Toplumsal çöküntü

TÜRKİYE, kozmopolit yapısıyla çok hızlı bir kentleşme süreci yaşadı.

Haberin Devamı


Bu sebeple sağlıklı bir toplum dokusu oluşamadı.
Yanı sıra son 15 yılda siyaseten kutuplaştı.
Bu olgular insanlarımızın geleneksel “Anadolu Ahlakı”ndan uzaklaşmasına sebep oldu.
Bugün, ister muhafazakar, ister milliyetçi ya da laik olun, kafası karışık, değerleri erezyona uğramış 80 milyonluk bir nüfusa dönüşmüş durumdayız.
Baktığınızda, hiçbir kesim diğerini, farkları olmadığı halde beğenmiyor.
Ama büyük çoğunluk; karbon kopyası gibi köşe dönmeci, kurnaz, ilkesiz izlenimi veriyor.
Örneğin, “punduna getirdiğinde herkes imar rantlarının heveslisi” ya da “haksızlığa itirazı haksız kazançtan kendisine neden pay verilmediği” ile ilgili.
Mesela, en medeni geçinenlerimiz bile trafik kurallarına uymuyor. Kırmızı ışıkta geçmeyi, yayalara yol vermemeyi marifet addetiyoruz.
Çevreye, kadına, çocuklara, sokak hayvanlarına, laik ya da dindar olalım, hoyrat ve saygısız davranıyoruz.
Bu hallerimizi analiz eden yazarlar, sosyologlar, bilim insanları ürkütücü bir tespitle “toplum olarak çöküyoruz” uyarısında bulunuyor.

-----

Kırılganlık endeksi

Haberin Devamı

ÜLKE ekonomisi zor zamanlara gebe.
ABD uzun vadeli tahvillerinde faiz oranları yüzde 3.5’lara ulaşacak gibi duruyor.
Bu çok yüksek bir oran.
Tüm dünyada dolara hücum, bizim gibi ülkelerde de deprem etkisi yaratır.
Bu gelişmeye karşı durmanın tek yolu “faiz”.
Merkez Bankası faizleri dramatik şekilde artırmaya mecbur kalabilir.
Ama iktidar, faiz artırmaktan yana değil.
Bunu hep ifade ediyorlar.
O zaman “kur” alır başını gider.
İktidar, bu duruma itiraz etmez.
Hatta cari açık düşer diye mutlu bile olur.
Ama makro dengeler birbirine girer, enflasyon hortlar, kamu finansman dengesi bozulur ise bu defa faturayı halka çıkartmakta da tereddüt etmezler.
Güney sınırlarımızdaki savaşın bütçeye etkisini tam bilemiyoruz.
Bu iş uzun sürerse ve bahse konu ekonomik sıkıntılar da yaşanırsa yeni vergiler kapıda demektir.
Artık, Tansu Çiller’in servet vergisi mi olur, yoksa KDV, ÖTV artışları mı tam bilemiyoruz.
Moral bozmayalım, ama ekonomide kara bulutlar çoğalıyor.
Ekonomist Hakan Özyıldız pek çok “veri”yi bir arada değerlendirerek bir “kırılganlık endeksi” oluşturmuş.
Durum 2001 ve 2008 krizlerinden daha da sıkıntılı duruyor.
Hani, yazar, muhtemelen kibarlığından “tespitlerimiz hiçbir zaman öncü kriz göstergesi yerine geçmez” diyorsa da siz gerekli mesajı alın ve kendinizce tedbirlenin.

-----

Yeni Türkiye

Haberin Devamı

HRİSTİYAN dünyasına ihtiyatla bakan,
Komşularıyla işbirliğinden uzak duran,
Sürekli, Kürtler sebebiyle bölünme sendromunu ülkeye yaşatan,
Geleneksel olarak Şii dünyaya mesafeli duran,
Bir Türkiye vardı...
Bu Türkiye’ye, askeri vesayet rejimi ile yönetiliyor, denirdi.
Bahse konu yönetim kendi çizdiği çerçevenin dışına çıkılmasını müsaade etmez, diye bilinirdi.
Sonra AK Parti iktidar oldu.
AB, Kürt meselesi, komşu ilişkileri... Özlenen bir Türkiye’ye doğru yürüyüşe mi başladık, diye seviniyorduk.
Derken, devran döndü.
AK Parti, o eleştirdiğimiz çizgi ile hemen hemen aynı noktaya geldi.
Ulusalcılar, Perinçek’ler, Milliyetçiler... Adeta 2003-2004’lerin umut vaat eden zihniyetini teslim aldı, kendilerine benzettiler.
Bugün, eskilerin o gergin ülkesi olduk.
Bölünme sendromu bizi Ortadoğu bataklığına savurdu.
Batı ile ilişkilerimiz, neredeyse donma noktasında.
Her gün etkisiz hale getirdiğimiz Kürt sayısını nasıl artırdığımızla övünür olduk.
Sanki savaşın, barışa ulaşmak için son çare olduğunu unuttuk.
Şimdi, hemen her konuda farklı politikalar üreten bir Türkiye var.
Herkes, hepimiz, dış dünya, bizler, ne yapıldığını, neyin amaçlandığını, pek çok yeni açılımı anlamaya çalışıyoruz.
Bu dediklerimize Suriye operasyonumuz da dahil...

Yazarın Tüm Yazıları