Havalimanı savurganlığı yapmayalım

Acaba bütün havalimanlarımızı doğru yerlere mi yapıyoruz? Bazı yerlere havalimanı yapmak, çevreye gerçek bir işkence oluyor. Hele turizm bölgelerinde buna çok dikkat etmek gerekiyor. Bazen kaş yapalım derken göz çıkarıyoruz.

Haberin Devamı

KARADENİZ sahillerine bakıyorum. Zonguldak, Sinop, Samsun-Çarşamba, Ordu-Giresun, Trabzon ve Rize Havalimanları… Doğru aralıklarla yapılmış, yapılıyor…

Bu havalimanları, coğrafi yapısı zorlu Karadeniz sahilimiz için yeterli. Deniz üzerinde ve karadaki havalimanlarının yakın gelecekte iyice yoğunlaşacağını sanıyorum. Tarifeli iç-dış hatla birlikte charter yani tarifesiz seferler, yabancı bazı uçakların teknik iniş yani yakıt almak içinde kullanacakları bu havalimanları arasına bir yenisini projelendirmek bile günah olur. Marmara bölgesinde Bursa Yenişehir, Edremit ve Çanakkale gibi noktalardaki havalimanları ihtiyaç için yeterli. Cengiz Topel/İzmit geliştirilebilirler. Araya askeri Bandırma Meydanı da eklenebilir.

İZMİR ÜÇÜNCÜ HUB
3. Havalimanı, Sabiha Gökçen ve kaderi hâlâ bir bölümü ortada Atatürk Havalimanı var. Bence Atatürk Havalimanı en azından Genel Havacılık için bir bölümü iyi projelendirme ile bırakılmalıdır. Kalan kısmı ki çok büyük bir alan şehir parkı olacak zaten. Sabiha Gökçen’in büyüme projeleri ne yazık ki, zamanında başlamadı. İyi yönetilmiyor. Ciddi bir revizyona ihtiyacı var. Ege bölgesinde İzmir Adnan Menderes ağır da olsa uçak trafiği ve yolcu sayısı açısından giderek büyüyor. THY’nin burayı Ankara Esenboğa ile birlikte ikinci ya da üçüncü bir ‘hub’ yani merkez yapması halinde daha da hızlı gelişecek.

Dalaman Havalimanı’nın yaz trafiği ciddi bir yoğunluğa sahip. Ama burada da dış hat-iç hat binalarının ayrı olmasını anlamıyorum. Hepsi aynı işletmecinin. O zaman tek binada birleştirilip, maliyet düşürülebilir.

Aynı durum Milas-Bodrum Havalimanı için de geçerli. Burada da dış hat ve iç hat binaları ayrı ayrı. 5 milyon yıl yolcu kapasiteli dış hatlarda bu kadar yolcu olmuyor. Yanında bir de iç hat binası var. İkisi de aynı işletmecinin elinde. Binalar aynı çatı altına alınarak maliyetler düşürülebilir. Orada ayrı güvenlik, ayrı ısıtma ayrı soğutma savurganlıktan başka bir şey değil.

Havalimanı savurganlığı yapmayalım

ALAÇATI'YA İHTİYAÇ VAR MI?
GELELİM Alaçatı’ya… Zamanında, amatör pilot olan Bakan Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli’nin yaptırdığı bir düzlük var. Sıkıştırılmış toprak bir pist. O kadar. Kule vs. bir şey yok. İzmir-Çeşme-Alaçatı arası mükemmel bir otobana sahip. Ama şimdi buraya Yap-İşlet-Devret (YİD) modeli bir havalimanı yapılacak. Her YİD modelinde olduğu gibi yatırımcının kredi bulabilmesi için projede devletin verdiği yolcu garantisi de olacak.
Mevcut meydan olsa olsa uçuş okullarına hizmet verecek küçük bir havaalanı olabilir. Rüzgârların çok hakîm olduğu bu düzlükte bir havalimanı yapmak yerine belki bölge geçmişte olduğu gibi deniz uçakları için önemli bir merkez haline getirilebilir.

Havalimanı yaptığınız her yerin dengeleri de değişiyor. Çevreye 2-3 bin metrelik pist için beton dökerek ihanete başlıyorsunuz. İhtiyaç olmadığında işin adı da ‘ihanet’ oluyor. Turizm patlayacak mantığı ile yapılan bu havaalanları etrafını öyle patlatıyor ki, bir daha doğa kendine gelemiyor.

