Kadını düşman etmek

"KADINLARIN mekânsal ve toplumsal hareketliliğini kısıtlayan uygulamalar artıyor ve kamusal alanda kadına karşı şiddet önlenemiyor. Evde, sokakta, dolmuşta ve otobüste... Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü bakın neler anlatıyor:

Haberin Devamı

“Araç şoförlerinin mutlaka psikolojik testlerden geçmesi için Şoförler Odası Federasyonu’nu defalarca uyardık. Suçlu şoförlük hizmeti sunacak kişiler için detaylı gerekli inceleme yapmayan şoförler odalarıdır... Odaları denetlemeyen şoförler federasyonudur. Suçlu, Ankara’nın yerel yönetimidir; Gaziantep Şahinbey, Denizli, Pamukkale, Kütahya belediyeleri gibi kadını aşağılayan yayınları fütursuzca dağıtıp akıl bulandıran, Malatya Belediyesi gibi pembe otobüs ile kadının güvenliğinin gene kadının sorumluluğu olduğu algısını yaratan, kadını neredeyse düşman ilan eden uygulamalar ile belediyelerdir. Suçlu, kadınların hamileyken sokakta dolaşmasını günah sayan, ‘Kadınlar kamusal alanda sesli gülmemelidir’; ‘önden fermuarlı veya düğmeli pantolon giyen kadınlar kâfirdir’ diyen zihniyettir. Suçlu, kadın-erkek eşitliğine inanmadığını her an, her yerde söylemekten imtina etmeyenlerdir, kadına karşı şiddeti, tacizi, tecavüzü cesaretlendirenlerdir.

Haberin Devamı

BM CEDAW sözleşmesi’ne imza koymuş ve İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacısı olan Türkiye, kadına karşı şiddet konusunda uluslararası standartların fazlasıyla gerisine düşmüş olmakla birlikte, imzacısı olduğu uluslararası sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemektedir.”

YILDIRIM DAVA AÇTI

Güllü bir konuya daha değiniyor: “İstanbul’da otobüste şort giydiği için şiddet gören Ayşegül Terzi olayında sanık için ‘Mırıldansaydı’ sözlerine ‘Domino etkisi yaratır’ dediğimiz tweet’imiz nedeniyle Başbakan’ın avukatları federasyonumuza hakaret davası açtı. İşte bizim anlatmak istediğimiz budur; bununla yüzleşilmedikçe kadınlar kentte hem daha güvensiz hem de daha görünmez olacak.”

Ankara’daki davada müdahil olacaklarını söyledi.

GÜNÜN SÖZÜ

“Eğer gazetesi olmayan ama hükümeti olan bir ülke ile gazetesi olan ama hükümeti olmayan bir ülke arasında tercih yapmak zorunda olsaydım, ikincisini seçerdim.”

Thomas JEFFERSON

BİLİYOR MUSUNUZ?

BULGARİSTAN’ın ünlü Belene Kampı’nda zulmün mağduru Sabri İskender’in bugün 19.00’da Bayrampaşa Ferit Tunca Önder Konferans Salonu’nda ‘Ölüm Kampı: Belene’ konulu konferas vereceğini...

Haberin Devamı

- ANTİKAPİTALİSTLER ve DurDe Platformları’nın düzenledikleri, Nuran Yüce’nin moderatör, Ferhat Kentel, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Tatyos Bebek’in konuşmacı olduğu ‘Hrant Dink’siz 10 yıl’ panelinin yarın 19.00’da Beyoğlu Cezayir Toplantı Salonu’nda yapılacağını...

- CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’ın, anayasa değişiklerinin neler getireceğini, 30 maddede tüm açıklığa ile anlattığını (www.chp.org.tr/Public/0/Folder//43750.pdf)...

