Artık Müslüman demokratlarız!

ÖNCE geçtiğimiz hafta Tunus’un İslamcı partisi Nahda’nın lideri Gannuşi, o sürpriz çıkışı yaptı:

Haberin Devamı

“Siyasal İslam’ı geride bırakıp, demokratik İslam’a geçiyoruz. Artık Müslüman demokratlarız!”

Tam “şimdi nereden çıktı bu” derken, asıl hamle birkaç gün sonra Mısır’dan geldi. Müslüman Kardeşler’in (İhvan) Şûra Konseyi üyesi Cemal Haşmet, “Artık dini ve siyasi faaliyetlerin ayrılması niyetindeyiz” dedi. Hem de İhvan’ın 88. kuruluş yıldönümünde.

İyi de neler oluyor? Ortadoğu’nun İslami partileri teker teker laikleşiyor mu? Siyasal İslam yok mu oluyor?


MISIR HÜSRANI
OLAN aslında şu: “Arap Baharı” denilen ayaklanmalardan sonra, siyasal İslam bölgede gitgide irtifa kaybetti. Bu hareketin fikir babası, temeli olan Mısır’da başta olmak üzere.

Malum Mısır’ın Hüsnü Mübarek sonrasında ilk demokrasi deneyimi son derece nahoş geçti. Mübarek 30 yıllık saltanatının ardından Şubat 2011’de halk ayaklanmasıyla devrilince, Mursi demokratik olarak seçilen ilk lider oldu.

Ancak ne var ki laikleri ve solcuları dışladı. 22 Kasım 2012’de kendisine olağanüstü yetkiler tanıyan kararnameyi de çıkarınca, ülkede kutuplaşma iyice tırmandı. Sonrası malum: Askeri darbe ve Sisi’nin iktidarı ele geçirişi.

Ankara’da bulunan düşünce kuruluşu USAK’ın (Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu) Ortadoğu uzmanı Bahadır Dinçer’in sözleriyle: Mursi hem kurumlar arasındaki, hem toplum içindeki dengeleri doğru okuyamadı.

Dinçer, İhvan’ın yaptığı atamalarda liyakatten ziyade sadakate önem vermesinin de ülkede gerilimi arttırdığını söylüyor. Elbette bunda Müslüman Kardeşler’in ilk iktidar tecrübesi olmasının da payı büyük.

Bununla birlikte, bu demokrasi deneyimi İhvan içinde de kutuplaşma yarattı. Zaten 90’lardan beri hareketin içinde süregelen ayrışma, tavan yaptı.

Tüm bunların sonucunda bugün İhvan, siyasal İslam’ı terk ettiğini söylüyor. Ki aynı İhvan, Cumhurbaşkanı Erdoğan 2011’de Kahire’de laiklik vurgusu yaptığında ayağa kalkmıştı. Hatta Erdoğan’ı ülkenin iç işlerine karışmakla suçlamıştı.

Oysa belli ki Müslüman Kardeşler, AK Parti’nin takip ettiği yolu seçiyor. Baktı ki kendi yolları bir yere çıkmıyor, 2003’te “Milli Görüş gömleğini çıkardık, artık yeni bir partiyiz” diyen Erdoğan gibi, şimdi onlar da siyasal İslam gömleğini çıkardıklarını ilan ediyor.


TUNUS TÜRKİYE YOLUNDA
İŞTE siyasal İslam’ın yuvasında, Mısır’da bu hareketin uğradığı hezimet de tüm İslam coğrafyasını ister istemez etkiliyor. Bugün Tunus’un İhvanı olan Nahda partisi de, Mısır’da yaşananlardan ders çıkarıyor.

Oysaki Tunus -Mısır’ın aksine- “Arap ayaklanmaları”nın medarı iftiharı. Hem de büyük oranda Nahda’nin lideri Gannuşi sayesinde. Arap Baharı 15 Ocak 2011’de ilk Tunus’a uğramıştı. 23 yıllık diktatör Bin Ali Yasemin Devrimi’yle devrilince, Gannuşi sürgünden dönüp yüzde 40 oyla seçilmişti.

Mursi’nin aksine Gannuşi ise, uzlaşmayı seçti. Solcularla ve liberallerle anlaşarak İslam dünyasının ilk uzlaşmacı anayasasını çıkardı. Hatta bu sayede Tunus, 2015 Nobel Barış Ödülü’nü kaptı.

İşte tam da “Tunus’ta işler yolunda” derken, Nahda’dan bu beklenmeyen açıklama geldi. Bunun asıl sebebi de, hem yaşadığı tecrübede siyasal İslam’ın toplum nezdinde artık eskisi kadar geniş bir karşılığı olmadığını görmek. Hem de Mısır deneyimiyle bu hareketin algısının bölgede ve dünyada aldığı büyük yara.


İSLAM DÜNYASINDA DÖNÜŞÜM
EZCÜMLE Tunus, Mısır tecrübesinden ders alıyor. Mısır İhvanı da, akrabası olan Nahda’dan gelen “laiklik” açıklamasından etkileniyor. Kaldı ki ikisi de zaten yıllardır Türkiye modelini örnek alıyor Gannuşi bunu sık sık dile getiriyor. Bu yüzden Türkiye’nin başarısı da başarısızlığı da, sadece kendini değil, bu yolu takip edenleri de etkiliyor.

Demek istediğim, İslam dünyası etkileşim içinde. Bir yanda radikal İslamcılar. Bir köşede siyasal İslamcılar. Bir diğer köşede de kendini “demokratik İslamcı” ya da “muhafazakâr demokrat” diye tanımlayanlar. Son bir hafta ise bize şunu gösterdi: İslam dünyasında ibre, düşe kalka da olsa 3. gruba, yani laikliğe doğru kayıyor.

Yol çok uzun ve engebeli. Ama şurası muhakkak: “Arap Baharı” ruhu başka şekillerde de olsa, diriliyor. Kim bilir, devrimle olmadı ama belki evrimle gelir buralara demokrasi.

Yazarın Tüm Yazıları