Ekonomi notları

FAİZ aldı başını gidiyor.

Haberin Devamı

Yüksek mevduatlara %14’leri aşan faiz veriliyor.

Ancak Merkez Bankası, hala gecelik borç verme faizini %9,25, haftalık repo faizini %8’lerde tutuyor.
Tutuyor da faizler buralarda mı teşekkül ediyor.
Tabii ki etmiyor, koca Merkez Bankası işlemlerinde Geç Likidite Penceresi denilen ve hesaplarını saat 16.00’ya kadar kapatamayan bankalar için öngörülmüş cezai mahiyetteki %11,75 oranını kullanıyor.
12 Ocak’tan beri reel faiz bu. Merkez Bankası, bankalara verdiği borcun %95’inde geç likidite penceresi faizini kullanıyor, diğer faizleri ise hiç kullanmıyor, ihale açmıyor adeta “paslandırıyor”.
Böyle saçma sapan bir sistem dünyada yok.
Her gece değişen “dalgalı faiz”imiz ile Merkez Bankamız literatüre katkı yapıyor.
Dünyada, ekonomisi Türkiye’ye benzeyen dört ülke daha var.

Haberin Devamı


EKONOMİSİ KIRILGAN BEŞLİ
Hep birlikte bu ülkelere “Kırılgan Beşli” diyorlar. Brezilya, Endonezya, Güney Afrika, Hindistan ve Türkiye.
Ortak özelliğimiz, hepimizin hem siyasi sorunlu hem de dış finansmana muhtaç ülkeler olmamız.
Kırılgan Beşli’nin diğer üyeleri yılbaşından itibaren bir biçimde Amerikan Dolarına karşı değer kazanıyor. Buna mukabil sadece TL, %3,5’un üstünde değer kaybetmiş durumda.
Demek ki, siyasi sorunların ekonomiye etkisi konusunda Kırılgan Beşli’de bile birinciyiz.
“Vagon-Li” diye bir şey duydunuz mu? Mahfi Eğilmez’den naklen aktarıyoruz.
Bu bir Fransız şirketi.
Osmanlı’dan 1882-1982 yılları için 100 yıllık bir imtiyaz almış.
İmtiyazın konusu da size tanıdık gelebilir.
Bu şirket İzmir – Aydın – Ödemiş tren yolunun yapımını üstlenmiş ve karşılığında konforlu hizmet sunacak ilave bir vagonu trenlere eklemeyi şart koşmuş. Yapılan sözleşme de belirli bir asgari yolcu sayısının devletin taahhüdünde şirkete ödenmesi öngörülmüş.
Bizimkiler “balıklama” atlamışlar.
Neticede süreç içerisinde yapım harcamasının 3 katı ödeme yapılmış.
Hani son dönemlerdeki köprüler, otoyollar ve tünellerle ilgili “yap-işlet-devret” maceralarımızın tıpkısının aynısı bir durum.


VARLIK FONU HAYATIMIZDA
Ülkenin gelecek gelirlerinden harcama yapma ve bütçe disiplinini gizlice tarumar etme hiçbir siyasi iktidarın tercihi olmamalı.
Ama maalesef inşaata kimse ‘dur’ diyemiyor.
Bu arada “Varlık Fonu” diye bir şey hayatımıza girdi.
Dünya uygulamalarında, tasarruf fazlası olan ülkeler bu imkanı yaratan gelirlerini bir fona dönüştürerek gelecek nesillerin refahlarını sürdürmeyi amaçlamaktadır.
Norveç, petrol gelirleri ile bu yöntemle 850 milyar $’lık bir fon oluşturdu.
Bizde ise ne bütçe fazlası ne de cari fazla var. Dolayısıyla, bunların toplamı olan tasarruf fazlası söz konusu değil.
Ne yapmak istiyorlar, bu iş nereye gider, ikna ve izahı mümkün değil...
Yolun sonu belli.
Amerikan Merkez Bankası (FED) 2008 krizinden sonra bilanço büyüklüğünü 850 milyar dolardan 4,5 trilyon dolara çıkardı.
Yani bir anlamda “para bastı”, ekonomiyi rahatlattı ve krizden çıktı.
Halihazırda ABD’de; işsizlik %4,6, enflasyon %2,4, büyüme %2,3 seviyelerinde.
Enflasyonu %2’lere çekmeyi planlıyorlar.

Haberin Devamı


BİR YILDA 200 MİLYAR DOLAR
Artık faizleri arttırma zamanı.
Bunun anlamı FED’in fonları ABD’ye geri çağırması ve bilanço büyüklüğünün azaltılması.
Yani Türkiye için bu kötü bir şey.
Türkiye bir yıl içinde 200 milyar dolar finansman bulmak ve çevirmek durumunda.
Bunun 165 milyar doları dış borç, kredi ve mevduat, 35 milyar doları cari açıktan kaynaklanıyor.
Hani buluruz ama kaça?
Son dönemlerde Tuncer Bulutay, onunla birlikte hareket eden saygın ekonomist ve akademisyenler Türkiye’deki büyüme ve milli gelir serileri ile ilgili TÜİK’e ciddi itiraz içindeler.
Açıkça devletin rakamlarını tartışmalı buluyorlar.
TÜİK bilindiği üzere, “baz” yıl olarak ekonominin %4,8 küçüldüğü kriz sonrası dönemi alıyor, hal böyle olunca büyüme rakamları da “hormonlu” çıkıyor. Hani ne sihirdir, ne keramet, milli gelir kişi başına 10.800 dolara çıkıverdi.
Oysa eski seri 8 bin dolardan fazlasına işaret etmiyor.
Anlaşılan Yunanistan’a özeniyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları