Güncelleme Tarihi:
REFERANDUMDA ‘EVET’ ERTESİ GÜN BAĞIMSIZLIK İLANI ANLAMINA GELMEZ
- Bağdat’taki merkezi hükümetle özellikle yerel kaynakların kullanımı ve paylaşımı noktasındaki derin kavganız sürüyor. Mesut Barzani’nin yakın zamanda bölgenizin bağımsızlığının referanduma götürülmesi için hazırlık talimatı verdiği haberleri geliyor. 2016 Iraklı Kürtlerin bağımsızlık yılı mı olacak?
Halkımızın ne istediğini göz önüne almak zorundayız. Kürdistan halkı kendi kaderini tayin etmek istiyor ve dünyadaki tüm halklar gibi buna hakkı var. Kimse bize Irak’ın bir parçası olmayı isteyip istemediğimizi sormadı 100 sene önce. Irak’ın en başından beri çok türbülanslı ve şiddet dolu bir tarihi oldu. Böyle bir ülkede kendi kaderimizi belirleme seçeneğini değerlendirmek elbette hakkımız. Ancak bir referandum yapılsa ve ‘evet’ çıksa bile bu hemen ertesi gün bağımsızlık ilan edeceğimiz anlamına gelmiyor. Bunu doğru zamanda, diyalog yoluyla yapmak isteriz. Nihai hedefimiz elbette bu ve bu istikamette yola çıktık. Hedefimize ulaşacağız. Ama bunun tam olarak ne zaman olacağını söyleyemem.
- ABD içinde de siyasi çevrelerde Kürtlerin bağımsızlığına dair bir tartışma var. Obama yönetimi şu an için Irak’ın bütünlüğünün devamından yana tavır koysa da Kürdistan’ın bağımsızlığına destek veren odakların da olduğunu biliyoruz. Bu konu Ankara-Erbil arasındaki görüşmelerde bir gündem maddesi mi? Mesela Mesud Barzani’nin iki hafta önce Ankara’ya yaptığı kapsamlı ziyarette tartışılmış mıdır?
O ziyarette yer almadım. Gördüğüm kadarıyla bu konu tartışılmamış. Ancak bizlerin kendi kaderimizi tayin hakkı yönündeki arzumuz sanıyorum Türkiye için sürpriz bir konu değil. Kamuoyu önündeki tartışmalarda bu konuda hiçbir zaman çekingen davranmadık.
BAŞİKA’YA SEVKIYATLA İLGİMİZ YOK
- Ankara ile Bağdat arasında krize neden olan Türkiye’nin Musul’a yakın Başika’daki askeri kampa asker sevkıyatı konusuna Irak Kürdistan Bölgesel Hükümeti’nin bakışı nedir? Ortadoğu’daki bazı ülkelerin medyasında bu hamlenin Türk hükümetinin Osmanlı’dan kalma heveslerini gün ışığına çıkardığına dair yorumlar çıktı. Iraklı Kürtlerin benzer kaygıları var mı yok mu?
Bahsettiğiniz bölgede Türk askerlerinin uzun zamandır bulunduğu ve bunun Bağdat’ın bilgisi ve onayı dahilinde olduğu anlayışı içindeyiz. Bağdat’ı rahatsız eden, oradaki birliğin genişletilmesi ve asker sayısının arttırılmış olması. Bizim bir dahlimiz yok. Bu konuya özel bir tavır almış da değiliz. Genel anlamda tavrımız ise şu; bizim şu anda temel önceliğimiz DAEŞ ile mücadele. DAEŞ biliyorsunuz Musul’da ve Musul nüfusunun üçte biri tarihsel olarak Kürt’tür. O nedenle de Musul bizim için çok önemli bir şehir. DAEŞ orada olduğu sürece de diğer her şey ikincil durumda. O nedenle de bizim tercihimiz Ankara ile Bağdat’ın iyi komşuluk içinde olması ve öncelikli konuya odaklanması. Öncelikli konu da DAEŞ’tir. Türk askerlerinin neden Başika’da olduğuna ve onları kimin davet ettiğine dair inanılmaz komplo teorileri duydum. Ancak gerçeğin çoğu zaman medyada gördüğünüzden çok daha basit bir izahı var. Her şeyden öte bu zaten Ankara ile Bağdat arasında bir mesele.
MUSUL’DA KİMİN SAVAŞACAĞINA 4 AKTÖR KARAR VERİR
- Bu söyledikleriniz şu anlama mı geliyor; işler uç noktaya giderse ve Türkiye mesela Musul’da IŞİD ile çatışırsa Irak Kürdistan Hükümeti buna karşı çıkmaz.
Musul’un DAEŞ’ten özgürleştirilmesi için peşmerge, Irak ordusu ve Sünni güçler ABD’nin başını çektiği uluslararası koalisyonla birlikte çalışmalı. Bütün bu aktörlerin koordine olması ve bir eylem planı üzerinde anlaşması şart. Eğer ABD, Bağdat ve bizler üzerinde mutabıksak, kim DAEŞ ile savaşmak istiyorsa savaşır. Ama buna karar verecek 4 aktör var; ABD, Bağdat, Erbil ve Sünniler. Bugün bu denklemde eksik olan Sünni güçler. Sünni güçler Musul’da DAEŞ ile savaşmaya hazır olduklarında işler gerçekten değişmeye başlayacaktır.
Bizim herkesin Irak’taki emelleriyle ilgili kaygılarımız var! Biliyorsunuz Irak zayıf bir ülke ve maalesef yakın komşular dışındaki pek çok ülke de Irak’ın geleceğine dair söz sahibi olmak istiyor. Daha önce vurguladığım gibi insanların kendi kaderlerini tayin hakkı var. Ayrıca bizim anlayışımıza göre Türkiye’nin Başika’daki varlığı başından beri Bağdat’ın bilgisi dahilindeydi. Bu sır değildi ve Bağdat da daha önce bu mesele yapmış değildi. Bu son dönemde bir mesele haline dönüştü.
- Ankara’da hükümet, seçilip Kürtlerin temsilcisi olarak Meclis’e gelen HDP’yi dahi diyalog için muhatap almama noktasında sert bir tavır içinde. Taraflar bu kadar keskinleşmişken yeniden barış sürecine dönülmesi ihtimalini gerçekçi buluyor musunuz?
HDP’nin yüzde 10 barajını aşıp parlamentoya temsilcilerini sokmuş olması son derece önemli. Kürtlerin temsilcileri demokratik yöntemlerle parlamentoya girdi. Bu devrimsel bir gelişmedir ve olumlu görülmeli. Ancak ne yazık ki bu gelişmenin üzerine bugün parlamento dışında yaşanan olayların gölgesi düştü. Bu durum çok üzücü. Şiddet uzun vadede kimsenin işine yaramayacak. Şiddetin iki taraf için de kendi kendini baltalamaktan başka bir anlamı yok. Biz HDP’nin bu denklemde meşruiyetini kullanmayı başarmasını umut ettik ve etmeye de devam ediyoruz. Demokratik olarak seçildiler. Umarım halktan aldıkları yetkiyi Türk parlamentosundaki bir siyasi süreçte Kürtlerin sesini temsil etmek üzere kullanmayı başarırlar.