Zamlı açılma

AYLAR süren hapisten sonra sosyalleşme biraz pahalı başladı.

Haberin Devamı

 

Sadece kafe, restoran gibi kapanılan dönemin hıncını alırcasına fiyatlarını kabartan yerlerden bahsetmiyorum. İzmir’de semt pazarlarında bile domatesten bibere, kirazdan şeftaliye tüm sebze meyve fiyatları yüksekten uçuyor. Kilosu 10 liradan aşağı olan ürün sayısı parmakla gösterilecek kadar az. Bunun yanında yan yana iki tezgahta kilosu 10 liraya olan kiraz da var, 35 liraya olan da. Biraz daha iri pahalı kirazın organik filan olmamasına rağmen neye göre 3.5 kat pahalı olduğunu anlamak mümkün değil. Ama alıcısı var ki o etiketler konuyor.
Çeşme gibi tatil yerlerinde bir zamanların mütevazı plajlarında bile kişi başı 80 TL alınması, Aya Yorgi gibi fiyatların zaten lüks olduğu yerlere girişte kişi başı 300 TL alınıp içeride arka sıralardaki şezlonglardan 500, ön sıra deniz kenarı localar için 1500 TL istenmesi ise zaten başka bir konu. İsteyen gider parasını istediği gibi harcar.

Haberin Devamı

ETİKETLER ORTADAN KAYBOLDU
Ama son haftalarda İzmir’de benim en fazla dikkatimi çeken konu etiketlerin ortadan kaybolmaya başlaması. Özellikle boya vb. inşaat malzemeleri satan yerlerde bu görülüyor. Öyle ki bazı büyük mağazalarda bile ürünlerin fiyatını gösterir etiketler yok. Bir malın fiyatını öğrenebilmek için satıcı peşinde koşmak ya da kasaya gitmek gerekiyor. Sanki her gün fiyatlar değiştiriliyor gibi bir görünüm var.
Bu görüntüler bana yıllık enflasyonun yüzde 60-70, hatta yüzde 100’leri bulduğu, fiyatların uçtuğu yılları hatırlattı. O zamanların yüksek enflasyonlu Türkiye’sinde fiyatlar sürekli değiştiğinden malların üzerinde etiket olmazdı. Türkiye 70, 80, 90’lı yıllarda enflasyondan çok çekti. Bugün öyle bir dönemin çok uzağındayız ama fiyatlara etiket konmaması gibi geçmişi hatırlatan uygulamaları görünce insan ister istemez tedirgin oluyor.


Pamuğu, inciri, üzümü koruyalım

SADECE İzmir’de yaklaşık 1.5 milyon çiftçi var. Çiftçinin kazanması demek, otomobilden mobilya ve inşaata diğer sektörlerin de kazanması demek. Yeni ürünlerin olgunlaşmaya başladığı şu aylarda üzüm, zeytin, incir, pamuk gibi Ege’nin sembolü ürünleri yetiştiren çiftçiler heyecanla hasadı bol bir sezon umut ediyor.
Ama bu yıl bazı pamuk üreticilerinin kuraklık nedeniyle pamuk yerine buğday ektiğini öğrendik. Geçmişte 10 yılda bir yaşanan kuraklıkların 5 yılda bir yaşanmaya başlaması bazı ürünlerden vazgeçme nedeni olmuş. Küresel ısınma etkisiyle Ege’nin bazı sembol ürünlerinin azalması sürpriz olmayacak.
İklim kriziyle mücadele için yapılan her girişim bu nedenle büyük önem taşıyor. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin açıkladığı 10 yıl sonraki kuraklığa karşı yapımına başlanan yeraltı barajları, Büyükşehir Belediyesi’nin geçen hafta açılışını yaptığı küresel ısınmada bölgeye uygun ürünleri araştıracak İzmir Tarım Geliştirme Merkezi bu girişimlerden bazıları. Dileriz istenen sonuçları verir.

Yazarın Tüm Yazıları