ÇUKUROVA GERİ GELDİ
YAP-İşlet-Devret anlayışı, büyük projelerde işe yarıyor ama küçük ve orta ölçekte ciddi sorunlar çıkıyor. Bugün Çukurova Havalimanı’nın hâlâ devreye alınamamasının nedeni de bu. Yapımcı şirket bıraktı gitti. Şimdi DHMİ kendi yapıyor.

KAŞ'A HAVALİMANI
BİR de Kaş Havalimanı var. Umarım dev bir şey yapılmaz. O mantıkla hareket edilmez. Çevreye en az zarar verecek konum seçilir. O bölgede ulaşım gerçekten ciddi sorun. Ama doğrusunu isterseniz havalimanı yapıldığında çevrenin katledileceği kesin. Havalimanlarının yeri ilan edildikten sonra çevresine hakîm olamıyoruz. İmarla ilgili bütün yasalar deliniyor. Mantar gibi evler, işyerleri ortaya çıkıyor. Çevre perişan oluyor. Turizm gelişiyor gibi görünse de gelecekteki değerleri yiyor.

ANTALYA - ALANYA
ANTALYA Havalimanı bugün yaz ayları yetmiyor. Aslında yapıp, işletip, devredecek olan yatırımcıya hazır çizilmiş bir plan teslim ediliyor. Bunu yap, sonra işlet ve devret deniyor. İhale açıldığında planlamanın yapımcı ile ortak oluşturulması, büyüme planlarının da zamanında yapılması gerekir. Yüzde 50 hissesi TAV tarafından satın alınan havalimanı için yeni bir strateji geliştiriliyor. Ortağı Fraport ile birlikte havalimanın daha dinamik kullanımı için TAV ekipleri harıl harıl çalışıyor. Antalya’ya yakın olan Gazipaşa Havalimanı giderek gelişiyor. Gelecekte de sınırlı büyüyecek olan Gazipaşa belki stratejik konuma ile de olması gereken bir havalimanıydı.

DÜZLÜKLER DÜZELEBİLİR
TÜRKİYE’nin çeşitli yerlerinde askeri veya sivil amaçlı oluşturulmuş düzlükler var. Yani uçak insin diye yapılmış. Buralar, yarı hazırlanmış yerler. DHMİ bu düzlüklere sahip çıkmalı. Sportif havacılık için buraların kullanılabilir hale getirilmesi gerekir. Bunları kapatmak veya yapılaşmaya açmak da yanlış olur. Zaten havacılığımız zor büyüyor, bari bu düzlükler bize yeni nesil işini hobi yapmış pilotlar yetiştirebilir.
Bugün efsane akrobasi pilotu Ali İsmet Öztürk’ün Eskişehir/Sivrihisar’da yaptığı gibi havaalanları lazım. Doğuda, batıda ya da kuzeyde, güneyde… Bunlar arttıkça amatörler desteklendikçe görülecek ki Türkiye’nin her yerine tonlarca beton dökmeden de ulaşım olabiliyor…

Havalimanı savurganlığı yapmayalım


DENİZLER BOŞ DURUYOR
DENİZ uçakları için Ulaştırma Bakanlığı’nın ciddi destek vermesi gerekiyor. Birkaç deneme yapan girişimciler yeterli sermayeye sahip olmadıkları için battılar. Belki Kaş’a, Alaçatı’ya sadece deniz uçakları ile gitmek çok daha kolay olur. Uçakların ineceği yerler belirlenir. Marinalar içinde bu uçaklar için uygun iniş kalkış ve bağlanma planlamaları yapılabilir.

Dünya hızla deniz uçaklarını yeniden keşfediyor. Çinliler yeni tasarladıkları deniz uçağını o kadar büyüttüler ki, görenler inanamıyor. Üç tarafı denizle çevrili ülkemizde Türkiye’den Yunan Adaları arasında deniz uçakları işletilebilir. Çok uzun yıllar güvenle uçan çift motorlu Twin Otter uçakları yeniden yapıldı. Şimdi uçuyorlar. Hatta birçok ülkede filolar oluşmaya başladı bile. Bence devlet deniz uçağı işletmeleri oluşması için ciddi ve çok cazip imkanlar sunmalı. Destek olmalı. Üç tarafımız denizle çevrili ama bir bölgede bile deniz havacılığı arpa boyu yol alamıyor.

Yazarın Tüm Yazıları