Çinlilere Belçika çikolatası yediren Türk

BÖLGEMİZDE ve dünyada olan bitenin hızına yetişmek ne mümkün. Hepimiz kaptırmışız kendimizi bu gürültüye, gidiyoruz. Trump’ın başkanlığı devralması da bu patırtıyı iyice perçinledi. Koskocaman bir toz bulutu içinde tüm dünya adeta birbirini yiyor.

Haberin Devamı

Ancak kalkan tüm bu toza rağmen sessiz sedasız ve derinden ilerleyen biri var. Hem de kendinden emin adımlarla, sesini hiç yükseltmeden, istikrarla yukarıya doğru tırmanıyor. Zirvedekileri yerinden edip oraya yerleşeceği ise neredeyse kesin.

İşte o aktör, Çin.

KÜRESELLEŞME DOSTU ÇİN

KÜRESELLEŞME karşıtlığı tüm dünyayı esir almış durumda. Hatta küreselleşmenin simgesi ABD’yi bile. Trump “korumacı” ticari adımlar atıp ABD’yi dünyaya kapatma hayalleri kuruyor. Avrupa deseniz, zaten aşırı sağın pençesinde. Yani gitgide daha da dışarıya kapanıyor.

Küreselleşmeyle özdeşleşmiş Batı içine kapanırken; küreselleşmeye sahip çıkmak, “dışarıya kapalılık”la özdeşleştirilen Çin’e kalmış görünüyor! Geçtiğimiz hafta yapılan Davos Zirvesi bunun en açık göstergesiydi. Batı dünyasının egemen olduğu, 46 yıldır yapılan bu zirveye Çin ilk kez devlet başkanı düzeyinde katılmakla kalmadı. Çin Devlet Başkanı Şi Jinping, resmen küreselleşmenin şampiyonu olarak konuştu: “Dünyanın sorunları için küreselleşmeyi suçlamak anlamsız!”

Haberin Devamı

Üstüne üstlük, Çin mallarına yüzde 45’e varan gümrük vergisi koymaya hazırlanan Trump’ın da “gazına gelmedi”. Ona üst perdeden ders verdi: “Ticaret savaşının galibi olmaz!”

*

Trump’ın Çin’e sataşması ise boşuna değil. Zira Pekin gümbür gümbür geliyor. Çin şu anda dünyanın 2. en büyük ekonomisi. Çin Komünist Partisi’nin kuruluşunun 100. yıldönümünde, yani 2021’de ise dünyanın en büyük ekonomisi olmayı hedefliyor. Ve bu yolda emin adımlarla ilerliyor.

Bir diğer deyişle, dünyanın ağırlık merkezini sallıyor.

GODİVA’YLA ÇİN’DE

DÜNYANIN ekseninin buraya doğru kaydığını da Türkiye’deki hem siyasiler, hem de iş dünyası görüyor. Ankara’nın 2010’da Çin’le stratejik işbirliği anlaşması imzalaması ve İpek Yolu’na büyük yatırım yapması bu yüzden.

Ancak bu stratejik konumlanmayı yapan sadece siyasiler değil. İş dünyası da aynı yolda. Bunun başında da Ülker grubu geliyor. Yani Yıldız Holding’in bünyesinde bulunan ve dünyanın en meşhur çikolata markası olan Godiva’yı 2007’de satın almış olan Türk markası.

Haberin Devamı

Çin Devlet Başkanı Davos’ta bunları söylerken, aynı dakikalarda Yıldız Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ülker de Çin’de yönetim kurulu toplantısını yapıyordu. Zira Godiva’nın yılda 4 kez yaptığı yönetim kurulu toplantılarından biri Çin’de düzenleniyor. Geçtiğimiz haftaya denk gelen bu toplantıyı ben de gazeteci olarak izledim. Ve bu vesileyle Godiva’nın Şanghay’daki dükkânlarını dolaşma fırsatı buldum.

*

Her şeyden önce, bir Türk iş insanının dünyanın en meşhur çikolata markasına sahip olması başlı başına gurur verici. Ancak insanı daha da gururlandıran, Ülker grubunun Belçikalı Godiva’yı satın aldığından beri bu markayı tam iki katı büyütmüş olması.

Haberin Devamı

Bunu nasıl başardıklarını da Çin’de bizzat bulununca anlıyorsunuz. Godiva Çin pazarına girdiğinde bir Çinli yılda sadece 3 kez çikolata tüketiyormuş. Bugün yılda yediği çikolata miktarı ortalama 200 gr. Yani Godiva, Çinlilerin yeme-içme alışkanlığını resmen radikal bir şekilde dönüştürmüş. Bugün Çin’de 107 mağazası var ve ülkede en çok satan “premium” (lüks) çikolata markası.

YEREL DÜŞÜN, KÜRESEL UYGULA

MURAT Ülker bunu “yerel düşün, küresel hareket et” düsturuna borçlu olduklarını anlatıyor. Yani küreselleşmenin meşhur “küresel düşün, yerel hareket et” mottosunu tersine çevirmiş. Aksine, yerel düzeyde düşünüyorlar. Yani yerel alışkanlıkları anlayıp, ürünleri ona göre yeniden şekillendiriyorlar. Ve sonra bu düşünceyi küresel ölçekte uyguluyorlar. Zaten bu hareket tarzları çoktan Harvard Üniversitesi’nin ekonomi derslerinde işlenmeye başlamış bile.

*

Haberin Devamı

Küresel başarılarına götüren bir diğer yol da, Yıldız Holding CEO’su Cem Karakaş’ın deyişiyle, “federatif” yönetimleri. Yani yerel ofislerine karar almada ve yönetimde geniş alan tanımaları. Zaten tam da bu yüzden Godiva Çin ekibiyle Yıldız Holding yöneticileri etle kemik gibi kaynaşmış durumda.

Dünya liginde böyle markalarımız olması ise Türkiye için sadece onur değil, aynı zamanda da hayati bir para kaynağı. Murat Ülker, bugüne kadar 4 milyar TL’lik yabancı yatırımı Türkiye’ye çektiklerini anlatıyor. Bu da Türkiye için istihdam ve milli gelire katkı demek. Türkiye markasını dünyaya yaymaları da cabası.

*

Ezcümle; cin artık şişeden çıktı. Bugün bir Türk, Çinlilere Belçika çikolatası yediriyorsa; belli ki küreselleşme karşıtlarının tezlerini gözden geçirmeleri gerek.

 

Yazarın Tüm Yazıları