Genel öğrenci affı bu hakkı ona veriyor. Elimiz kolumuz bağlı. 5.5 yıllık sürecin üç yılını doldurdu. Bu süreçte okul harçlarını yatırmadı, ancak bu da engel değil. Sonuçta o bizim istemesek de öğrencimiz. Bir katil nasıl serbest bırakılır hala anlayabilmiş değilim’’ dedi. Bir katille karşılaşmak istemediğini de ifade eden Özkan, ‘‘Şefik, cinayet öncesinde de dengesiz davranışlar sergiliyordu. Ancak cinayet işleyebileceğini düşünmemiştik. Şefik gibi, pırıl pırıl bir genç kızı hiç uğruna öldürmüş, öğrencisinden öğretim görevlisine kadar herkese dehşet yaşatmış biriyle elbette ki karşılaşmak istemiyorum. Ama kanunun gereği neyse onu yapmakla mükellefiz. Üzerime düşen görev neyse, sorumluluklarım neyi gerektiriyorsa yapmak durumundayım’’ diye konuştu.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!