Nişantaşı kafelerinde sevdiklerim, sevmediklerim...

Hem Delicatessen’de hem Foxy’de yemekler belli bir düzeyin altına düşmüyor; çaba gösterildiği belli. Delicatessen’de yediğim manda sucuğu ve eski kaşarlı tost hayal kırıklığı yaratmadı, brownie’yi de beğendim. Foxy’nin kaz terini erik turşusuyla sunması hoş bir sürprizdi ama balık yumurtalı spaghetti beklentimin altındaydı.

Haberin Devamı

İstanbul’da olduğumda akşamları Nişantaşı, Teşvikiye ve Akaretler civarında volta atmak, sonra da bir kafeye oturup geleni geçeni seyretmek zevk aldığım bir eğlence. Avrupa’da, özellikle İtalya’da aynı şeyi yapmaya bayılıyorum. Sanırım İtalyanlar bu akşam yürüyüşlerine ‘passeggiata’ diyor. Bunun için giyinip kuşanıyorlar. Ben şahsen bakımlı, neşeli ve güzel insanları bir arada görmekten mutlu oluyorum. Onların neşesi bana sirayet ediyor adeta.

Nişantaşı ve civarı genelde böyle... Buna karşılık birçok semtte gürültüden ve gördüğüm bazı çirkinliklerden strese giriyorum. Nişantaşı kafeleri bu stres zehrinin panzehri! Oturup bir şeyler atıştırmak ve içmek çok keyifli. Ucuz mu? Elbette değil. Ama öte yandan kiralar ve maliyetler de ortada. Bu yüzden ortam düzgün, servis güleryüzlü ve yemek de kötü değilse mutlu oluyorum.

Haberin Devamı

Kısa aralıklarla denediğim Delicatessen ve Foxy de bu özelliklere sahip mekânlar... İkisinin de ortamı rahat. Yemekler belli bir düzeyin altına düşmüyor, en azından çaba gösterildiği belli.

Nişantaşı kafelerinde sevdiklerim, sevmediklerim...Delicatessen

Delicatessen’e öğlen gittik. Servis iyiydi. Espresso, anasonlu biscotti ve beyaz çikolatalı brownie’yi beğendim. Manda sucuğu ve eski kaşarlı tost da hayal kırıklığı yaratmadı. Ama ekmeği daha iyi olabilirdi. Birkaç arkadaş, masaya gelen diğer yemekleri bölüştük. Eggs benedict doğru değildi çünkü çok ince ve özelliği olmayan bir ekmek kullanılmış, malzemeler arası denge bozulmuştu. Buna muffin tipi bir ekmek gerekir. Gerek tost, gerek eggs benedict için Sour and Sweet veya Mitte gibi üst düzey bir ekmek atölyesiyle çalışabilirler.

Nişantaşı kafelerinde sevdiklerim, sevmediklerim...Brownie

Arkadaşımız Elvan Uysal domatesli ve otlu tulum peynirli bir salata ısmarladı. Peyniri iyiydi ama miktarı azdı. Domatesler irili ufaklıydı ve yemesi zordu. Delicatessen bunları aynı büyüklüğe getirmeyi düşünebilir, böylelikle yemesi daha kolay olur. Bir arkadaşımın ısmarladığı diğer salataysa karakılçık buğdayı, şeftali, kuşüzümü, mercimek ve rokadan oluşuyordu. Tadına baktım; aynı salatada iki tatlı eleman, yani şeftali ve kuşüzümü kullanılması bana göre dengeyi bozmuştu. Vinegreti de yetersiz buldum. Salataya biraz daha asidite ve tuzlu bir öğe, örneğin tulum veya parmesan peyniri serpiştirilseydi daha güzel olurdu.

Haberin Devamı

Nişantaşı kafelerinde sevdiklerim, sevmediklerim...Foxy

KIRMIZI SOĞAN TURŞULU TARAMA...

Akşam yemeği için Foxy’ye gittik, zevk aldık. En çok takdir ettiğimiz husus, bize servis yapan Meral Hanım’ın profesyonel becerisi oldu. Yemekler konusunda bilgiliydi ve bilmediği bir soru olursa yalapşalap cevap vermek yerine mutfağa sorup cevabı öğreniyordu. İşini severek yapıyordu. İktisat fakültesi mezunu olduğunu öğrenince hiç şaşırmadık.

Nişantaşı kafelerinde sevdiklerim, sevmediklerim...Padron biberi

Yediklerimiz arasında en basit olanlar en çok hoşumuza gidenler oldu. Bunlardan biri, Antalya’da yetişen padron biberiydi. İspanya’da birçok tapas barda ısmarladığım bu biber bizim toprakta da iyi sonuç veriyor. Özellikle birayla da çok iyi gidiyor. Kırma yeşil zeytin ve Antakya sürk peynirli salatayı ben de beğendim, arkadaşım da...

Haberin Devamı

Nişantaşı kafelerinde sevdiklerim, sevmediklerim...Sürk peynirli zeytin salatası

Ama simit kıtırı ve kırmızı soğan turşulu taramayı zayıf bulduk. İstanbul’da son zamanlarda iyi bir tarama yemiş ve köşemde yazmıştım; Çiftehavuzlar’daki Basta Neobistro’nun taraması Yunanistan’ın en üst düzeyiyle eşdeğerdeydi.

Kaz terin ve marine levrek beklentilerimizi karşıladı. Açıkçası kaz terinin kendinden çok yanındaki erik turşusu hoş bir sürprizdi. Marine levrekse belki daha rayihalı bir zeytinyağı ve daha üst düzey bir sirkeyle marine edilse yavan olmayacaktı.

Balık yumurtalı spaghetti beklentimizin altındaydı. Fazla ekşiydi, balık yumurtası azdı ve biraz acıydı. Sorduk; hem limon hem limon kabuğu hem de beyaz şarap kullanmışlar. Asidite miktarı bu kadar artınca da denge bozulmuş. Sonuç olarak beklentilerinizi yüksek tutmazsanız kafelerde hoş vakit geçirirsiniz.

Yazarın Tüm Yazıları