YARIM YÜZYIL ÖNCE MARS’IN ADI MERİH’Tİ

PISA’DA TENCEREYİ KAZIDIK

BEN okula giderken, yani neredeyse yarım yüzyıl önce, bugün gazete ve TV’lerde yeni basılan kitaplarımızda Mars diye adlandırılan gezegenin adı Merih’ti. Çünkü bu Osmanlı’nın Araplardan aldığı bir isimdi. Benzer bir şekilde, benim neslimden önce Güneş-Şems, Ay-Kamer, Merkür-Utarid, Venüs-Zühre, Dünya-Arz, Merih-Merih, Jüpiter-Müşteri, Satürn-Zuhal diye anılırdı. Bize ne hikmetse bir tek Merih kalmıştı o terminolojiden. Uranüs gene Uranüs, Neptün de gene Neptün’dü çünkü onları Araplar bilmiyordu. Onlar da bizimle beraber 18. ve 19. yy’da Avrupa’dan öğrendiler o gezegenleri. Plüton ise 1930’da bir Amerikalı tarafından keşfedildi.

Haberin Devamı

Peki, şimdi ne oldu da Merih, Mars oldu? Hiç! Merih’i bilen kalmadı, internetten Mars diye okuduğu gezegen adını kendi dilinde de o zanneden zırcahil bir nesil türedi. National Geographic TV’de dilimizde marşı bile olan Tuna Nehri’nin adını Danube diye tercüme etmeye kalkan zırcahil bunu nasıl yapıyorsa, Merih’i Mars yapan da öyle yapıyor. Hani biz dindar bir milletiz ya (!) Beytüllâhim’i bile bilmez, onu da Betlehem diye çeviririz, çünkü onu da Amerikancadan öğrenmişizdir internet marifetiyle. Bu şunu gösteriyor: Artık Türkiye’de sıradan bir okul eğitimi bile kalmamıştır. Ama imam mekteplerimiz artmaktadır. Geçenlerde bir ilahiyat profesörü TV’de bu mekteplerin meziyetlerini anlatırken, Bizans’ın son günlerini, meleklerin cinsiyetlerini tartışanlar diye küçümsemeye kalktı. İnsanın sorası geliyor: Bu profesörümüz bir Yorgos Gemistos Pleton’u, bir Teodoros Metokhites’i, bir Manuel Krisoloras’ı hiç mi duymamıştır? O pek methettiği erken Osmanlı medresesi bu adamlarla boy ölçüşebilecek tek bir bilim insanı yetiştirebilmiş midir? Bu isimlerin hepsi Bizans’ın can çekişme döneminin ürünleriydiler ve Avrupa Rönesansı’nın en parlak dönemini başlattılar. Bırakın üniversiteyi, günümüzde lise ve ortaokullarımız bile yoktur. Eğitime ne kadar para yatırdıklarını söyleyen politikacılar boş konuşmaktadırlar, zira netice ortadadır. PISA’da tencereyi kazıdık. Bu cehalet düzeyindeki millet bugün politik sistemi o mu olsun, bu mu olsun tartışmasını dinlemektedir. Birbirini yiyen engin bilgili (!) politikacılarımızın o âlim (!) beyanlarını dinlerken insanın “Yahu ne olursa olsun, ne fark edecek?” diyesi geliyor. Şimdi bu yazıyı okuyun ve bana “Halkını küçük görüyor” diye küfredin. Belki rahatlarsınız, ama gelecek yıkımı önlemenin yolu bu değildir.

Haberin Devamı

 A. M. Celal ŞENGÖR

SİYASETÇİ BUKALEMUN OLACAK

- ATATÜRK’ün inkılabı bugün artık yalnız Türklüğün değil, hür dünyanın idealidir.

Prof. Dr. Halil İNALCIK

- TASLAĞA göre başkan diktatör olmak zorunda; savunanlar bile doğduklarına pişman olacak.

Prof. Sami SELÇUK

- KHK’ları iptal edip yargı süreçlerini adilce işletin, OHAL’i kaldırın, anayasa paketini çekin, dolar 3 TL altına inmezse benden hesap sorun.

Abdüllatif YENER

- SİYASETÇİ dediğin fırıldak olacak, dün dediğini bugün inkâr edecek. Başkanlık karşıtı tweet’lerini silecek, bukalemun gibi renk değiştirecek.

Fatma Barış EFE 

PATLICAN DOLARLA YARIŞIYOR

- TARİH: 11 Ocak 2017, saat 16.00

1 $: 3.88 TL.

1 kg patlıcan: 9 TL.

Domates 5 TL.

Salatalık 6.5 TL.

Kuru nohut 12 TL.

Fasulye 9 TL.

Yazarın Tüm Yazıları