Berlin’de hakimler var, ya Hessen’de?
Güncelleme Tarihi:
Hessen Eyaleti’ndeki Ranstadt Belediyesi, aşırı sağcı Almanya Milliyetçi Demokrat Parti’nin (NPD) 2019 yılı mayıs ayında yapılan Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesi kentin çeşitli kesimlerine astığı ‘İşgali durdur: Göç Öldürür!’ (Stoppt die Invasion: Migration tötet!) yazılı afişlerin nefret söylemi içerdiği ve halkı kışkırtıcı nitelikte olduğu gerekçesiyle kaldırılmasını istedi.
Tabii NPD derhal mahkemeye başvurdu.
İşte Giessen İdari Mahkemesi, adeta akıllara durgunluk verecek gerekçelerle, bu afişlerdeki ifadelerin ‘kısmen gerçekleri yansıttığı’ yönünde bir karar verdi.
Hem de 2015 yılında ‘yoğun göçün Alman kültürünün ölümüne ve kokuşmasına neden olabileceği’ şeklinde bir açıklama yapan aynı yargıç tek başına verdi bu kararı.
Ağustos ayında verilen karar daha yeni ortaya çıktı.
Kararda, Hz. İsa’nın doğumundan 3 bin yıl öncesinden günümüze kadar göç tarihinden de örnekler yer aldı.
Yabancılara dostane bir tutum sergileyen Roma İmparatorluğu’nun ‘Kavimler Göçü’ sonucu yıkıldığına yer verildi.
Avrupa’dan Amerika’ya göçün yerliler için ölümcül sonuçları olduğu da.
Alman yargıç, “Tarihten bu örnekler göçün gerçekten ölümlere, felaketlere ve kokuşmalara neden olabileceğini göstermektedir” dedi.
Aynı kararda, Akdeniz üzerinden Avrupa’ya ulaşmak isterken çok sayıda sığınmacının yaşamını yitirdiğine dikkat çekilirken, “Bu da göçün neden olduğu başka bir ölümcül tehlikedir” görüşü de yer aldı.
Giessen İdari Mahkemesi hâkimi, NPD afişlerindeki “Göç öldürür!” söyleminin ırksal nefret içermediği, halkı kışkırtıcı nitelikte olmadığı gibi, ‘kısmen gerçeği yansıttığı’ görüşünü savundu.
Alman yargıç, 2014 yılındaki sığınmacı krizinin toplumu değiştirdiğini, insanların ölümüne yol açtığını ileri sürerken, “Bu uzun vadede Almanya’da özgürlükçü, demokratik temel düzenin sonu bile olabilir” dedi.
Tabii Almanya’daki olumsuzluklara dikkat çeken NPD afişlerinin yasaklanamayacağına da karar verdi.
*
İşte demokratik hukuk devletine şamar gibi bir karar.
Oysa ki biz, “Berlin’de hakimler var” özdeyişiyle büyüdük.
Bilindiği gibi Berlin yakınlarındaki Potsdam kenti yamaçlarında dönemin Prusya Kralı İkinci Frederik (Friedrich) bir saray yaptırmak ister.
Ancak bu görkemli sarayı yaptırmak istediği ormanlık alanın içinde bir yel değirmeni vardır.
Adamlarına, değirmenciyi bulup arsanın ve değirmenin değerinden çok fazla para ödeyip satın almaları emrini verir.
Ama değirmenci “Hayır, satmam” diye tutturur.
Bunun üzerine değirmenciyi alıp Kral’a götürürler.
Kral Büyük Frederik, para teklifini yineler.
Değirmenci yine, “Olmaz, satmam” der.
Bunun üzerine Kral Frederik, “Sen benim kim olduğumu bilmiyor musun? Ben kralım” der.
Değirmenci, “Evet biliyorum. Siz kralsınız. Ama ben de bu değirmenin ve arsanın sahibiyim” yanıtını verir.
Kral, “O halde ben de orayı zorla alırım. Bakalım o zaman ne yapacaksın?” diye tehditte bulunur.
Değirmenci, “Alamazsınız! Berlin’de hâkimler var” der.
Bunun üzerine Kral pes edip, bugünkü Sanssouci Sarayı’nı yel değirmenini yıktırmadan bitişiğindeki alana yaptırır.
Potsdam’da hâlâ hem Sanssouci Sarayı hem de yel değirmeni yan yana durmaktadır.
*
İşte Alman adaletine güven budur.
İşte kral da olsan Alman adaletine saygı budur.
Ama Giessen İdari Mahkemesi yargıcının bu kararı, Alman adaletine duyulan güveni sarsıcı niteliktedir.
Hatta yok edici niteliktedir.
Adalete saygıdan ise çok uzaktır.
İşte bu yüzden “Berlin’de hâkimler var, ya Hessen’de?” diyorum.