ADD: 23 Nisan kutlu olsun - ‘Karanlık girişimler’

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mız kutlu olsun. 23 Nisan, millet, ulus, yurttaş ve birey olabilmeyi Atatürk Devrimi’ne borçlu olduğumuzun kesin ve gerçek tarihidir. 624 yıllık ‘hanedan-payitaht’ yönetimi, ümmetçi anlayışla hareket etmiş ve yıkıma sürüklenmiştir. Türklük ve millilik kavramları, Büyük Atatürk’ün başlattığı kurtuluş mücadelesi ile güçlenmiştir. Türk Milleti, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde varlığını koruyabilmiştir. Atatürk’ün milliyetçilik anlayışı; faşist ve ırkçı zihniyeti reddeden, evrensel bir düşünce sistemidir.

Haberin Devamı

- Türkiye Büyük Millet Meclisi ise millet olgusunun, ulusal varlığın göstergesidir. TBMM, ulus devletin çatısıdır ve emperyalizmin tarihteki ilk yenilgisinin abideleşmiş sonucudur.

Atatürk Devrimi ile ulaştığımız milli egemenlik; kişilere veya demokrasimizin önemli kurumları arasında yer alan siyasi partilere bırakılamayacak kadar değerlidir ve yaşamsal önemdedir. Bu nedenle; parlamenter demokratik sisteme dönülmesinin gereğinin altını bir kez daha çiziyoruz.

- Lozan ve Montrö gibi devletimizin tapusu olan anlaşmaların gereksiz yere tartışmaya açılması; laikliğe alenen saldırılar, laikliğin anayasadan çıkartılmasının talep edilmesi, milli egemenliğimizi tehdit eden karanlık girişimlerdir.

Milli egemenlik ve 23 Nisan 1920 tarihi; ulusal onurumuzun, kimlik ve kişiliklerimizin sigortasıdır.

Haberin Devamı

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ

YERALTI SU KAYNAKLARI ALARM VERİYOR!

SU Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız, kuraklık konusunda haklı uyarılarını yine gündeme getirmeye başladı. Geçen yaz başından beri onun ‘kuraklık’ konusunda söyledikleri bize de rehberlik teşkil etmişti. Bizim de sık sık bu konuyu gündeme getirmemiz, resmi makamlara ve yerel yönetimlere bir anlamda uyarı sayılmıştı. Yeterli olmasa da kar yağışının düşük oranda olmasına karşın barajlarda su birikintisinin ‘kuraklığı’ gidermekte önemli bir payı oldu gene de. Ama yıllardır yerine konulamayan su sarfiyatı, yeraltı su kaynaklarının büyük oranda düşmesine neden olmuştu. Başkan Dursun Yıldız’ın bu bakımdan “Yeraltı su kaynakları alarm veriyor” demesi dikkate alınması gereken bir uyarı sayılmalıdır.

Ne yapmamız gerekiyor: İklim değişikliğine karşı ne gibi tedbirler alacağız? Suyu daha verimli nasıl kullanacağız? Yüzey ve yeraltı sularının yönetimi konusunda ne gibi adımlar atabiliriz? Yıldız’ın, iklim değişikliğini yönetmenin kolay olmadığını vurgulaması kuraklığın kapıda bekleyen tehlikenin büyüklüğünü göstermiyor mu? İBB-İSKİ’nin neredeyse sevinç içinde “barajlardaki su seviyesi 80 santimi geçti” diye açıklama yapması ‘Kanal İstanbul’ için bir tehlike işareti değil midir?

Haberin Devamı

MUZA SU YETMİYOR

ODATV’de Yusuf Yavuz’un yazısında “Plansız ve bilgisiz üretim uygun kredi ve teşviklerle birleşince Antalya’da (özellikle Manavgat) dağ taş muz seralarıyla doldu. 2000’lerde nar üretimindeki patlamaya benzer bir süreç yaşanıyor” diyor.

