Bu devrin kadını değilim

Güncelleme Tarihi:

Bu devrin kadını değilim
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 23, 1998 00:00

Haberin Devamı

Cihangir Caddesi'nde, Boğaz'ın neredeyse camlarından içeri girdiği bir apartman katında oturuyor Ayşegül Aldinç. Evinin pencerelerinden çocukluğu görünüyor; doğduğu ev, oynadığı sokaklar, annesinin öğretmenlik yaptığı okul... Bu yüzden hep Taksim civarında yaşamayı seçtiğini söylüyor: ‘‘Başka türlüsündense, böyle sınıf atlamayı tercih ederim.’’ Hakkındaki yaygın kanaat seksi ve çekici bir kadın olduğu. Bu konuda herkesin fikri kendine. Ama bir baba ile oğul aynı kadını çekici buluyorsa ki Ayşegül Aldinç'e hayran nice baba-oğul var, ister istemez onda başka birşey olduğunu düşünüyor insan.

Anne babasını üzmemek için evlilik dışı çocuk doğuramayan kadınlar, sırf onların bu acıya katlanamayacağını düşünerek intihardan vazgeçenler, anne baba üzülmesin diye, evlilik kurumuna karşı olduğu halde, hem de düğün dernekle evlenenler... Hain evlat sınıfında yer almayan her çocuk, radikal adımlarını, anne babasının gölgesinde atıyor ya da atamıyor. Bu anlamda Ayşegül Aldinç'in öbür çocuklardan hiçbir farkı yok. Yetişkin bir kadın olarak hala en korktuğu şey, hakkındaki çeşitli söylentiler yüzünden anne babasının üzülmesi, hatta küsmesi. Beyazıt Öztürk'le gizli bir aşk yaşadığı yolundaki haberlerden sonra baba Orhan Aldinç kızına küsmüş: ‘‘Babacığım nasılsınız diyorum, konuşmadan telefonu anneme veriyor. Bir tek buna üzülüyorum. Yoksa yazılanlar umrumda değil.’’

ÖRGÜTÇÜ ANNE

Tarzıyla, tavrıyla, yaşıyla pop müziğinin ‘‘iki arada bir derede’’si Ayşegül Aldinç, ailesine karşı bu kadar hassas olmasaydı, belki bugün bambaşka bir yerde olurdu. Hoş, ne o, ne de onu sevenler, bulunduğu yerden şikayetçi değil, ama yine de... Türk sinemasında önemli bir yeri olan Yol filmi için aldığı teklifi reddetmek zorunda kalması, kaçırdığı fırsatlardan bir tanesi. Yine de, herşeyin bir iyi yanı vardır derler ya, çok doğru. Bir şekilde başarısız olduğunda ‘‘zaten beni siz engellediniz’’ diyerek suçu anne babasının üzerine atabilme şansı her daim mevcut! Yapıp yapmadığını bilmiyoruz.

Anne babasını, uyurken nefeslerini dinleyecek kadar çok sevmiş çocukluğunda. Onlardan da aynı şekilde sevgi görmüş. O günleri, bir daha yaşayamayacağını bildiği için hüzünle hatırlıyor. Hayattaki kahramanı annesi: ‘‘Annem beni çevreye karşı hep korudu, hatta bazen babama karşı da korudu. İkisi de çok severdi, ama galiba annem beni daha iyi anlardı. Her sevgide anlayış olmuyor.’’ Anne kızın yakınlığı, zaman zaman işbirliğine dönüşmüş: ‘‘Eurovizyona katıldığımdan babamın haberi yoktu. Annem o aralar destek oldu. Annemin örgütçü bir yanı vardır. Mafya liderlerinin burcundan, oğlak burcu.’’

Baba Orhan Aldinç gazeteci, anne Süheyla Aldinç resim öğretmeni. Süheyla Hanım'ın tayini hangi okula çıkarsa İstanbul'un o semtinde yaşamışlar. Taksim, Kocamustafapaşa, Feriköy. İlk ve ortaokuldan sonra Sultanahmet Erkek Sanat Okulu'nda okumuş. Ardından Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu Seramik Bölümü'nü bitirmiş. Okul arkadaşları, Ayşegül'ün sıraların üstünde Ajda Pekkan taklidi yaptığını anlatıyorlar. Şarkı söylemeyi hep istiyor, ama ‘‘şarkıcılık’’ ailesi tarafından ‘‘sonu kötüye giden’’ bir yol olarak algılandığı için, isteklerini bastırıp Anafartalar Ortaokulu'nda resim öğretmenliğine başlıyor.

Tam da o günlerde söz yazarı Mehmet Teoman'la evlenince, uzaklaştığı hayallerine yeniden ulaşıyor. Ama bu evliliğe müzik dünyasına açılan kapı olarak bakmamış: ‘‘Piyasayı onun sayesinde tanıdım, ama aşık olduğum için evlendim. Meşhur olmak için evlensem daha farklı birini seçerdim. Zaten Mehmet belli bir ışıltısı olan insanlarla birlikte oldu. Onları Mehmet yaratmış olsaydı, Mehmet'ten ayrıldıktan sonra yok olurlardı.’’

Ayşegül Aldinç müzik dünyasına Eurovizyonlar'la ısındı. 1981 yılında İrlanda'da Türkiye'yi temsil etti. 1987'de Acımak adlı televizyon dizisi ile oyunculuğa başladı. Birkaç filmde başrol oynadı, sonra da sahnelere geçti, albümler yaptı. Şimdi hareketli bir kış onu bekliyor. 15 Ekim'de başrolünü Erdal Özyağcılar'la paylaşacağı televizyon dizisi Sevdakondu'nun çekimlerine başlanacak. Ocak ayında yeni kasetini çıkaracak. Bu kasetin diğerlerinden farkı, on iki yıldır birlikte olduğu müzisyen sevgilisi Orhan Topçuoğlu'nun, kendi müzikalitesini katacağı bir çalışma olması.

Börekler nefisti

Ayşegül Aldinç, ‘‘bu çağın kadını’’ olmadığını düşünüyor: ‘‘Tutuculuklarım var. Bazı konularda daha rahat düşünebilmeyi isterdim. Daha bu devrin adamı olmak isterdim.’’ Halinden şikayetçi gibi konuşsa da aslında, ilkelerinin, tutuculuklarının onu farklı kıldığını biliyor ve bununla gurur duyuyor. Zaten kim gerçek zaaflarını anlatıyor ki!

Eskiden çok hırslı olduğunu düşünürmüş insanlar. Onu biraz asabi bulanlara hak veriyor. Yine de çalışılması zor bir insan olmadığı konusunda ısrarlı. Benim de ısrarlı olduğum bir konu var: Ayşegül Aldinç daha sık börek yapsın. Çünkü inanılmaz lezzetli börek pişiriyor. Yalnızca börek değil bütün yemekleri güzel yaptığı söyleniyor. Zaten Ayşegül Aldinç gibi bir ‘‘latin güzel’’e de iyi yemek yapmak yakışır.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!