Ev Restoran

HER bölgenin nesilden nesile intikal eden özel bir yemek kültürü var.

Haberin Devamı

 

Bu birikimi taşıyanlar genelde ev kadınları.
Bazı müteşebbis insanlar bu atıl hazineyi aktive edip yeme-içme mekanları açıyorlar.
Buca Ege Organize Sanayi Bölgesi’nde (BEGOS) faaliyet gösteren Ev Restoran da böyle bir yer...
Uzun yıllardır tekstil işi ile uğraşan Şener ve Canan Kırıkkaya çifti, fabrikalarının alt katında eski eşyalarla ve otantik bir konseptle döşedikleri mekanda çok özenli bir işletmecilik yapıyor.
Yemekler, yukarıda sözünü ettiğimiz kişilere yaptırılıyor.
Söylemeye gerek yok, muhteşem lezzetler üretiliyor.
Canan Hanım, gelen müşterilerle bizzat ilgileniyor.
Neticede sıcak ve kaliteli bir ortamda müşterileri olağanüstü mutlu eden yemek çeşitleriyle müthiş bir keyif yaşıyorsunuz.
Cuma geceleri de açık olan mekan, gündüz servisi ile tüm BEGOS ahalisinin gözdesi olmuş.
Tavsiye olunur...

-----

Suriye politikamız ne olmalı?

Haberin Devamı

DEVLETİMİZİ yönetenler, Suriye’de PKK uzantısı olarak gördükleri oluşumlar ile Kürtlerin aynı potada değerlendirilmesini ölümcül bir hata olarak değerlendiriyor.
Ancak, anlaşılan ABD aynı fikirde değil...
Hatta Rusya da ABD’ye paralel düşünüyor.
Bu durumda kırık dökük ÖSO dışında tek başımıza kalmış durumdayız.
Süper güçlerin Kürtlere dair Suriye’de Irak benzeri bir “özerk” oluşum planladığı biliniyor.
ESAD rejiminin devamına ve merkezi hükümeti temsil etmesine itiraz etmiyorlar.
Maalesef güçlü olanın kuralı koyduğu bir dünyada yaşıyoruz.
Türkiye kimseyi dinlemeden Fırat’ın doğusunu geçse bile orada kalıcı düzen tesis etmesi imkansıza yakın zorluklar içeriyor.
Halihazırda “Devlet aklı” özerk Kürt oluşumlarını bölünmemize giden sürecin aşamaları olarak değerlendiriyor.
Oysa, pek çok uzmana göre bağımsız bir Kürt Devleti orta vadede bile pek olası gözükmüyor.
Irak, Suriye, İran ve Türkiye’nin statükoyu bozucu gelişmeleri engellemek için direnmeleri anlaşılmaz değildir.
Beri yandan bu coğrafyada da bir “Kürt realitesi” kabul edilmek durumundadır.
Anlaşılan, Türkiye yönünden iki seçenek söz konusudur.
Ya bu durumu bir tehdit olarak algılamaya devam ederek giderek kalıcı hasar yaratmaya başlayan gerginlik politikaları sürdürülecek ya da “ılımlı” hatta “sahiplenici” politikalarla bölgedeki Kürt nüfus kucaklanacaktır.
Böylesi bir tercih, bahse konu özerk oluşumlarla “adı konmamış bir federatif” bir ilişki örgüsü içinde her yönüyle “kazan-kazan” dengesi oluşturur.
Hiç şüphesiz bu meselede “bakış açısı” en önemli faktör...
Halihazırda “şahin” tutumlarla kuvvete dayalı bir çözüm üretmeye çalışıyoruz.
Dört ayrı ülkedeki on milyonlarca Kürt, tarihsel olarak Türklerle dayanışmaya yatkındır.
Bu sebeple, başta ekonomi olmak üzere hemen her konuda bir “kader birliği” anlayışı yakalanabilirse, dış güçleri yaya bırakan “yeni başlangıçlar” bölgeye özlenen barışı getirecektir.

Yazarın Tüm Yazıları