Yeter! Söz Milletin

Yalçın BAYER
Haberin Devamı

Borsada bir batışın öyküsü

Batı yöresindeki bir kentimizde oturan KAZIM Bey, iki yıldır Pankreatit hastası, sürekli zayıflıyor. Ölümden kurtulmak için acilen, hem de Amerika'da ameliyat olması gerekiyor. Bunun için 100 ile 150 bin dolar arası bir para gerekiyor.

1997'de, 5 milyar lira birikimini borsaya girerek artırmayı düşünüyor. Amacı, ameliyat için gereken parayı bulabilmek. O günlerde 5 milyar, yaklaşık 35 bin dolar ediyor.

İstanbul'da dostlarına danışıyor. Ona, arkasında güçlü bir banka bulunan, piyasaya yeni ve çok iddialı giren 'ROMEO' adlı borsa şirketini ve bu şirketin yatırım uzmanı olan ZEKERİYA Bey'i öneriyorlar.

ROMEO'nun çoğunluk hissesi İDRİS Bey'e ait. TEMEL Bey'in de küçük bir hissesi var ve aynı zamanda borsa şirketinin müdürü...

KAZIM, ZEKERİYA'ya bir vekaletname verip parasını teslim ediyor. Borsa şirketi ile de 'müşteri sözleşmesi' imzalanıyor. Bu arada sağlık sorununu ve bu paranın kendisi için ne kadar önemli olduğunu da anlatıyor.

Tarih: Mayıs 1997.

5 MİLYAR HEMEN BATIYOR

Parasını borsa şirketine teslim ettikten sonra memleketine dönen KAZIM'ın 5 milyar lirası, yaklaşık üç ay içinde sıfırlanıyor.

Yatırım uzmanı ZEKERİYA, kendisini arayıp, ‘‘Size karşı mahcubum, sağlık sorununuzu da biliyorum, kaybettiğiniz parayı hem de yedi misli ile kazanmanızın bir yolu var’’ diyor.

KAZIM inanmak istemiyor; ‘‘Kardeşim, 5 milyar liramı batırdın, daha ne kazandırma yolundan bahsediyorsun. Madem böyle bir yol vardı; 5 milyarıma kazandırsaydın.’’ diye tepki gösteriyor.

Ama ZEKERİYA ise, hâlâ kazanacaklarını söylüyor:

‘‘Bakın, bir kağıdı yükselteceğiz. Bir borsa şirketinin sahibi ile bir spekülatör arasında anlaşma sağladım. Bu işten ben de kazanacağım. Sizin durumunuza da üzülüyorum, onun için yardım etmek istiyorum. Bana para getirseniz, çok kazanırsınız.’’

Bu noktada hayatının en büyük hatasını yapan KAZIM, denize düşen yılana sarılır misali; ZEKERİYA'ya da inanıyor. Bir akrabasından, borsada işlem gören bir şirketin 2 bin 300 lot hissesini borç olarak alıyor. O tarihte söz konusu hissenin değeri 22 bin lira civarında. Bu da toplamda 50 milyar lirayı aşan bir para demek.

KAZIM, İstanbul'a gelip hisseleri ZEKERİYA'ya veriyor. İlkinden ötürü canı yandığı için ZEKERİYA'yı sık sık telefonla arayıp, ne olup bittiğini öğrenmeye çalışıyor.

AL-SAT OYUNLARI

Başlangıçta, ZEKERİYA'nın 'yükselteceğiz' dedigi kağıt iyi gidiyor ama bir süre sonra KAZIM yine zarar etmeye başlıyor. KAZIM, parası 25 milyar lira civarına düştüğünde müdahale ediyor. ZEKERİYA ise, ‘‘Merak edilecek bir şey yok, bunlar olağan şeyler’’ diye oyalama yolunu seçiyor.

Bu arada, elinde vekaletname olduğu için KAZIM'ın parasını dilediği gibi kullanan yatırım uzmanı ZEKERİYA, KAZIM adına büyük miktarda kredi kullanıyor. Gün içinde çok fazla al-sat yapıyor. Bu al-satların dikkate değer bir bölümü sürekli zarara olması... Bir başka dikkate değer bölümü ise, çok yüksek hacimde ama aynı fiyattan al-sat yapılması; yani böylelikle işlem hacminden borsa şirketine komisyon aktarılması...

KAZIM'ın parası 8 milyar lira civarına düştüğünde, ZEKERİYA ‘‘Burada artık size kredi açmıyorlar, operasyonun da farkına vardılar, paranızı kaçıralım’’ diyor. Önerisi de paranın bir başka borsa şirketine yatırılması ve işlemlerin oradan sürdürülmesi.

İki ayrı borsa şirketinde yapılan bu operasyon sırasında da 8 milyar 4 milyara düşüyor.

Bu operasyonun da 'batık' sonuçlanacağını gören KAZIM, parasını alıp borsadan çekiliyor.

YALANCI...

Bu operasyonlarda kazıklandığını anlayan KAZIM, ZEKERİYA'nın çalıştığı borsa şirketinin genel müdürü TEMEL ile görüşmek istiyor. Uzun çabalar sonunda bir randevu almayı başarıyor ama TEMEL, ona inanmadığı için yalancılıkla suçluyor. Görüşme çok kısa sürüyor.

KAZIM, hukuki yollara başvurması için borsa şirketi ile yaptığı 'müşteri sözleşmesi'ni ve vekaletnameyi istiyor ama kendisine ‘‘Ancak avukatınız alabilir’’ karşılığı veriliyor.

Bu arada borsa şirketinden ZEKERİYA'nın evine bir ihtarname gönderilerek, hesabındaki 768 milyonun ödenmemesi durumunda hacze başvurulacağı bildiriliyor. Hemen ZEKERİYA'yı arayan KAZIM, hesabındaki kalan parayı çektiğinde, orada hiç para bulunmadığını hatırlatıp, bu borcun nereden çıktığını soruyor. ZEKERİYA, tatmin edici bir yanıt veremiyor ve KAZIM de bu parayı ödemeyeceğini söylüyor. Sonra şirketten herhangi bir ses seda çıkmıyor; haciz de gelmiyor. Anlaşıldığına göre, ZEKERİYA, parasını bitirdiği müşterisinin hesabından kendi adına işlem yapıyor, kaybediyor ve zararı yine KAZIM'a ödetmeye kalkıyor.

Her şeyi yasalmış gibi gözüken bir ayak oyununun öyküsü bu.

Borsadaki ince işleri bilmeyen küçük yatırımcılar, kötü niyetlilerin elinde böyle soyuluyor. Çünkü sistem öyle kurulmuş. ‘‘Borsa battı, kağıt battı, biz ne yapalım?’’ demek can yakmak değil midir?

(Aynıyla vaki meydana gelen olaydaki kurum ve kişilere takma isimler verilmiştir. Gerektiğinde bu isimler açıklanacaktır.)













Yazarın Tüm Yazıları