Ekvatora en uzak muz yetiştirilen ülke olduğu kaydedilen Türkiye’de muz üretimi son 5 yılda iki kat arttı. Mersin ve Antalya’nın öne çıktığı muz üretiminde, teşvikle birlikte Adıyaman’dan Elazığ’a, Konya’dan Afyonkarahisar’a karasal ve kurak iklime sahip birçok kentte muz yetiştiriciliği başladı. Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır’ın bu konuda hazırlattığı çalıştay raporunu ilgililer lütfen okusun. Çünkü Manavgat, Serik, Alanya ve Gazipaşa’da da süratle ekim sahaları artan açık ve kapalı muz bahçelerine su yetiştirilemiyor!

Haberin Devamı

ORUÇ SIHHATTİR

ORUÇ; İslam’ın beş şartından birisidir. Üzerine farz olanlar, ramazanda oruçlarını tutarlar. Hz. Muhammed bir hadisinde “Oruç tutun sıhhat bulun” buyurmuştur.

Japon bilim insanı Yoshinori Ohsumi, bu hadisi doğrulayan bilimsel bir araştırma yaptı. Araştırma sonucunda ortaya çıktı ki uzun süre aç kalan vücutta hücreler kendilerini yeniliyorlar ve sağlık buluyorlar. Yani oruç tutan sıhhat buluyor. (Yoshinori Ohsumi bu çalışmasıyla Nobel Tıp Ödülü’nü kazanmıştı.)

Türklerin oyları, Sosyal Demokratlar’dan Hıristiyan Demokratlar’a kayıyor
MERKEL’İN YERİNE LASCHET GELİYOR

MERKEL’in daha önce görevden ayrılacağını açıklamasından sonra Almanyalı Türklerin, 27 Eylül’deki seçimlerde aktif rol oynaması bekleniyor. Merkel’in ayrılmasından sonra Hıristiyan Demokratlar’ın başına geçen Armin Laschet büyük bir uğraştan sonra dün kendi partisinin yönetim kurulunun oylamasında geçerli 46 oyun 31’ni alarak artık başbakan adaylığını pekiştirdi. Malum Hıristiyan Sosyal Birliği’nin lideri Markus Söder de buna saygı göstereceğini belirtiyor. Laschet, Yeşiller’in yeni adayı ve SDP’nin başbakan adayı Olaf Schölz’e karşı mücadeleye girecek.

Haberin Devamı

TAVAK Vakfı Başkanı Faruk Şen “1990’larda yaptığım araştırmalarda ortaya çıktı ki, Almanyalı Türkler daha önceleri yüzde 64 oranında Sosyal Demokrat Parti’ye oy verirken, bu oran daha sonra azaldı” diyor. Şen, politikada ağırlığı olan Armin Laschet’in bu seçimlerde başbakan olabilmesi için Almanya’da çağrı yaptığını, önemli Türk kökenli liderlerin hemen evet dediklerini söyledi. Destek sayısının 100’ü bulduğunu belirten Şen, “Yeşiller’in son aylarda oy oranı anketlerde artsa da halkın sevgisine mazhar olan Armin Laschet’i başbakan olarak göreceğiz” diye konuştu.

KAYIPLARIMIZ MARMARA DEPREMİ’NİN 3 KATI OLDU

DOĞRU Parti Genel Başkanı Rıfat Serdaroğlu, Cumhurbaşkanı’na aşı bulma çağrısında bulundu ve “Türk milleti ölüyor, partiniz seyrediyor. Neden görevinizi yapmıyorsunuz!” diye sordu. Türkiye’nin en yetkin bilim insanlarından Prof.  Dr. Ahmet Saltık’ın “Şu an yaklaşık 544 bin aktif hastamız var. 7 hafta önce bu rakam 101 bin idi! 7 haftada tam 5 kat artmış! Bunda da en önemli etken AKP kongreleridir” diye feryat ettiğini vurgulayan Serdaroğlu, “Önümüzdeki 4 haftada 11 bin insanımız ölecek! Şimdiden, 1999 Marmara Depremi’nde kaybettiğimizin 3 katı fazla insanımızı kaybettik” dedi.

Yazarın Tüm Yazıları