‘Zenginlerin servetine servet kattık’

Güncelleme Tarihi:

‘Zenginlerin servetine servet kattık’
Oluşturulma Tarihi: Kasım 27, 2021 10:41

Bu sözlerle anlatıyor Gülseren Suzan Mernzel, 1970 yılında geldiği Almanya’da gurbetin ne demek olduğunu ve ekliyor: “Gurbet çalışmak demektir, hem de gece-gündüz çok çalışarak kazanmak, mümkün olduğunca az harcamak, biriktirmek ve memlekete dönüp başını sokacağı bir ev almak demektir.”

Haberin Devamı

1951 Diyarbakır doğumlu Jochen Menzel ile evli olan Gülseren Suzan Menzel’in göç hikâyesi 1970 yılında Münih’te bulunan annesinin yanına gelmesi ile başladı. Burada eğitiminin ardından Sosyal Danışman olarak, 1978 yılından itibaren 27 yıl Türkdanış’ta çalıştı ve binlerce Türk vatandaşının haklarını savundu , onlara yol gösterdi. 1991 yılında, zamanın Nürnberg Başkonsolosu Turgut Serdaroğlu’nun eşi Ülker Serdaroğlu önderliğinde Kuzey Bavyera Türk-Alman Kadınlar Kulübü’nü kurdu. Birkaç dönem başkanlık yaptı. Daha sonra onur başkanı seçildi.

‘Zenginlerin servetine servet kattık’

ONUR MADALYASI ALDI
Gülseren Suzan Menzel, 2015 yılında, eğitim, kültür ve uyum alanlarında yaptığı çalışmalar nedeniyle Nürnberg Büyükşehir Belediyesi tarafından Onur Madalyası ile taltif edildi. 2019 yılında, kadınlar gününde, Nürnberg’e kardeş şehir Antalya ağacı dikti. Eşi Jochen Menzel ile birlikte Transferfilm’i kurarak şimdiye kadar 40 dokümanter filim çekti. Şimdilerde resmi tercüman olarak Türklere mahkemelerde yardımcı olan Gülzeren Suzan Menzel’e “Gurbet nedir” diye sorduk. İşte cevabı:

Haberin Devamı

‘Zenginlerin servetine servet kattık’

‘GURBET ÇALIŞMAK DEMEKTİR’
“Gurbet“ çalışmak demektir, hem de gece-gündüz çok çalışarak kazanmak, mümkün olduğunca az harcamak, biriktirmek ve memlekete dönüp başını sokacağı bir ev almak demektir. Bu Anadolu insanı için hep böyleydi, ya Türkiye nin batısına ya da yurt dışına giderek. İş gücümüzü satarak, para kazandık. Aynı zamanda zenginlerin servetine de servet kattık. Hem Almanya’ ya, hem de Türkiye’ye çok şey kazandırdık. Türkiye’den gelenler olarak, dışlandık ve 60 yıl geçti hâlâ dışlanıyoruz. Önceleri 5 yıldan fazla kalamazsınız, bu yurt dışı edilme sebebidir, “Yasal gerekçesi Almanya göç ülkesi değildir ve bu durum Almanya’nın çıkarına terstir“ dediler, bizler de öyleyse bu ülkede kalamayacağız, ev alma, yatırm.. vs. yapmadık. Yani bu kira mukavelesi birkaç yıllık olan, uzatılması bir sürü şartlara bağlı olan bir eve yatırım yapmak istemedik.

Haberin Devamı

‘Zenginlerin servetine servet kattık’

‘HEM KAZANDIK HEM KAYBETTİK’
İşverenler işçilerin gönderilip yenilerin getirilmesine (Rotasyon prensibi) karşı çıktı, zira işi öğrenmişler yerine, yeniden vasıfsız işçi istemediler, kârdan zarar ettirdiği için. Baskılar sonucu, oturma hakkı ve vatandaşlığa geçme hakları verildi. Bir örnek: Ben brüt maaşımın yüzde 75’ini ödeyerek evim düzgün mü, ‘bir Alman ailede olduğu gibi’ diye sosyal daireden eve kontrole geldiler, ayrıca dil biliyorum diye de, beni lütfen, Alman vatandaşı yaptılar.
(80li yıllardı) Yıllar sonra yatırım yapmaya başladık, ev aldık, çocuklarımız burada mücadele ederek okul bitirdiler, evlenerek kaldılar. Eşim ve ben bütün bu durumları belgeseller yaparak, gösterdik. Yani işim ve gönüllü çalışmalarımla bu bölgeye olan göçün tanığıyım! Sonuç: Hem kazandık, hem de kaybettik.

Haberin Devamı

‘Zenginlerin servetine servet kattık’

BAKMADAN GEÇME!