ESİAD’ın 2018 beklenti anketi

EGE Sanayi ve İşadamları Derneği (ESİAD), kendi üyelerine Türkiye ekonomisine ilişkin 2018 yılı beklentilerini sordu.

Haberin Devamı


Geniş katılımlı anket sonuçları şöyle;GSYH Büyümesi %4Sabit Sermaye Yatırım Artışı %4Enflasyon %12Kısa vadeli TL kredi faizi %15İşsizlik oranı %13Bütçe açığı/GSYH %4Cari açık/GSYH %5Dolar kuru yıl sonu 4.40Euro kuru yıl sonu 5.20 Beklentiler bize de normal geldi.Yalnız TL kredi faizi sanki birkaç puan düşük.Büyük sanayiciler belki bu orandan borçlanıyor, ama diğerleri için bilinsin ki, kredi faizi daha yüksek.İşsizlik yüzdesinde de kastedilenin Türkiye geneli değil, İzmir olduğu anlaşılıyor.ESİAD üyelerine 2018 yılı için öncelik verilmesi gereken üç konu sorulduğunda, pek çok seçenek arasından üç tanesi “uzak ara” ön plana çıktı.Onlar da sırasıyla, “Hukukun üstünlüğü”, “Ekonomik İstikrar”, “Öngörülebilirlik”.Yani bu hususlar zaten hiç kimseye şaşırtıcı gelmezdi.Üyeler, İzmir’de öncelik verilmesi gereken “üç yatırıma” şu yanıtları vermişler.“İkinci çevre yolu”, “Kentsel dönüşüm projeleri” ve “Alsancak Limanı’nın kapasite arttırılması”.Listede, dördüncü ve beşinci sıralarda “Çandarlı Limanı” ve “Metro-raylı sistem ağının genişletilmesi” yer alıyor.Dikkat edersiniz “Körfez geçiş projesi” İzmir iş dünyasını fazla heyecanlandırmamış.Yani oraya harcanacak parayla yukarıdakilerin tamamının yapılabileceğini insanlarımız biliyor.İşadamları 2018 yılında İzmir için “enerji, inşaat ve gayrimenkul, gıda ve tarım” sektörlerini yatırım potansiyeli yüksek iş kolları olarak görmüşler.Bir de İzmir için, “ilave teşvik, az bürokrasi” istiyorlar.Enteresan olan “İzmir’e ulaşımın zor olması” seçeneği bu yılki anket sonuçlarında yok. Otoyol ve hızlı tren projeleri bu kaygıyı ortadan kaldırmış gözüküyor.
-----
Endişe eşiği aşıldı
İŞ dünyasında farklı bir ruh hali oluşmayı başladı.Çok gerilere gitmeyin, daha 6-7 ay öncesinde müthiş bir tedirginlik yaşanıyordu.Ana sebep siyasilerin söylemleriydi.Herkes Türkiye’nin zeminin kayacağını, bir Ortadoğu ülkesi haline dönüşeceğini düşünüyordu.Ancak, ne olduysa bilemiyoruz, derinlerden filizlenen bir güç kendini son dönemlerde giderek daha fazla hissettiriyor.Bu ülke, hiç kimsenin kendi değerlerine göre biçimleyebileceği, eritip şekillendireceği bir yer değil.Her şeyden önce, yılda 850 milyar dolar katma değer üreten, 400 milyar dolara yaklaşan dış ticaret hacmiyle, özellikle de Avrupa ile yoğun ticari ilişkilerini oturtmuş, devletin himmetine ve desteğine yaslanmadan hayatını sürdüren bir ekonomimiz var.Yine sayıları on milyonları fazlası ile aşan ve evrensel değerlere heyecanla yaklaşan, “medeniyet” denilen kavramın ancak “demokrasiyi” odak noktasına alan değerlerden beslenebileceğinin farkında, genç ve dinamik bir nüfusa sahibiz.Kaybedenler kulübünün ateşli hatipleri; barış, huzur, keyif isteyen rasyonel kitleleri hiçbir şekilde ikna edemez, sindiremez, korkutarak teslim alamaz.Diyeceğimiz, bu ülkenin makul insanları giderek kendi güçlerinin farkına varıyor, asıl olanın, doğru duruşun, haklılığın, içlerinde biriktirdikleri “insan”da saklı olduğunu nihayet hissedip, özgüvenlerine kavuşuyorlar.İşin enteresanı bu farkındalığın dışa vurumu en fazla TÜSİAD söylemlerinde kendini gösteriyor.Etyen Mahçupyan’ın da büyük bir isabetle teşhis ettiği gibi “Patronlar kulübü”, toplum vicdanının cesur sesi olarak, söylenmesi gereken her şeyi söylüyor, susmuyor.Onlardan yayılan mesaj, önce iş dünyasına ve giderek morali bozuk kitlelere ulaşıyor, siyasilerin gençlik hayalleri kaale alınmıyor, normal hayatlara devam ediliyor.Bu kararlı tutum öylesine bir ağırlık kazanıyor ki, çizgi dışı politik demeçler gülümsenerek karşılanıyor, piyasalar nazara almıyor, ertesi gün “geri vitesin” bermutat geleceğinden emin, kendi işlerine bakıyorlar.

Yazarın Tüm Yazıları