Hamilelikte kronik hastalıklar

Güncelleme Tarihi:

Hamilelikte kronik hastalıklar
Oluşturulma Tarihi: Nisan 02, 2012 14:00

Hamile adaylarının nelere dikkat etmesi gerekir?

Haberin Devamı

Hamilelikte gelişen bazı kronik hastalıklar doğum sürecini olumsuz yönde etkileyebiliyor. Bu nedenle hamile adaylarının bu hastalıklara dikkat etmesi önem taşıyor. İşte, dikkat edilmesi gereken hastalıklar hakkında konunun uzmanlardan önemli bilgiler!

Miyomlar rahmin içindeyse risk taşır

Bir misket ya da portakal büyüklüğünde olabilen miyomlar kadınlarda en sık rastlanan rahatsızlıklardandır. Sınırları belirli olduğundan ve kanser gibi yayılıcı bir karakter göstermediğinden iyi huylu olarak bilinen miyomlar; rahmin içi, dışı, önü ve arkası gibi rahmin her yerinde görülebilir. İstatistiklere göre gebelerin yaklaşık yüzde 7’sinde miyom bulunduğunu belirten Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Numan Bayazıt, gebelikte miyomların boyutlarının genellikle artığını söylüyor. Bu büyümenin gerçek bir büyüme olmayıp ödem ve dejenerasyondan kaynaklandığını vurgulayan Numan Bayazıt, “Buna rağmen genellikle gebelik sürecinde ciddi sorunlar yaşanmaz. Sadece hafif ağrılar olması beklenir. Gebe kalmadan önce rahim içine baskı yapmadığı tespit edilmiş bir miyomun, gebelik sürecinde sorun yaratma olasılığı çok düşüktür” diyor.

Haberin Devamı

Miyomlar normal doğumu engelleyebilir

Rahim içine yani bebeğin eşinin ve kendisinin yerleşeceği alana yerleşmiş bir miyomla gebe kalınması durumunda; kanama, düşük tehdidi ve erken doğum gibi riskler olabileceğinin altını çizen Bayazıt, devam ediyor: “Miyomlar doğumdan sonra kanamaya neden olabileceği gibi doğum kanalını kapayan büyük bir miyom normal doğumu engelleyebilir. Bu durumda sezaryen yapmak gerekebilir. Gebelik esnasında miyom tespit edildiğinde yapılabilecek özel bir müdahale yoktur. Erken doğum riski varsa istirahat, ağrı olursa bebeğe zararı olmayan ağrı kesiciler, erken doğumun başlaması durumunda buna yönelik tedaviler yapılabilir. Bu nedenle, gebe kalmadan önce muayene olunması önem taşır.”

Hamilelikte karaciğer hastalıkları

Gebelikte gelişen karaciğer hastalığı çok nadir görülse de yüksek oranlarda prematüre ve ölü doğum riski taşır. Bu, bazen de annenin ve bebeğin birlikte hayatını kaybetmesi ile sonuçlanabilen tehlikeli bir durumdur. Hamilelikte karaciğer hastalıklarını üç aylık periyotlar halinde incelemek gerektiğini belirten İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Metin A. Telli, ilk üç aylık dönemde aşırı bulantı ve kusma görülen; genç, obez, çok doğum yapmış veya çoğul gebeliklere dikkat çekiyor. Sıvı-elektrolit dengesi ve ağır beslenme bozukluğu ile karakterize olan bu gebeliklerde karaciğer fonksiyon bozukluğunun, yapılan tetkiklerde saptanabileceğinin altını çizen Dr. Metin A. Telli, bu durumda damar yolu ile beslenme olabileceğini yoğun takip ve tedavi sonrası normal veya düşük tartılı doğumlar görülebileceğini kaydediyor.

Haberin Devamı

Gebeliğin ikinci üç ayında da östrojen ile karaciğer safra yollarının etkileşimine bağlı olarak safra birikimi olur. Bu durumda kaşıntının yanında, ciltte ve gözlerde sarılığın ortaya çıktığını söyleyen Metin Telli, geceleri giderek artan ve tüm vücuda yayılan tarzda bir kaşıntı olduğuna değiniyor.

Gebeliğin son üç ayında ani gelişen karaciğer yağlanması, doğum sonrasında görülebilen hafif karaciğer fonksiyon bozukluğundan ağır yetersizliğe kadar geniş bir yelpazede seyredebilen tehlikeli bir hastalıktır. Bu dönemde gelişen bulantı, kusma, karın ağrısı, sarılık ve şuur bulanıklığı durumunda hemen doktora başvurmak gerektiğini kaydeden Telli, yine bu dönemde özellikle hipertansiyon ve tip 2 diyabetli hastalarda sıkça rastlanan gebelik toksemisine dikkat çekiyor. Bu hastalık; bacaklarda şişme, karaciğer yetersizliği, hipertansiyon atakları, epilepsi nöbetleri, koma, kanama ve ölüme kadar gidebilen ağır bir seyir izliyor.

Haberin Devamı

Hamilelikte psikolojik rahatsızlıklar doğum sürecini etkiler

Daha önceden mevcut olan ya da gebelikte gelişen psikiyatrik hastalıklar, gebelik ve doğum sürecini olumsuz etkileyebiliyor. Gebelik öncesinde depresyon geçirmiş kişilerde hamilelik ve lohusalık döneminde depresyonun ortaya çıkma riski, hiç depresyon yaşamamış kişilerden daha fazladır. Öte yandan Uzman Psikolog Çiğdem Demirsoy, ağır psikiyatrik hastalığı olan bazı kadınlarda anne olmanın olumlu ve motive edici etkisi de olabildiğine dikkat çekiyor. Şizofreni ve psikoz hastası anne adayının, anneliği benimsemesi halinde gebelik sürecinde tedaviye katılımının artığını ve kendini yeterli ve değerli hisseden kişinin, iyileşmesinde olumlu etki yarattığını söylüyor. Bununla birlikte, hamilelik sürecinde tedaviye ve kullanılan ilaçlara ara verilmek zorunda kalınmasının, hastalığın alevlenmesi riskini de birlikte getirdiğini kaydeden Çiğdem Demirsoy, bu anne adaylarının doktoru ile sürekli bağlantı halinde olması gerektiğini belirtiyor.

Haberin Devamı

Hamilelikte en sık görülen psikiyatrik hastalığın depresyon ve kaygı bozuklukları olduğunu vurgulayan Demirsoy, şöyle devam ediyor: “Gebelikte majör depresyon ve psikozun ilk kez ortaya çıkma riski azalıyor ama hafif düzeyde depresyon ve anksiyete artıyor. Kendi içine dönme ve kendiyle ilgili uğraşlar gebelikte artar ancak kaygının içeriği kişinin kendisinden çok karnındaki bebeğine yöneliktir. Depresyondaki anne adaylarında zaten hastalığın getirdiği sıkıntıların, olumsuz duygu ve düşüncelerin yanı sıra bir de gebelik, doğum ve doğacak bebeği ile ilgili endişeler eklenir. Depresyon hastalığın doğası gereği kişiye kendini yaşamın sorunları karşısında zayıf ve güçsüz hissettiren bir hastalıktır. Gebelikte buna bir de anne olmaya ilişkin yetersizlik endişelerinin eklenmesiyle anne adayının sıkıntısı iyice artabilir.” 

Haberin Devamı

HAMİLELİKTE SABAH BULANTILARI

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!