Paylaşılamayan şehir

TÜRKİYE’nin ilklerinden İzmir Belediyesi, Osmanlı döneminde 23 Eylül 1868 tarihinde faaliyete geçmiş. Bu yıl 150’nci yaşını kutlayan bir buçuk asırlık çınar, tarih boyunca paylaşılamayan uğruna büyük kavgaların verildiği bir kurum olmuş.

Haberin Devamı

 

Bugün de hem iktidar hem muhalefet partileri arasında, ama en çok da muhalefet partisinin kendi içerisinde paylaşılamayan bir çınar. Geçen hafta CHP; Ankara, İstanbul, Adana, Antalya için büyükşehir adaylarını birkaç saat içerisinde art arda açıkladı, ama İzmir’in adayı bir türlü açıklanamadı.
Bu kadar gecikmenin arkasında büyük bir çekişme olduğunu tahmin edebilmek için kahin olmaya gerek yok. İzmir, ana muhalefet partisinin en güçlü yerlerden birisi olduğu için kazanılma olasılığı en yüksek kentlerden biri. Hem bu özelliği hem de yeni bir yükseliş trendine girmesi İzmir’in cazibesini daha da artırıyor. İzmir’e başkan olacakların önlerinde yeni ufuklar açma ve başarılı olurlarsa adlarını altın harflerle tarihin sayfalarına yazdırma olasılığı çok yüksek. O nedenle bu ulu çınarın tepesine tırmanmak isteyenlerin sayısı çok fazla.

Haberin Devamı

 
Dünyanın ekonomik düzeni değişiyor

YILIN son ayında yoğunlaşan toplantılarda geleceğe yönelik arayışlar öne çıkıyor. Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen uluslararası konferans bunlardan biriydi. Çeşitli ülkelerden gelen konuşmacılar hem İzmir’i yakından tanıdılar hem de 28 İngilizce, 23 Fransızca ve 175 Türkçe olmak üzere toplam 226 bildiri ile dünya ekonomilerinin geleceğini tartıştı. Fakülte Dekan Vekili ve Institute CEDİMES Türkiye Müdürü Prof. Kamil Tüğen’in verdiği bilgiye göre kongrede, Türkiye’nin elektronik rekabetten kazanım sağlayıp, olumsuz etkilenmemesi konusu da görüşüldü, öneriler getirildi.
CEDIMES Enstitüsü Başkanı Claude Albagli’nin ise açılışta “Parlak 30 Yılın Baskısı Altında Küreselleşme” başlıklı konuşmasında mevcut teorilerin çöküşü hakkına bilgiler verilmesi dikkat çekti. Albagli, konuşmasında şu önemli saptamaları yapıyordu:


YENİ BİR DÜNYA KURULUYOR
Geleneksel ekonomik araçların verimliliğini yitirmesiyle birlikte yeni bir dünya düzeni ortaya çıkıyor. Eski düzenlerin yenilenerek tekrar denenmesi bir sonuç vermiyor veya kazanılmış sosyal hakların yok olmasına, sosyal hizmetlerin kötüleşmesine yol açıyor. Hükümetler seçimden seçime seçmenin tepkisini alıyor ve umutsuzluk hayal kırıklığına dönüşüyor. Aslında yönetimlerin de yapabileceği bir şey yok; çünkü dünyanın bugünkü koşulları altında kullanabilecekleri bir teori bulunmuyor.
Aslında Avrupa’daki tehdit aşırı sağ hareketlerden değil, sosyal bıkkınlıktan kaynaklanıyor. Asıl tehdit ise yakınlaşıyor. Üçüncü teknoloji devrimi bazılarını mutlu edecekse de sosyal anlamda bu devrimin yıkıcı olması bekleniyor.
Dünyayı Kaliforniya’daki yaşam standartlarına getirebilmek için dünya üretiminin çok büyük oranda artırılıp, bunun eşit şekilde ülkelere bölünmesi gerekmektedir. Gelir dağılımındaki eşitsizliği düzenlemek ve kuralları yeniden belirlemek zorunda olduğumuz bir dünya bizi bekliyor.

Yazarın Tüm Yazıları